10. Hukuk Dairesi 2018/2772 E. , 2018/5337 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, hak sahibi konumunda yer alan davacıya bağlanan ölüm aylığının 5510 sayılı Kanunun 56/2. fıkrası gereğince kesilmesi yönündeki davalı Kurum işleminin iptali ile borçlu olmadığının ve aylığın, kesilme tarihi itibariyle yeniden bağlanması gerektiğinin tespiti, birleşen dava ise yersiz ödenen aylıkların yasal faiziyle birlikte tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak, kararında belirtildiği şekilde asıl davanın kabulüne, birleşen davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmün, davalı - birleşen dava davacısı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Eldeki davada, Mahkemece verilen 15.10.2015 tarihli ilk karar, Dairemizin 01.06.2017 tarihli ve 2016/18015 Esas - 2017/4736 Karar sayılı ilamıyla;
“Boşanmasına ilişkin karar 05.03.2010 tarihinde kesinleşen hak sahibi kız çocuğu olan davacıya, vefat eden sigortalı babası üzerinden bağlanan ölüm aylığının, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığının tespit edilmesi nedeniyle 26.03.2010 tarihi itibariyle kesilerek, 26.03.2010 - 25.07.2014 döneminde yersiz ödendiği ileri sürülen aylıklar yönünden borç tahakkuk ettirildiği anlaşılmakla, 5510 sayılı Kanunun 59/2. maddesi uyarınca Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurları tarafından düzenlenen tutanaklar aksi sabit oluncaya kadar geçerli olup, aksinin ancak eşdeğerde belgelerle ispatı gerektiği gözönünde tutularak mahkemece fiili birlikteliğe yönelik araştırmanın ihtilaf konusu dönemlere ilişkin yapılması gerekmektedir. Dosyada yer alan belgelerden, yapılan muhtar, kolluk araştırmalarının güncel tarihlere yönelik olup, ihtilaf konusu döneme dair bilgi içermediği görülmekle, mahkemece ihtilaf konusu dönemde; davacı ve boşandığı eşinin nüfusa kayıtlı oldukları adreslerden ayrı ayrı kapsamlı kolluk araştırması yapılmalı, bu dönemde görev yapan muhtar ile resen tespit edilecek çevre ..., komşular gibi kanaat edinmeye yetecek kadar tanığın bilgi ve görgülerine başvurulmalı, tanıklara davacının boşandığı eşinin (yurt dışında çalıştığı belirtildiğinden) yurda geldiğinde nerede kaldığı ve davacı ile çocuklarının geçinmesine katkısı olup olmadığı özellikle sorulmalı, davacı ve boşandığı eşinin boşanmadan sonra fiilen birlikte yaşadıklarına dair şikayette bulunan davacının üvey kardeşi ... dinlenilmeli, ihtilaf konusu döneme ilişkin İlçe Seçim Kurulundan ilgililerin kayıtlı oldukları adres bilgileri istenilmeli, medula kayıtları getirtilerek medula sistemi üzerindeki adres kayıtları mahkemece araştırılmalı, sonucuna göre hüküm kurulmalıdır.” denilerek bozulmuştur.
Mahkemenin, Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine, o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlayacağımız bu olgu; mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirdiği gibi, mahkemenin kararını bozmuş olan Yargıtay Hukuk Dairesince; sonradan, ilk bozma kararı ile benimsemiş olduğu esaslara usuli kazanılmış hakka aykırı bir şekilde, ikinci bir bozma kararı verilememektedir (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı, Hukuk Genel Kurulu’nun 12.07.2006 gün, 2006/9-508 E. - 2006/521 sayılı Kararı).
Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur. (04.02.1959 gün ve 13/5 sayılı YİBK).
Mahkemece bozmaya uyularak, yapılan yargılamada bozma ilamının gereklerinin tam olarak yerine getirilmediği anlaşılmakla; Bozma kararında belirtildiği üzere ihtilaf konusu dönemde görev yapan muhtar ile resen tespit edilecek çevre ..., komşular gibi kanaat edinmeye yetecek kadar tanığın bilgi ve görgülerine başvurulmalı, tanıklara ihtilaf konusu dönemde davacının boşandığı eşinin (yurt dışında çalıştığı belirtildiğinden) yurda geldiğinde nerede kaldığı ve davacı ile çocuklarının geçinmesine katkısı olup olmadığı sorulmalı, Kurum Denetmen Raporunda davacıya ait olduğu bildirilen adreste görüşülen kız çocuğunun beyanı alınmalı, rapordaki beyanı ile karşılaştırılmalı, varsa çelişkiler giderilmeli, sonucuna göre karar verilmelidir.
Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece eksik inceleme ve araştırma sonucu yazılı şekilde karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davalı-birleşen dava davacısı ... vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 31/05/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.