14. Hukuk Dairesi 2015/10830 E. , 2016/516 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 05.04.2011 gününde verilen dilekçe ile tazminat istenmesi üzerine yapılan muhakeme sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 18.11.2014 günlü hükmün Yargıtayca, duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili tarafından duruşmasız incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 19.01.2016 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı vekili Av. ... ile karşı taraftan temyiz eden davacı vekili Av. ... geldiler. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi. Duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
KA R A R
Davacı vekili, .... Belediyesi tarafından yapılan imar çalışması sonucunda müvekkiline ait binaların bulunduğu kısmın davalı adına kayıtlı 1653 ada 2 sayılı parselde kaldığını, binaların kaldırılmasının istendiğini ancak binalara ait bedel ödenmediği için bu durumun gerçekleşmediğini, dava konusu binaların bulunduğu taşınmazda davalı tarafından yaptırılan toprak alma, harfiyat v.b işlemler sebebiyle tehlike oluşturduğunu, davalının bu binaların kullanılmasına engel olduğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere şimdilik 187.509,00.-TL tazminatın 11.05.2009 ilk dava tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsilini istemiştir.
Davalı vekili, davacının aktif dava ehliyetinin bulunmadığını, 3194 sayılı İmar Kanunu 18. maddesine göre yapıların kullandırılmadığından bahisle bedelinin talep edilemeyeceğini, elatmanın önlenmesi davası açma hakkının parsel malikine verildiğini, yapı sahibinin bedel talep etme hakkının bulunmadığını, 3194 sayılı Yasanın 18. maddesi nedeniyle muhdesatın kaim bedelinin saptanmasında muhdesatın piyasaya arz-sürüm bedelinin belirlenmesinin gerektiğini, oysa bilirkişiler tarafından yapıların imalat bedelleri tespit edilip bundan yıpranma payının düşüldüğünü savunmuştur.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne, 105.866,48 TL tazminatın 05.04.2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin talebinin reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacı vekili ile davalı vekili temyiz etmişlerdir.
1- Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve tüm dosya içeriğine göre, davalı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.
2- Davacı vekilinin temyiz itirazlarına gelince;
Dava konusu lojman ve idare binalarının öncesi davacı adına tam pay ile kayıtlı 2036 sayılı parselde iken 2008 yılında yapılan imar uygulaması ile lojman binasının tamamı, idare binasının da 13,80 m2"sinin davalı adına kayıtlı 1653 ada 2 parsel sayılı taşınmaz içerisinde kaldığı anlaşılmaktadır. Yargılama esnasında yapılan keşfe istinaden düzenlenen ve yine taraflar arasında görülen elatmanın önlenmesi ve kal talepli .... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2009/82 Esas sayılı dosyasında alınan bilirkişi kurulu raporlarına göre dava konusu yapıların da bulunduğu davalı adına kayıtlı 1653 ada 2 sayılı parsele sonradan davalı tarafından yapılan yapıların hafriyat çalışmaları nedeniyle subasman katları ve saha kotlarının düşük olması nedeniyle bina temellerinin açıkta kaldığı, tadilat veya onarım ile kullanılabilir duruma getirilmelerinin mümkün olmadığı, tehlike arz ettikleri belirlenmiştir. Mahkemece, lojman binası yönünden tazminata karar verilip davacı tarafından yıkıldığı anlaşılan 13,80 m2 si davalı adına kayıtlı parselde bulunan yapı yönünden davanın reddine karar verilmiş ise de bu yapının da davalının parselindeki hafriyat çalışmaları neticesinde kullanılamaz hale geldiği, yapının tehlikeli bir hal alması nedeniyle yargılama esnasında davacı tarafından yıkıldığı anlaşıldığından bu bina yönünden de tazminatın hüküm altına alınmasına karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeplerle kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bent uyarınca davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, 1.350,00 TL Yargıtay duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, peşin yatırılan harcın istek halinde davacı tarafa iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 19.01.2016 gününde oybirliği ile karar verildi.