17. Hukuk Dairesi Esas No: 2017/3114 Karar No: 2018/7071 Karar Tarihi: 12.07.2018
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2017/3114 Esas 2018/7071 Karar Sayılı İlamı
17. Hukuk Dairesi 2017/3114 E. , 2018/7071 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Davacı vekili; davalı ..."un maliki bulunduğu taşınmazdan davacı şirket tarafından sigortalı ve ..."nın maliki bulunduğu daireye su sızması sonucu 14.548,49 TL maddi hasar meydana geldiğini bu bedelin 01.11.2010 tarihinde müvekkili sigorta tarafından ..."ya ödendiğini, TTK 1301 maddesi uyarınca hasar bedelini ödeyerek sigortalısının haklarını halef olduğunu, sigortalısına ödenen 14.548,49 TL"nin hasar ödeme tarihi olan 01.11.2010 tarihinden itibaren Merkez Bankası"nın kısa vadeli kredilere uyguladığı avansa faizi ile birlikte tahsilini talep etmiştir. Davalı vekili; davanın reddini istemiştir. Mahkemece, iddia, savunma, toplanan delillere ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava 6102 sayılı TTK.nin 1472 (6762 sayılı TTK.nin 1301) maddesi uyarınca sigorta şirketi tarafından sigortalısına ödenen tazminatın haksız fiile sebebiyet veren davalıdan rücuen tahsili istemine ilişkindir. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulu’nun 22.03.1944 Tarih E. 37, K. 9, RG. 3.7.1944 sayılı kararında "Sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu nedenle, halefiyet davası bir ticarî dava sayılamaz. Bu dava, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa, aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur." şeklinde vurgulanmaktadır. Öte yandan, TTK"nun “Halefiyet” başlığı altındaki 1472. maddesinde “Sigortacı, sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçer. Sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel kadar, sigortacıya intikal eder.” hükmüne yer verilmiştir. 634 sayılı Kanunun 35/b maddesinde "Ana gayrimenkulün gayesine uygun olarak kullanılması, korunması, bakımı ve onarımı için gereken tedbirlerin alınması" hükmüne yer verilmiştir. Somut olayda uyuşmazlık kat mülkiyeti kurulmuş olan ana taşınmazda davalıya ait bağımsız bölümden su sızması sonucu, sigortalı bağımsız bölümde meydana getirdiği hasar nedeniyle sigortalıya ödenen maddi tazminatın davalıdan rücuen tahsili istemine ilişkindir. Kat Mülkiyeti Yasasının Ek 1. maddesinde kat mülkiyetinden kaynaklanan her türlü anlaşmazlığın değerine bakılmaksızın Sulh Hukuk mahkemesinde çözümleneceği öngörülmüştür. Görev hususu kamu düzenine ilişkin olup resen nazara alınması gerekir. Tüm bu nedenlerle, kat mülkiyetinden kaynaklanan dava konusu uyuşmazlığın Sulh Hukuk Mahkemesi tarafından görülüp sonuçlandırılması gerekirken Asliye hukuk Mahkemesince karara bağlanması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 12.07.2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.