19. Hukuk Dairesi 2015/942 E. , 2015/12243 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, müvekkiline ciro ve temlik edilmiş bulunan bir adet bonoya dayanarak davalı hakkında ilamsız yolla icra takibi yapıldığını, davalının takibe itiraz ettiğinden takibin durdurulduğunu, davalının takibe dayanak belgedeki imzasını inkar etmediğini, takibe dayanak senedin bankadan da protesto olduğunu ileri sürerek davalının itirazının iptali ile takibin devamı ile asıl alacağın %20 oranından aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, takip konusu bononun zaman aşımına uğradığını, böyle bir borcunun olmadığını, borca itiraz ettiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, ispat yükünün davalıda bulunduğu, davalı keşidecinin sebepsiz zenginleşmediğini ispatlamaya yarar herhangi bir delil sunmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı icra takibinde 10.000,00 TL asıl alacak, 3.392,87 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 13.392,87 TL alacak talebinde bulunmuştur. Davalı borçlu takibe itiraz etmiş, açılan itirazın iptali davasında davacı alacaklı harca esas değeri 10.000,00 TL olarak göstermiştir. Ancak talep sonucu bölümünde itirazla duran tüm alacak yönünden takibin devamına karar verilmesini istemiştir. Dava dilekçesinde gösterilen harca esas değer ile talep sonucunda istenen meblağ farklı olup, öncelikle 6100 sayılı HMK"nın 31. maddesi uyarınca alacaklının hangi meblağ üzerinden takibin devamını istediği hususu açıklattırılmalıdır. Davacı alacaklının itiraza uğrayan tüm alacak yönünden takibin devamını istemesi halinde harç tamamlattırıldıktan sonra birikmiş faize yönelik itirazın haklılığı üzerinde durulup varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin harcın istek halinde iadesine, 07.10.2015 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
- MUHALEFET ŞERHİ-
Dava; davalının icra takibine yönelik itirazının iptali ile takibin devamına yöneliktir.
Takip borçlusunun, takibin tamamına itiraz etmesi üzerine davacı yalnızca asıl alacak kalemi üzerinden harç ikmal ederek iş bu davayı açmıştır.
Ne var ki; dilekçenin sonuç kısmında herhangi bir ayrıntıya girilmeksizin “itirazın iptali ile takibin devamına” denilmiştir.
Talep konusunun belirsizliği halinde, hakimin takınacağı tutumla ilgili HMK 31/1. maddesinde aynen: “Hakim, uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda, maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabilir, soru sorabilir…” denilmek suretiyle, hakime “davayı aydınlatma” görev ve sorumluluğunun yüklenmiş olduğu görülecektir.
Nitekim ön incelemenin kapsamıyla ilgili HMK 137/1 maddesinde de hakimin “uyuşmazlık konularını” tam olarak belirledikten sonra tahkikat aşamasına geçileceği belirtilmektedir.
Uygulamada çoğu kez, asıl alacağın yanı sıra; işlemiş faiz gibi feri kalemlerin de takibe konulduğu, ancak itiraz üzerine, temerrüdü ispat noktasındaki güçlükler nedeniyle yalnızca asıl alacak üzerinden itirazın iptali davası açıldığı görülmektedir.
Böyle durumlarda, dava konusunun belirsizliğine dair herhangi bir itirazla karşılaşılmamasına rağmen, mahkemenin harca esas değeri gözetmeksizin; itirazın iptaline karar vererek dava konusu yapılmayan kısmı da hükme bağlamış olması halinde Yargıtay bozmasının hangi yöne olacağı noktasında tartışma yaşanmaktadır.
Bu halde, fazlaya dair haklar açıkça saklı tutulmamakla; talebin asıl alacakla ilgili olduğu düşünülmelidir. Dolayısıyla dava dilekçesi sonunda zikredilen; “itirazın iptali ve takibin devamı” ibaresinin de yalnızca harca esas asıl alacağa yönelik olduğu şeklinde anlaşılmadır. Buna rağmen davanın tam kabulü halinde; mahkemenin yalnızca harca esas miktarı açıkça belirtmek suretiyle itirazı iptaline deyip, dava konusu yapılmayan ve esasen itirazla durmuş olan “ işlemiş faiz vs. gibi” feri kalemlerle ilgili herhangi bir hüküm kurmaması gerektiği izahtan varestedir.
Somut olayımızda da; dava konusu yapılmayan işlemiş faiz kalemini de kapsayacak şekilde iptal kararı verilmiştir. Muaraza konusu yapılmayan sair alacak kalemlerinin hüküm altına alınması halinde, emredici mahiyetteki HMK 26/1 Maddesinde yer alan “taleple bağlılık” ilkesinin ihlali gerekçesiyle hükmün bozulması gerekir. Hal böyle iken, davanın hiçbir aşamasında dile getirilmeyen ve dolaylı da olsa bozma sonrası ıslah sonucunu doğuracak şekilde, “eksik harcın ikmalinden” bahisle bozma yapılmasının usul ve yasaya aykırı olacağı kanaatiyle sayın çoğunluğun gerekçesine iştirak etmiyorum.