8. Hukuk Dairesi 2010/4595 E. , 2010/4767 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Elatmanın Önlenilmesi, yıkım ve tazminat
... ve ...ile ... ve müşterekleri aralarındaki elatmanın önlenilmesi, yıkım ve tazminat davasının reddine dair...Sulh Hukuk Mahkemesinden verilen 23.06.2009 gün ve 103/171 sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davacılar vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
KARAR
Davacılar vekili, miras bırakan ...’tan intikal eden taşınmaz bölümlerinin davalı-mirasçı ... tarafından satış suretiyle diğer davalılara devredildiğini açıklayarak davalıların elatmalarının önlenilmesine, yıkım ve tazminata karar verilmesini istemiştir.
Davalı ... vekili, Hazine adına tapuya kayıtlı bulunan uyuşmazlık konusu taşınmaz bölümlerinin 1985 yılından bu yana vekil edeni zilyetliğinde olduğunu, davanın süresinde açılmadığını açıklayarak davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Davalı ... ve müşterekleri vekilleri, uyuşmazlık konusu taşınmaz bölümlerinin vekil edenleri tarafından satış senetleri ve zilyetliğin devri ile davalı ...’tan alındığını, davanın süresinde açılmadığını, öncesinde de davacıların zilyet olmadıklarını bildirerek davanın reddini istemişlerdir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dosya içinde mevcut teknik bilirkişinin 18.5.2009 tarihli rapor ve krokisinde dava konusu A ve B harfi ile gösterilen taşınmaz bölümlerinin 6831 sayılı Orman Kanununun 2/B maddesi hükmü uyarınca orman sınırları dışına çıkarılarak orman tahdit haritasında PI ile gösterilen alanda bulundukları, C harfi ile gösterilen taşınmaz bölümünün ise Hazine adına tapuya kayıtlı 2876 parsel kapsamında olduğu anlaşılmaktadır. Davacılar 2.10.2007 tarihinde Köyceğiz Asliye Hukuk Mahkemesine açtıkları dava ile elatmanın önlenilmesi, yıkım ve tazminata karar verilmesini istemişler, 2007/ 304 Esas, 2008/9 Karar sayılı ve 16.1.2008 tarihli hükümle “.....davanın TMK. nun 981 ve devamı maddelerinde düzenlenen zilyetliğin korunması hukuki sebebine dayalı olarak açıldığı gerekçesiyle mahkemenin görevsizliğine, karar kesinleştiğinde dosyanın Köyceğiz Sulh Hukuk Mahkemesine gönderilmesine....”
karar verilmiştir. Görevsizlik kararına ilişkin hüküm temyiz edilmeksizin 11.03.2008 tarihinde kesinleşmiş ve davacılar vekilinin 25.03.2008 havale tarihli dilekçesi üzerine dosya temyiz incelemesine konu hükmü veren Sulh Hukuk Mahkemesine aktarılmıştır.
HUMK.nun 193. maddesinin 2. fıkrasında; görevsizlik kararı verilmesi üzerine davacının karşı tarafa görevli mahkemede tebligat yaptırması zorunluluğu belirtildikten sonra 3. fıkrasında da; temyiz süresinin sona erdiği veya Yargıtay onama kararının tebliğ tarihinden başlayarak on gün içinde yeniden dilekçe verilmesi veya yeniden çağrı kağıdı tebliğ ettirilmesinin gerekli olduğu açıklanmıştır. Somut olayda, Köyceğiz Asliye Hukuk Mahkemesinin görevsizlik kararı 11.3.2008 tarihinde taraflar kanun yoluna başvurmaksızın kesinleşmiştir. Davacı taraf kesinleşme tarihinden itibaren on günlük hak düşürücü süre içinde görevli mahkemeye başvurması veya çağrı kağıdı çıkarması gerekirken bu sürenin kaçırılmasından sonra 25.3.2008 tarihinde başvuruda bulunmuş ve Sulh Hukuk Mahkemesi tarafından esasa kaydı ile tensibi yapılarak taraflara çağrı kağıdı çıkarılmıştır. Dava dosyasının görevsizlik kararıyla ilgili mahkemeye devri safhasında davacılar HUMK.nun 193/3.maddesi hükmüne göre 10 günlük sürede başvurmamıştır. Davacılar vekilinin başvuru tarihine göre, on günlük sürenin kaçırılmış bulunduğu gözönünde tutularak HUMK.nun 193.maddesinin son fıkrası uyarınca davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerekirken bu yön gözden kaçırılarak uyuşmazlığın esasına girilmek suretiyle yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
Davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile usul ve kanuna aykırı bulunan hükmün HUMK. nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA ve 15,60 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacılara iadesine 14.10.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.