4. Hukuk Dairesi 2014/9873 E. , 2014/11425 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı ... vdl. vekili Avukat ... tarafından, davalılar ... A.Ş. vdl. aleyhine 01/01/2005 gününde verilen dilekçe ile maddi ve manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 20/11/2013 günlü kararın Yargıtay’ca duruşmalı olarak incelenmesi davalı ...Ş. ve duruşmasız olarak incelenmesi de davalı ... vekilleri tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne tebligat gideri verilmediğinden duruşma isteminin reddine karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalılar ... A.Ş. ve ..."ün aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları ile reddedilmelidir.
2-Davalılar ... A.Ş. ve ..."ün diğer temyiz itirazına gelince;
Dava, haksız fiilden kaynaklanan maddi ve manevi zararların ödetilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalılar ... A.Ş. ve ... tarafından temyiz edilmiştir.
Davacılar vekili, dava dilekçesinde olay tarihinden itibaren faiz isteminde bulunmasına karşın ıslah dilekçesiyle dava tarihinden itibaren faiz işletilmesi isteminde bulunmuştur. Mahkemece, hüküm altına alınan maddi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte ödetilmesine karar verilmiştir.
HMK’nın 26. (HUMK’un 74.) maddesi uyarınca hâkim, tarafların talep ve sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Islah dilekçesiyle dava tarihinden itibaren faiz isteminde bulunulmasına karşın olay tarihinden itibaren faize hükmedilerek talebi aşar şekilde karar verilmesi doğru değildir. Kararın bu nedenle bozulması gerekirse de, bu yanılgının giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden mahkeme kararının HUMK"un 438/son maddesi uyarınca düzeltilerek onanması uygun görülmüştür.
SONUÇ: Temyiz edilen kararın, yukarıda (2) numaralı bentte açıklanan nedenle, hüküm fıkrasının 1-A bendinde yer alan "…olay tarihinden…" ibaresinin çıkartılarak yerine "...dava tarihinden..." ibaresinin eklenmesine; davalılar ... A.Ş. ve ..."ün diğer temyiz itirazlarının ilk bentte gösterilen nedenlerle reddi ile kararın düzeltilmiş bu biçiminin ONANMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 08/09/2014 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Islah, iddia ve savunmanın genişletilmesi ve değiştirilmesi yasağının istisnalarından olup, taraflardan birinin yapmış olduğu bir usul işlemini tamamen veya kısmen düzeltmesi olarak tanımlanmaktadır. Islah ile taraflar dava sebebini, dava konusunu veya talep sonucunu değiştirebilirler. Usulüne uygun olarak açılmış bir davanın bulunması şartı ile davanın tamamen veya kısmen ıslahı mümkündür.
Dava sebebinin veya dava konusunun değiştirilmesi tamamen ıslah halleridir. (Baki Kuru 4. Cilt s. 3990). Davanın kısmen ıslahında ise, dava dilekçesinden sonraki bir usul işleminin ıslahı söz konusudur. Gerek doktrinde gerekse Yargıtay uygulamalarında kabul edildiği üzere müddeabihi (dava değerini) arttırma halinde kısmi ıslah söz konusu olup kısmi ıslahta, tamamen ıslahın aksine ıslah tarihine kadar yapılan bütün usul işlemleri yapılmamış sayılmaz. Kısmi ıslah yapıldığı tarihten ileriye dönük olarak hüküm ifade eder.
Zamanaşımı ise borcu ortadan kaldıran bir olgu olmayıp, doğmuş ve var olan bir hakkın istenebilirliğini ortadan kaldıran bir savunma aracıdır. Bu nedenle zamanaşımı alacağın varlığını değil, istenebilirliğini ortadan kaldırır. BK. 133 madde zamanaşımını kesen sebepler sayılmış olup bunlardan biri de dava açılmasıdır. Davanın tamamen ıslahında dava baştan beri (dava dilekçesinden itibaren) ıslah edildiği için ıslah edilen kısım içinde davanın açıldığı tarihte zamanaşımı kesilmiş olur.
Kısmi davada ise zamanaşımı yalnızca dava edilen kısım kesilir. Henüz açılmayan (saklı tutulan) ve daha sonra ıslahla arttırılan bölüm için zamanaşımı işlemeye devam eder.
Nitekim 1.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK. 107. maddesinde düzenleme altına alınan belirsiz alacak davası ve tesbit davasında davacının iddianın genişletilmesi yasağı olmadan ve karşı tarafın rızasına ve ıslaha da gerek kalmaksızın talep sonucunun arttırılabileceği kabul edilmiş, maddenin gerekçesinde de bu dava ile ilk dava tarihinde zamanaşımının kesileceği belirtilmiştir.
Aynı Yasanın 109. maddesindeki kısmi davada ise zamanaşımının kesileceği yolunda bir açıklama yoktur.
6100 sayılı Kanunun hazırlanması sırasında görev alan Prof. Hakan Pekcanıtez, Prof. Oğuz Atalay ve Prof. Muhammet Özekes tarafından yayınlanan Hukuk Muhakemeleri Kanunu Hükümlerine göre Medeni Usul Hukuku Kitabının 321. sayfasında “Belirsiz alacak davası açılabilmesinin mümkün olduğu hallerde kısmi dava açmak davacı açısından üç nedenle daha elverişli olmayacaktır. Birincisi kısmi dava açan davacının alacağının geri kalan kısmı için zamanaşımı süresi kesilmemiş olacaktır. Buna karşılık belirsiz alacak davasında zamanaşımı, dava sonunda alacağın tümü için dava tarihinde kesilmiş sayılacaktır. İkinci olarak kısmi dava açan davacı dava sırasında alacağın geri kalan kısmını talep etmek isterse, bunu ancak ıslah ya da karşı tarafın açık rızası ile yapabilecektir...” şeklindeki açıklamaları ile gerek Dairemizin, gerekse HGK"nun önceki içtihatları gibi yeni ...da da kısmi dava açılması halinde sadece dava edilen bölüm için zamanaşımının kesileceği yolundaki istikrarlı uygulamanın devam ettirildiği anlaşılmaktadır.
Bu açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında; dava konusu haksız eylem 14.05.2002 tarihinde meydana gelmiş, 29.05.2013 günlü ıslah dilekçesi ile davacılar için ilk dava dilekçesinde istenilen maddi tazminat miktarları, bilirkişi raporunda hesaplanıp destek zararları nisbetinde arttırılmıştır.
BK."nun 60. maddesi, CMK. 102. maddesi ve ceza mahkemesinin kararı gözetildiğinde eldeki davada (uzamış) ceza zamanaşımı süresi 5 yıl olup, ceza dosyasının 20/01/2010 tarihinde kesinleştiği de gözetildiğinde ıslah tarihi itibariyle, 1-5-10 yıllık zamanaşımı süreleri geçmiştir. Davalı taraf ıslah dilekçesine karşı süresinde ve usulüne uygun olarak zamanaşımı def"inde bulunduğuna göre ıslahla arttırılan maddi tazminat miktarları yönünden zamanaşımı nedeniyle istemin reddine karar verilmesi gerektiği görüşünde olduğumdan dairemiz çoğunluğunun kararına katılmıyorum.08/09/2014