10. Hukuk Dairesi 2017/2413 E. , 2018/5282 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, yersiz ödenen yaşlılık aylıklarının iadesi istemine ilişkindir.
Mahkemece, bozmaya uyularak, ilamında belirtilen şekilde davanın kısmen kabulüne, karar verilmiştir.
Hükmün, davacı Kurum ile davalı avukatları tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Kesin hüküm, hem bireyler için hem de devlet için hukuki durumda bir kararlılık ortaya koyar. Bununla, hukuki güvenlik ve yargı erkine güven sağlandığından kamu yararı ile doğrudan ilgilidir.
Eldeki davada, mahkemece, verilen 24.03.2010 tarihli hüküm, Dairemizin 16.01.2012 günlü ve 2010/8373 Esas, 2012/224 Karar sayılı İlamı ile “davacı hakkında yurda kesin dönüş tarihinin net olarak belirlenmesi ve davalının TR-4 formunda “Bakıma muhtaçlık faaliyeti” ve “Uyum sağlama parası” olarak ifade edilen unsurların, ikamete dayalı ... sigorta veya ... yardım niteliğinde bulunup bulunmadığı yönünün araştırılmasından sonra bir karar verilmesi” gereğine işaret edilerek, araştırma yapılmak üzere bozulmuştur.
Ne var ki, davalı sigortalının açtığı karşı davada, davacı tarafın 22.05.2006 tarihinden itibaren aylığın bağlanması ile önceki döneme ilişkin Kurumun aylık kesme işleminin iptali isteminden vazgeçmesine yönelen beyanı ile yapılan araştırma sonucunda, kesinleşen karar ile davacının 22.05.2006 tarihi itibari ile yurda kesin dönüş yaptığına dair tespitin bu davada da dikkate alınması ve Kurum alacağının bu kapsamda yeniden belirlenmesi gereklidir.
5510 sayılı Yasanın 96. maddesi, “Kurumca işverenlere, sigortalılara, isteğe bağlı sigortalılara gelir veya aylık almakta olanlara ve bunların hak sahiplerine, ... sigortalılarına ve bunların bakmakla yükümlü olduğu kişilere, fazla veya yersiz olarak yapıldığı tespit edilen bu Kanun kapsamındaki her türlü ödemeler;
a) Kasıtlı veya kusurlu davranışlarından doğmuşsa, hatalı işlemin tespit tarihinden geriye doğru en fazla on yıllık sürede yapılan ödemeler, bu ödemelerin yapıldığı tarihlerden,
b) Kurumun hatalı işlemlerinden kaynaklanmışsa, hatalı işlemin tespit tarihinden geriye doğru en fazla beş yıllık sürede yapılan ödemeler toplamı, ilgiliye tebliğ edildiği tarihten itibaren üç ay içinde yapılacak ödemelerde faizsiz, üç aylık sürenin dolduğu tarihten sonra yapılacak ödemelerde ise bu süre sonundan, itibaren hesaplanacak olan kanunî faizi ile birlikte, ilgililerin Kurumdan alacağı varsa bu alacaklarından mahsup edilir, alacakları yoksa genel hükümlere göre geri alınır...” hükmünü içermektedir.
5510 sayılı Yasanın 96. maddesi ile 506 sayılı Yasada yer almayan yeni bir düzenleme getirilmiş, sebepsiz zenginleşmenin kasıtlı kusurlu davranıştan veya Kurumun hatalı işleminden kaynaklanmasına bağlı olarak istirdadı mümkün ödeme miktarları belirlenmiştir. Kapsam belirlendikten sonra, ilgilinin Kurumdan alacağı yoksa geri alma işleminin genel hükümlere göre yapılacağı öngörülmüştür. 5510 sayılı Yasanın geçici maddelerinde ise, yersiz ödemelerin tahsili konusunda önceki hükümlerin uygulanması gereğini öngören herhangi bir kural yer almamaktadır.
Belirtilen nedenlerle; 5510 sayılı Yasanın 96. maddesi hükmünün, Kurumun yersiz ödemeden kaynaklanan alacakları konusunda süren uyuşmazlıklara uygulanması gerekmektedir.
Somut olayda, 5510 sayılı Yasa’nın 96’ncı maddesinin süregelen uyuşmazlıklara uygulanması gereği dikkate alındığında davalının, borçluluk sıfatı mevcut olup, davacı kurum alacağının 5510 sayılı Yasa’nın 96’ncı maddesinin “a” bendi kapsamında denetlenebilir şekilde bir rapor aldırılmak suretiyle belirlenmesi gerekirken, yazılı şekilde karar tesisi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, taraf avukatlarının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 29.05.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.