10. Hukuk Dairesi 2018/1043 E. , 2018/5283 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Asıl dava ile davacı sigortalı, Kurum işleminin iptali ve yaşlılık aylığının kesildiği tarihten itibaren yeniden bağlanmasını isterken, davalı-Karşı davacı Kurum ise karşı davasında, Kurumca davalıya yapılan yersiz ödenen aylıkların iadesini istemiştir.
Mahkeme, bozma sonrasında asıl davanın kabulüne, Kurum"un açtığı karşı davanın ise reddine karar vermiştir.
Hükmün, davalı-karşı davacı Kurum avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Eldeki davada, mahkemece verilen 02.04.2015 tarihli karar, davacının 05.10.2004 - 22.08.2008 tarihleri arasındaki dönem bakımından kendi nam ve hesabına çalışmasının varlığını ispatlar nitelikte delillerinin bulunup bulunmadığı yönünde yapılan araştırmanın yeterli olmadığından bahisle inceleme yapılmak üzere Dairemizce bozulmuştur.
Mahkemenin, Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine, o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlayacağımız bu olgu; mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirdiği gibi, mahkemenin kararını bozmuş olan Yargıtay Hukuk Dairesince; sonradan, ilk bozma kararı ile benimsemiş olduğu esaslara usuli kazanılmış hakka aykırı bir şekilde, ikinci bir bozma kararı verilememektedir (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı, Hukuk Genel Kurulu’nun 12.07.2006 gün, 2006/9-508 E., 2006/521 sayılı kararı).
Mahkemenin, Yargıtay’ın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak doğabileceği gibi, bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalması yolu ile de usuli kazanılmış hak gerçekleşebilir. (Prof. Dr. Baki Kuru, Usuli Müktesep Hak (Usule İlişkin Kazanılmış Hak) Dr. ..., ... Üniversitesi Hukuk Fakültesi Yayınları No. 351 ..., 1974, sayfa 395 vd.)
Ayrıntıları, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 3.2.2010 tarih ve 2010/10-23 esas ve 2010/59 sayılı kararında da belirtildiği üzere, sigortalılık şartları bulunmayan döneme ilişkin olan primler, Kurumun kendi hatası nedeniyle tahsil edilip uzun süre kullanıldıktan ve davacıya bu dönemler için sigortalı olduğu izlenimi verildikten sonra, yanlışlık fark edilerek sigortalılığın iptal edilmesi, TMK"nun 2. maddesinde düzenlenmiş bulunan dürüstlük kuralına aykırılık teşkil eder. Anılan kanun gereğince, herkes haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kuralına uymak zorunda olup, zorunlu sigortalılık şartları bulunmadığı halde, bu dönemlere ait Primlerin icra takibi sonucu tahsil edilmesi veya 06.03.1992 günü yürürlüğe giren 3780 sayılı Kanun ile 16.05.1997 tarihinde yürürlüğe giren 4247 sayılı Kanun hükümleri kapsamında primlerin ödenmesi bu kapsamda değerlendirilmelidir.
Eldeki davada ise, mahkemece bozma gereğinin tam olarak yerine getirildiğinden bahsetmek olanaksız olup, davacı tarafından HGK’nun ilamında belirtildiği şekilde bir prim ödemesi olmadığı gibi, somut olayın özelliği itibariyle Medeni Kanunun 2.maddesinin uygulanma şartları da oluşmadığından objektif iyi niyet kuralının olayda uygulanması söz konusu değildir. Ayrıca, bozma sonrasında toplanan delillerden davacı ...’in 1479 Sayılı Yasa kapsamında ticari faaliyet gösterdiği hususu tam olarak ortaya konulamamıştır. Bu kapsamda, bozma sonrasında ortaya çıkan ve davacıya ait olduğu anlaşılan araçların ticari plakalarının olmadığı anlaşılmakla, hangi araç üzerinden ne suretle ticari taksicilik faaliyetini yaptığı hususunda davacının beyanı alındıktan sonra ayrıntılı bir araştırma yapılmalı ve yapılacak araştırma sonucuna göre bir karar verilmelidir.
Mahkemece, yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular ışığında araştırma yapılmak suretiyle hâsıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve araştırmaya dayalı verilen karar, usul ve yasaya aykırıdır.
O hâlde, davalı-karşı davacı Kurum avukatının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 29.05.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.