16. Hukuk Dairesi 2015/17569 E. , 2017/6346 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sonucu .... Köyü çalışma alanında bulunan 148 ada 7 parsel sayılı 4.720,91 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğu belirtilerek ham toprak vasfıyla Hazine adına tespit ve tescil edildikten sonra 07.09.2011 tarihinde satılarak ... adına tescil edilmiştir. Davacı ..., çekişmeli taşınmazın bir bölümünün miras bırakanı ... ... adına tespit edilen 148 ada 6 parsel sayılı taşınmazın devamı niteliğinde olduğunu ileri sürerek tapu iptali ve tescil istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın ... bakımından hukuki yarar yokluğu nedeniyle, Hazine bakımından ise husumet dolayısıyla reddine karar verilmiş; hüküm, davacı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı ..., çekişmeli taşınmaza komşu olup miras bırakanı ... ... adına kayıtlı bulunan 148 ada 6 parsel sayılı taşınmazın eksik tespit edildiğini, murisinin ve ölümü ile de mirasçılarının zilyetliğinde bulunan bir bölümünün çekişmeli 148 ada 7 parselde kaldığını ileri sürerek bu kısmın 148 ada 6 parsele eklenmek suretiyle tescilini istemiştir. Dava konusu taşınmaz, kadastro tespiti sırasında Hazine adına tespit edildikten sonra 3. kişi konumunda bulunan ... adına tescil edilmiştir. Bu durumda dava, kadastrodan önceki sebeplere dayalı olarak 3. kişilere karşı açılan tapu iptali ve tescil davasıdır. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu"nun 640. maddesi uyarınca tereke adına olan davaların tüm mirasçılar tarafından birlikte açılması veya tüm mirasçıların açılan davaya muvafakatlerinin sağlanması ya da terekeye temsilci tayin edilerek davanın sürdürülmesi zorunludur. Taraf koşulu; 6100 sayılı HMK’nın 114/1-d maddesi gereğince dava şartı olup, mahkemelerce re’sen gözetilecektir (HMK 115/1). Tüm mirasçıların davaya katılmaları veya muvafakat vermeleri sağlanmadan ya da terekeye temsilci atanmadan davacının tek başına genel mahkemede dava açıp bu davayı sürdürme yetkisi bulunmadığı halde; mahkemece, kök muris ... ..."in mirasçılarından ... ve ...."in muvafakatleri sağlanmaksızın karar verilmiştir. Diğer taraftan, mahkemece, dava konusu taşınmazın Hazine adına tespit edildiği, tespitten sonra davalı ... tarafından bedeli mukabilinde satın alındığı, davalının tespitten önceki tarihte zilyetlikle kazanım koşullarının davacı lehine oluştuğunu bir vatandaş olarak bilmesinin mümkün bulunmadığı, bu nedenle davalının iyi niyetli olarak taşınmazı iktisap ettiği gerekçe gösterilmek suretiyle karar verilmiştir. Ne var ki; mahkemece, taşınmazın kime ait olduğu, kimden kime kaldığı, tespit tarihinden önce zilyetlikle kazanım koşullarının davacı taraf lehine oluşup oluşmadığı, taşınmazın tamamında ya da bir bölümünde tespit tarihinde zilyetlikle kazanım koşulları davacı taraf lehine mevcut ise bu durumda taşınmazı tespitten sonra satın alan davalı ..."un iyi niyetli olup olmadığı hususlarında yeterli araştırma ve inceleme yapılmamış, bu hususta mahalli bilirkişi ve tanıkların beyanları alınmaksızın karar verilmiştir. Hal böyle olunca; öncelikle davacı tarafa muris ... ... mirasçılarından .... ve ...."in muvafakatinin alınması veya terekeye temsilci atanması için süre verilerek taraf teşkili sağlanmaya çalışılmalı, verilen süre içinde mirasçıların muvafakati alınmaz veya miras şirketine temsilci atanması için dava açılmaz ise davacının tek başına dava açma hakkı olmadığı ve davada taraf teşkili sağlanmadığı göz önünde bulundurularak davanın reddine karar verilmesi gerektiği düşünülmeli, taraf koşulunun sağlanması halinde ise mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler, taraf tanıkları, fen ve ziraat bilirkişi huzuruyla keşif yapılmalı, keşif sırasında dinlenilecek yerel bilirkişiler ve taraf tanıklarından dava konusu yerin öncesinin ne olduğu, kimin kullandığı, kimden kime ve nasıl intikal ettiği, zilyetliğin hangi tarihte ve ne zaman başladığı ve sürdürülüş biçimi hususları etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı, bilirkişi ve tanık sözleri komşu parsel tutanak ve dayanakları ile denetlenmeli, bilirkişi ve tanık beyanlarının çelişmesi halinde yüzleştirme yapılmak suretiyle çelişki giderilmeye çalışılmalı, teknik bilirkişiden keşfi takibe imkan verir rapor alınmalı, ziraat bilirkişisinden taşınmazın toprak yapısını ve niteliğini, zirai durumunu, üzerinde sürdürülen zilyetliğin şekli ve süresi ile eğimini açıklayan komşu taşınmazların toprak yapıları ile mukayeseli, fotoğraflarla desteklenmiş ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı, taşınmazın iddiaya konu edilen bölümü yönünden davacı taraf lehine tespit tarihinden önce kazanım koşullarının oluştuğunun anlaşılması halinde davalının taşınmazı devralırken iyi niyetli 3. kişi durumunda bulunup bulunmadığı, başka bir değişle taşınmazın davacı tarafa ait olduğunu bilebilecek durumda bulunup bulunmadığı araştırılmalı, bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Mahkemece bu yönler göz ardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz eden davacıya iadesine,
10.10.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.