Güveni kötüye kullanma suçundan, sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanık müdafii tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü; 30/11/2017 tarihli süre tutum dilekçesinin UYAP ekranında silinmiş evraklar içerisinde bulunduğundan temyizin süresinde olduğu ve sanığa atılı güveni kötüye kullanma suçunun 6763 sayılı Kanun’un 34. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK’nın 253. ve 254. madde fıkraları gereğince uzlaşma kapsamında olması nedeniyle, dosyanın uzlaşma bürosuna tevdii edildiği ancak; uzlaşmanın sağlanamadığı hususları belirlenerek yapılan incelemede; Sanığın, müştekinin iş yerini kapattığını söylemesi üzerine, iş yerindeki eşyaları kendi deposuna bırakabileceğini söylediği, sonrasında ise sanığın bu eşyaları sattığının iddia edildiği olayda; sanığın savunması, müşteki ve tanıkların beyanları ile tüm dosya kapsamından; sanığın mahkumiyetine ilişkin mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik görülmemiştir. Müştekiye kısmi iadeye rızası olup olmadığı sorulmadan, sanık hakkında TCK’nın 168. maddesi uyarınca etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanması, aleyhe temyiz bulunmadığından bozma nedeni yapılmamıştır. Bozmaya uyularak yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre; sanık müdafiinin temyiz itirazlarının reddi ile hükmün ONANMASINA, 20/06/2019 tarihinde oybirliği ile karar verildi.