Abaküs Yazılım
19. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/3114
Karar No: 2015/12206
Karar Tarihi: 07.10.2015

Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2015/3114 Esas 2015/12206 Karar Sayılı İlamı

19. Hukuk Dairesi         2015/3114 E.  ,  2015/12206 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
    Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince duruşmasız temyiz edilmesi, davacı vekilince temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasının talep edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı vekilleri Av. ... ve Av. ... ile davalı vekili Av. ..."nün gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanarak hazır bulunan taraf vekillerinin sözlü açıklaması dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
    -KARAR-
    Davacı vekili, davalının hamili olduğu icra takibine konu çekin üzerindeki müvekkiline ait ciro imzası ve kaşesinin dava dışı keşideci ..."ün firması olan .... ile müvekkili arasında daha önce imzalanan ve karşı tarafta kalan sözleşme nüshasından kesilerek alonj gibi çek yaprağının alt kısmına eklenmek suretiyle müvekkili şirketin ciro silsilesine dahil edilmeye çalışıldığını, davalı hamilin müvekkili şirketin yönetim kurulu üyesi ..."in 2 yıl önce boşandığı eşi olduğunu, davalının boşandığı eşi ve müvekkili şirketten menfaat temin etmek için çekte keşideci olan ... ile işbirliği yaptığını, dava dışı keşideci ..."ün, kendi şahıs firmasının, kendisinin ve kardeşinin ortağı olduğu şirketlerin ciroları ile çekin arka yüzünü doldurarak ellerinde bulunan sözleşmelerden müvekkilinin imzasını keserek sahte ciro oluşturmak suretiyle davalı hamile verdiklerini, icra takibine konu çekte ibraz kaşesi yer almadığından ve bankanın beyanı yasaya uygun olmadığından kambiyo senedi vasfında olmadığını, çekin ibraz edildiğine ilişkin beyanın alonj üzerine yazılmasının mümkün olmadığını, davalı ile müvekkili arasında hukuki bir ilişki bulunmadığını ileri sürerek icra takibine konu çek nedeniyle müvekkilinin borçlu olmadığının tespitine, %40 kötü niyet tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili, kambiyo senedi vasfı taşıyan icra takibine konu çekin sebepten ari olduğunu, icra hukuk mahkemesinin kararı ile imzanın davacıya ait olduğunun kabul edildiğini, iş bu çekin müvekkilinin eski kayınpederi tarafından söz verilen ve istekleri doğrultusunda boşanmanın gerçekleşmesi halinde daha sonra ödenecek bedel olduğunu, çekin ceza davasının görüldüğü dönemde verildiğini, zira bu dosyada şikayetten vazgeçilmesinin talep edildiğini ileri sürerek haksız davanın reddi ile %40 kötü niyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.
    Mahkemece yapılan yargılamada toplanan delillere göre, somut olayda hukuki fiil niteliğindeki sahtecilik iddiasının her türlü delille ispat edilebileceği, uyuşmazlığa konu çekte alonj üzerindeki beyanın sahteliği konusunda ispat yükünün davacıya ait olduğu, ancak ispat güçlüğü ve imkansızlığı olan durumlarda, delillerin karşı tarafın hakkaniyet sahasında olduğu veya tecrübe kurallarına göre olağan durumun aksinin iddia edildiği durumlarda delil gösterme yükünün karşı tarafa geçebileceği, ayrıca delillerin değerlendirilmesi ilkesi çerçevesinde hakimin tecrübe kurallarını da dikkate alması gerektiği, .... Asliye Ceza Mahkemesinde aralarında davalının da bulunduğu ... ve ... hakkında resmi belgede sahtecilik suçunu işledikleri sabit olduğundan cezalandırılmalarına ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, ortada ceza hukuku anlamında kesinleşmiş bir mahkumiyet hükmü bulunmadığından bu kararın hukuk hakimini bağlamayacağı, bu uyuşmazlıkta kesin hüküm ve kesin delil teşkil etmemekle birlikte kuvvetli bir takdiri delil olduğu, çekte cirosu bulunan kişilerin davacı ile öteden beri ticari ilişkisi bulunmakta ise de bu ilişkinin 2010 yıl sonu itibariyle sonlandırıldığı, davacının çek miktarı kadar dava dışı bu kişilerle herhangi bir satım ilişkisinin bulunmadığı, davacı şirketin cirosundan önce gelen .... ile davacı arasındaki ticari ilişki incelendiğinde adı geçen şirketin davacıya yaptığı işlerin tamamının bedelinin ödendiği, hatta fazladan avans ödemesi yapıldığı, çekin davacı şirketçe davalı hamile verilmesini gerektirir parasal bir edimin bulunmadığının davalı beyanlarından da anlaşıldığı, davalının 04/10/2012 havale tarihli dilekçesinde, davalı ..."in eşi ve kayınpederi hakkında açacağı dava ve şikayetlerden vazgeçmesi için bu çekin verildiğinin belirtildiği, bu durumda ise senedi ciro eden ve hamil arasındaki senedin verilmesine ilişkin böyle bir anlaşmanın ahlaka aykırılık nedeniyle batıl olduğu, bu amaçla yapılan ciroya dayalı olarak senedi iktisap edenin cirantadan bir talepte bulunamayacağı gerekçesiyle davanın kabulü ile davacının icra takibine konu çek sebebiyle davalıya borçlu olmadığının tespitine, davacı vekilinin kötü niyet tazminatı isteminin reddine karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir.
    Dava dilekçesinde, dava konusu çekin arkasında yer alan ciro silsilesini takiben başka bir belgeden kesilip çeke yapıştırılmak suretiyle davacının ciro silsilesine dahil edildiği ve böylece sahte çek düzenlendiği, ayrıca davacı ile davalı arasında hukuki ilişki bulunmadığı gerekçesiyle çekin bedelsiz olduğu iddialarına yer verilmiştir.
    Davalı taraf ise savunmasında; kambiyo senedi vasfı taşıyan icra takibine konu çekin sebepten ari olduğunu, icra hukuk mahkemesinin kararı ile imzanın davacıya ait olduğunun kabul edildiğini, iş bu çekin müvekkilinin eski kayınpederi tarafından söz verilen ve istekleri doğrultusunda boşanmanın gerçekleşmesi halinde daha sonra ödenecek bedel olduğunu, çekin ceza davasının görüldüğü dönemde verildiğini, zira bu dosyada şikayetten vazgeçilmesinin talep edildiğini ileri sürerek haksız davanın reddi ile %40 kötü niyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.
    Uyuşmazlığın iddia ve savunma çerçevesinde araştırılıp eksiksiz olarak toplanacak deliller hep birlikte değerlendirilerek çözümlenmesi usul hükümleri gereğidir.
    6100 sayılı HMK"nın 25. maddesinde taraflarca getirilme ilkesi düzenlenmiştir. Buna göre; “(1) Kanunda öngörülen istisnalar dışında, hakim, iki taraftan birinin söylemediği şeyi veya vakıaları kendiliğinden dikkate alamaz ve onları hatırlatabilecek davranışlarda dahi bulunamaz. (2) Kanunla belirtilen durumlar dışında, hakim kendiliğinden delil toplayamaz”.
    Aynı Kanunun 141.maddesinde iddia ve savunmanın genişletilmesi veya değiştirilmesi hususu hükme bağlanmıştır. Anılan Yasa hükmüne göre; “(1) Taraflar, cevaba cevap ve ikinci cevap dilekçeleri ile serbestçe; ön inceleme aşamasında ise ancak karşı tarafın açık muvafakati ile iddia veya savunmalarını genişletebilir yahut değiştirebilirler. Ön inceleme duruşmasına taraflardan biri mazeretsiz olarak gelmezse, gelen taraf onun muvafakati aranmaksızın iddia veya savunmasını genişletebilir yahut değiştirebilir. Ön inceleme aşamasının tamamlanmasından sonra iddia veya savunma genişletilemez yahut değiştirilemez.
    (2) İddia ve savunmanın genişletilip değiştirilmesi konusunda ıslah ve karşı tarafın açık muvafakati hükümleri saklıdır.”
    Somut olayda davacı vekili 08.08.2014 havale tarihli dilekçesinde özetle; sahtelik iddiasının her türlü delille kanıtlanabileceğini, doğrudan ve dolaylı delillerle ispat edilebileceğini, dolaylı delillerden birinin de tecrübe kuralı ve hayatın olağan akışı olduğunu, genel ispat kuralları ve hayatın olağan akışına aykırılık kavramı gereği ispat yükünün davalıya ait olduğunu, nitekim gerek doktrinde gerekse Yargıtay içtihatlarında kabul edildiği üzere ispat yükünün hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden ya da savunmada bulunan kimseye düştüğünü, eldeki davada davalı hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia ettiğinden ispat yükünün ona ait olduğunu belirtmiştir. Bu dilekçeden sonra düzenlenen 15.10.2014 havale tarihli bilirkişi heyet raporunda özetle; “.. somut olayda hukuki fiil niteliğindeki sahtecilik iddiasının her türlü delille ispat edilebileceği, uyuşmazlığa konu çekte alonj üzerindeki beyanın sahteliği konusunda ispat yükünün davacıya ait olduğu, ancak ispat güçlüğü ve imkansızlığı olan durumlarda, delillerin karşı tarafın hakkaniyet delil gösterme yükünün karşı tarafa geçebileceği, ayrıca delillerin değerlendirilmesi ilkesi çerçevesinde hakimin tecrübe kurallarını da dikkate alması gerektiği, ... Asliye Ceza Mahkemesinde aralarında davalının da bulunduğu ... ve ... hakkında resmi belgede sahtecilik suçunu işledikleri sabit olduğundan cezalandırılmalarına ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, ortada ceza hukuku anlamında kesinleşmiş bir mahkumiyet hükmü bulunmadığından bu kararın hukuk hakimini bağlamayacağı, bu uyuşmazlıkta kesin hüküm ve kesin delil teşkil etmemekle birlikte kuvvetli bir takdiri delil olduğu, çekte cirosu bulunan kişilerin davacı ile öteden beri ticari ilişki bulunmakta ise de bu ilişkinin 2010 yıl sonu itibariyle sonlandırıldığı, davacının çek miktarı kadar dava dışı bu kişilerle herhangi bir satım ilişkisinin bulunmadığı, davacı şirketin cirosundan önce gelen ... ile davacı arasındaki ticari ilişki incelendiğinde adı geçen şirketin davacıya yaptığı işlerin tamamının bedelinin ödendiği, hatta fazladan avans ödemesi yapıldığı, çekin davacı şirketçe davalı hamile verilmesini gerektirir parasal bir edimin bulunmadığının davalı beyanlarından da anlaşıldığı, davalının 04/10/2012 havale tarihli dilekçesinde, davalı ..."in eşi ve kayınpederi hakkında açacağı dava ve şikayetlerden vazgeçmesi için bu çekin verildiğinin belirtildiği, bu durumda ise senedi ciro eden ve hamil arasındaki senedin verilmesine ilişkin böyle bir anlaşmanın ahlaka aykırılık nedeniyle batıl olduğu, bu amaçla yapılan ciroya dayalı olarak senedi iktisap edenin cirantadan bir talepte bulunamayacağı, butlan sebeplerinin hakim tarafından re"sen dikkate alınması gerektiği” şeklinde görüş açıklanmıştır. Davalı vekili, 30.10.2014 havale tarihli bilirkişi heyet raporuna itiraz dilekçesinde; tecrübe kurallarına aykırılık tespitinin salt müvekkili yönünden yapıldığını, davacı yönünden bu doğrultuda bir tespit yapılmadığı gibi çekin ahlaka adaba aykırı olarak verildiği yönünde herhangi bir iddianın davacı tarafından ileri sürülmediği halde bilirkişi heyetince bu yönde bir saptama yapılmasının doğru olmadığını belirterek rapora itiraz etmiştir.
    Davanın geldiği aşama itibariyle, davacı vekilinin daha önce ileri sürmediği ahlaka ve adaba aykırılık ile ilgili yeni bir iddiada bulunması, başka bir anlatımla iddiasını genişletmek suretiyle değiştirebilmesi HMK"nın 141/2. maddesi uyarınca karşı tarafın açık muvafakatine bağlı olup somut olayda buna muvafakat edilmediği anlaşıldığından Yerel Mahkemenin bilirkişi raporunun bu yöne ilişkin gerekçelerini hükme esas alması doğru görülmemiştir.
    Diğer taraftan sahtelik iddiası ile ilgili olarak ... Asliye Ceza Mahkemesi"nce verilen 17.09.2012 tarihli ve 2011/399 E.-2012/640 sayılı karar hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı olup 818 sayılı BK"nın 53. maddesi (6098 sayılı TBK"nın 74. md.) hükmü uyarınca hukuk hakimini bağlayıcı bir karar olarak kabul edilemez ise de ceza yargılaması sırasında savcılıkça alınan ve ceza mahkemesinin kararına gerekçe oluşturan rapor ile mahkemece alınan 11.04.2014 tarihli Adli Tıp Kurumu raporu arasında çelişki bulunduğu dosya içeriğinden anlaşılmaktadır. Mahkemece alınan Adli Tıp Kurumu raporunda; “..Senedin ön ve arka yüzlerinde yer alan ... yazısının, aralarında davalının da bulunduğu ..., ..., ..., ..., ..., ... eli ürünü olmadığı, alonj bölümünün davacı şirketin bilgisi ve rızası dahilinde gerçekleştirilmiş orijinal bir alonj olup olmadığı, bulunduğu konuma başka bir belgeden kesilerek yapıştırılıp yapıştırılmadığı hususunda teknik bir tespite gidilemediği” belirtilmiştir. Bu durumda mahkemece raporlar arasındaki çelişkinin, Adli Tıp Kurumu raporunun kesin bir tespit içermemesi de gözetilerek konusunda uzman kişilerden oluşturulacak 3 kişilik bilirkişi heyetinden sahtelik iddiası ile ilgili olarak ayrıntılı ve Yargıtay denetimine elverişli yeni bir rapor alınıp iddia ve savunma çerçevesinde tüm deliller eksiksiz olarak değerlendirilerek giderilmesi ve varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
    SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalı vekilinin öteki temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, vekili Yargıtay duruşmasında hazır bulunan davalı yararına takdir edilen 1.100,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, peşin harcın istek halinde iadesine, 07.10.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için destek@ictihatlar.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi