10. Hukuk Dairesi 2019/6310 E. , 2021/7406 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Asıl dava ile davacı-karşı davalı sigortalı, Kurum işleminin iptali ve yaşlılık aylığının kesildiği tarihten itibaren yeniden bağlanmasını isterken, davalı-karşı davacı Kurum ise karşı davasında, Kurumca davalıya yapılan yersiz ödenen aylıkların iadesini istemiştir.
Mahkemece, bozma sonrasında asıl davanın kabulüne, Kurum"un açtığı karşı davanın ise reddine karar vermiştir.
Hükmün, davalı-karşı davacı Kurum avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Eldeki davada, Mahkemece verilen 27.09.2017 tarihli karar, davacının kendi nam ve hesabına mı yoksa bir işverene bağlı mı çalıştığı hususunda yeterli incelemenin yapılması ve kendi nam ve hesabına çalışmasını ortaya koyacak şekilde delillerin varlığının irdelenmesi hususunda inceleme yapılmak üzere Dairemizce bozulmuştur.
Mahkemenin, Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine, o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlayacağımız bu olgu; mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirdiği gibi, mahkemenin kararını bozmuş olan Yargıtay Hukuk Dairesince; sonradan, ilk bozma kararı ile benimsemiş olduğu esaslara usuli kazanılmış hakka aykırı bir şekilde, ikinci bir bozma kararı verilememektedir (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı, Hukuk Genel Kurulu’nun 12.07.2006 gün, 2006/9-508 E., 2006/521 sayılı kararı).
Mahkemenin, Yargıtay’ın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak doğabileceği gibi, bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalması yolu ile de usuli kazanılmış hak gerçekleşebilir. (Prof. Dr. Baki Kuru, Usuli Müktesep Hak (Usule İlişkin Kazanılmış Hak) Dr. A. Recai Seçkin’e Armağan, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Yayınları No. 351 Ankara, 1974, sayfa 395 vd.)
Ayrıntıları, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 03.02.2010 tarih ve 2010/10-23 esas ve 2010/59 sayılı kararında da belirtildiği üzere, sigortalılık şartları bulunmayan döneme ilişkin olan primler, Kurumun kendi hatası nedeniyle tahsil edilip uzun süre kullanıldıktan ve davacıya bu dönemler için sigortalı olduğu izlenimi verildikten sonra, yanlışlık fark edilerek sigortalılığın iptal edilmesi, TMK"nun 2. maddesinde düzenlenmiş bulunan dürüstlük kuralına aykırılık teşkil eder. Anılan kanun gereğince, herkes haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kuralına uymak zorunda olup, zorunlu sigortalılık şartları bulunmadığı halde, bu dönemlere ait Primlerin icra takibi sonucu tahsil edilmesi veya 06.03.1992 günü yürürlüğe giren 3780 sayılı Kanun ile 16.05.1997 tarihinde yürürlüğe giren 4247 sayılı Kanun hükümleri kapsamında primlerin ödenmesi bu kapsamda değerlendirilmelidir.
Eldeki davada ise, Mahkemece bozma gereğinin tam olarak yerine getirildiğinden bahsetmek olanaksız olup, son bozma ilamımızdan sonra yapılan yargılama çerçevesinde davacının çalışma biçimine ve ilişkisine dair ifade ve beyanlar irdelenip değerlendirilerek, gerekiyor ise bu yönde mahkemece yapılacak resen araştırma ile çalışma ilişkisinin kendi nam ve hesabına bir çalışma mı yoksa hizmet akdine veyahut da hâsılat kirasına dayalı olarak geçen bir hizmet ilişkisi mi olduğu hususları üzerinde durularak, ispat hükümleri çerçevesinde kendi nam ve hesabına ilişkin çalışmanın varlığına ilişkin kanaat getirildiğinde davanın kabulüne, aksi halde davanın reddine dair karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
Mahkemece, yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular ışığında araştırma yapılmak suretiyle hâsıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve araştırmaya dayalı verilen karar, usul ve yasaya aykırıdır.
O hâlde, davalı-karşı davacı Kurum avukatının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 01.06.2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.