23. Hukuk Dairesi 2013/7372 E. , 2014/1617 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Dikili Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 18/06/2012
NUMARASI : 2009/348-2012/205
Taraflar arasındaki tazminat, müdahalenin önlenmesi davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-K A R A R-
Davacı vekili, davalı yüklenici kooperatif ile dava dışı arsa sahibi A. E. D. arasında 09.02.1996 tarihinde imzalanan arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca arsa sahibine düşen 3 nolu villanın, müvekkili tarafından, arsa sahibinden satın alan dava dışı Y. A. satın alındığını, delil tespiti dosyasında, söz konusu villanın sözleşme hükümlerine göre teslim edilmemesi nedeniyle ortaya çıkan nefaset farkının 11.650,00 TL olduğunun belirlendiğini, vaziyet planında yer alan havuzun bulunmaması nedeniyle villanın değerinin 1.000,00 TL kadar düştüğünü, ayrıca bu villanın bahçesinde bulunan pis su kanalizasyon borusunun yaz aylarında kokuya ve sızıntıya neden olduğunu ve bu ayıpların giderilmesi gerektiğini ileri sürerek, değer kaybı ve giderim bedeline ilişkin olarak şimdilik 12.650,00 TL"nin davalıdan tahsilini, villanın bahçesinde bulunan kanalizasyon borusunun kaldırılması suretiyle müdahalenin önlenmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini, davanın zamanaşımına uğradığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre; dava konusu 3 nolu villanın davacıya tapuda 20.05.2009 tarihinde devredildiği ve arsa sahibinin halefi olarak işbu davanın açıldığı, davalı kooperatif ile dava dışı arsa sahibi arasında imzalanan arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinde, arsa sahibine düşen dairelerde 1. sınıf malzeme kullanılacağının kararlaştırılmış olmasına rağmen 2. sınıf malzeme kullanıldığı, yerleşik Yargıtay içtihatlarına göre bu durumun açık ayıp niteliğinde olduğu ve iş sahibince derhal ayıp ihbarında bulunulması gerektiği, ancak hem arsa sahibi tarafından hem de halefi olan davacı tarafından bunun yapılmadığı, tapu kaydı alınırken de bu konuda ihtirazi kayıt ileri sürülmediği, tapu devrinden üç ay sonra yapılan delil tespitinin ayıp ihbarı olarak değerlendirilemeyeceği, yine arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinde havuz yapılmasına ilişkin bir hüküm bulunmadığı, bu bakımdan davacının ayıplı iş bedeline ve havuz yapılmamasından kaynaklı değer kaybına yönelik taleplerinin yerinde olmadığı, ayrıca men"i müdahale talebinin konusu olan kanalizasyon borularının davacının konutuna yönelik bir tecavüzünün bulunmadığı, rutin bakımının yapılması halinde herhangi bir sorun yaşanmayacağı, bu nedenle men"i müdahale talebinin de haklı bulunmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Hükme esas bilirkişi raporunda, elektrik prizlerine, kapılara, mutfak dolaplarına, banyo klozet ve lavabosuna ilişkin dava konusu imalatın açıkça 2. sınıf olduğunun ilk bakışta anlaşılabilir olduğunun bildirilmiş olmasına göre, mahkemenin gerekçesinde neler olduğunu belirtmediği bu imalatların açık ayıp niteliğinde olduğu sonucuna varılması isabetli olmuştur. Öte yandan, mahkemece, davacı tarafından dava konusu yerin tapuda 20.05.2009 tarihinde arsa sahibinden devralınmasından üç ay sonra yaptırılan delil tespitinin ayıp ihbarı olarak kabul edilemeyeceği kabul edilmiş olup, bu gerekçe imalatın açık ayıp niteliğinde olması karşısında, ihbarın süresi yönünden doğru ise de, delil tespiti raporunun tebliğ işleminin, ayıp ihbarı sayılamayacağı anlamına da gelebilen gerekçenin anılan bölümü, sonuca etkili olmamakla beraber ilke bakımından doğru olmamıştır. Zira, YHGK"nın 13.05.2009 tarih ve 13-160 E., 185 K. sayılı ilamında da açıklandığı üzere, ayıp ihbarı kural olarak şekle tabi bulunmayıp içeriği itibariyle ayıptan karşı tarafın haberdar olmasını sağlamaya elverişli hertürlü ihbarın, ayıp ihbarı olarak kabulü mümkün olup, delil tespit raporunun tebliği işleminin de ayıp ihbarı niteliğinde olduğunun kabulü gerekir.
Bu açıklamalara ve dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve özellikle davacı vekilinin, biri arsa sahibinin düzenlediği ve bağımsız bölümü satış vaadi yolu ile devrettiği dava dışı Y.A. temlike; diğeri ise, Y.A. düzenlediği ve arsa sahibinden temlik alınan hakların davacı tarafından kullanılmasına muvafakate ilişkin olduğu belirtilen iki ayrı muvafakatnameyi temyiz dilekçesine eklemiş bulunmasına göre, davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 05.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.