10. Hukuk Dairesi Esas No: 2016/5293 Karar No: 2018/5306 Karar Tarihi: 15.05.2018
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2016/5293 Esas 2018/5306 Karar Sayılı İlamı
10. Hukuk Dairesi 2016/5293 E. , 2018/5306 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir. Hükmün, davacı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. 24.09.2008 tarihinde meydana gelen dava konusu iş kazası nedeniyle davada üçüncü kişilerin sorumluluğu 506 sayılı Yasanın 26/2. maddesi kapsamında incelenecektir. Maddenin ikinci fıkrasında üçüncü kişinin sorumluluğu düzenlenmekte olup; buna göre, iş kazası, meslek hastalığı, üçüncü bir kişinin kastı veya kusuru nedeniyle meydana gelmişse, Kurumca yapılan bütün sigorta yardımları, zarara sebep olan üçüncü kişilere ve şayet kusuru varsa bunları çalıştıranlara rücu edilebilecektir. Üçüncü kişinin rücu alacağından sorumluluğu kusur sorumluluğu esasına dayanır. Bir başka ifadeyle; üçüncü kişi, ancak en az kusurlu bir hareketinin varlığı halinde rücu alacağından sorumludur. Sigortalının iş kazası veya meslek hastalığına uğramasına birden çok kişinin birlikte kusurlarıyla sebebiyet vermeleri halinde; 6098 sayılı ... Borçlar Kanunu’nun 61 ve 62’nci (818 sayılı Mülga Borçlar Kanununun 50 ve 51) maddeleri uyarınca teselsül hükümlerine göre birlikte sorumlulukları söz konusu olacaktır. Bu halde, ... Borçlar Kanunu’nun 62’inci maddesi uyarınca kendi payına düşeninden fazlasını ödeyen kişinin diğer müteselsil sorumlulara karşı rücu hakkı baki kalmak koşuluyla, her bir sorumlu yönünden kusurlarına düşen miktar ayrılmaksızın teselsül kurallarına göre sorumluluklarına hükmedilebilecektir. Mahkemece belirtilen açıklamalar ışığında, işveren ile davalılar arasında teselsüle dayalı sorumlulukta ödeme varsa ödenen miktar kadar sorumluluktan kurtulunacağından, davalılar yönünden talep edilen miktarın %80 kusur oranı karşılığında, davalıların müştereken ve müteselsilen sorumluluklarına (tahsilde tekerrüre neden olmayacak şekilde) hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir. Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu, yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O hâlde, davacı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 15.05.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.