19. Hukuk Dairesi 2014/14630 E. , 2015/12314 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı asil ... ve vek.Av.... ile davalı vek.Av.... gelmiş, taraf vekillerinin ve davacı asilin sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, müvekkilinin dava dışı ....nin davalı bankadan aldığı ve alacağı kredilerin teminatını teşkil etmek üzere taşınmazı kaydına davalı banka lehine ipotek tesisi için dava dışı ...’e 11.03.2008 tarihli vekaletname ile yetki verdiğini, vekaletnamede şahsi kefalet verilebilmesiyle ilgili bir yetki bulunmadığını, adı geçen vekilin davacı taşınmazının kaydına davalı lehine 21.04.2008 tarihli resmi senet ile ipotek tesis ettiğini, davacının kredi sözleşmesinde asaleten veya vekaleten imzası olmadığını, ancak davalı tarafından davacı aleyhine kredi sözleşmesine ipotek bedeli kadar müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla kefalet beyanında bulunulduğu iddiası ile aleyhe icra takibine başladığını bildirerek, davacının davalıya kefaleten borcu bulunmadığının tespitine, % 40 tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, vekaletin kapsamında yer alan yetkiye binaen ipotek resmi senedi ile kefalette de bulunulduğunu bildirerek davanın reddi ile tazminata karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sonunda, davacının dava dışı ...’e verdiği vekaletnamedeki yetkiye dayalı olarak ipotek bedeli kadar krediye müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla da davalıya borçlu olduğu gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Dava, ipotek borçlusu olan davacının kefaleten de borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Vekaletin verildiği ve ipoteğin tesis edildiği tarihte yürürlükte bulunan 818 sayılı B.K’nın 388.maddesinde vekaletin şümulü düzenlenmiş olup, anılı maddenin (1.) fıkrasına göre, vekaletin kapsamı sözleşme ile açıkça tespit edilmemişse, ilişkin olduğu işin mahiyetine göre tayin edilecektir, yine aynı maddenin (3.)fıkrasında vekilin bazı işlemleri yapabilmesi için özel yetki alması gereken (olmadıkça yapamayacağı) hususlar öngörülmüş, böylelikle vekaletin kapsamına yasal bir sınırlama getirilmekle bu sınırlamanın iyiniyetli üçüncü kişilere karşı da ileri sürülebileceği hususunda da tereddüt bulunmamaktadır. 818 sayılı B.K.nun 388/3.maddesinde vekilin özel yetki bulunmaması hallerinde hiç yapamayacağı iş ve işlemler sayılmış, bu anlamda kefalet akdi kurulması için –kural olarak- vekile özel bir yetki verilmesine gerek olmadığı halde, vekaletin kapsamının açıkça belirgin olduğu hallerde vekaletin şümulünün değerlendirilmesi vekaletnamede belirtilmeyen hususlarda özel yetki verilmesi gerekip gerekmediğinin yasa koyucunun 818 sayılı B.K.nun 388/1.maddesi ile çizdiği sınırlarda her somut olay bakımından ele alınması gerekir.
Somut olayda, davacının dava dışı kişiye vermiş olduğu vekaletnamede vekilin dava dışı (3.)kişinin alacağı veya almış olduğu kredilerin teminatını teşkil etmek üzere ipotek verilmesinin amaçlandığı, ipotek verilmesi dışında ayrıca kefalette bulunulması için yetki verilmediği, vekaletin kapsamının davacı iddiası gibi dava dışı (3.)kişi tarafından alınacak veya alınmış olan kredi için teminat olarak taşınmaz ipoteği kurulması ve bununla ilgili iş ve işlemlerle sınırlı bulunduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda davacının vekaleten kurulan kefaletten sorumlu olmadığı anlaşılmaktadır. Hal böyle iken mahkemece vekaletin kapsamına yanlış anlam verilerek vekilin kefalette bulunabileceğinin kabulü ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, vekili Yargıtay duruşmasında hazır bulunan davacı yararına takdir edilen 1.100,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, peşin harcın istek halinde iadesine, 08.10.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.