
Esas No: 2014/275
Karar No: 2016/209
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2014/275 Esas 2016/209 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :Asliye Ceza
Günü : 08.05.2007
Sayısı : 81-82
Sanık ...’ın, müşteki ...’e yönelik hırsızlık suçundan 5237 sayılı TCK’nun 142/1-a-b, 143. maddeleri gereğince 2 yıl 3 ay, mala zarar verme suçundan aynı kanunun 151/1. maddesi uyarınca 4 ay, kamu malına zarar verme suçundan ise aynı kanunun 152/1-a. maddesi uyarınca 1 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluğuna ilişkin, Görele Asliye Ceza Mahkemesince verilen 08.05.2007 gün ve 81-82 sayılı hükmün sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 9. Ceza Dairesince 11.12.2013 gün ve 13709-15610 sayı ile onanmasına karar verilmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 05.02.2014 gün ve 240368 sayı ile;
"22.04.2006 tarihli olay yeri inceleme tutanağına göre okulun giriş kapısının olduğu yerdeki merdiven boşluğunda bulunan pencerenin camının kırılmış olduğu, yine okulun zemin katında bulunan kantinin plastik doğrama olan cam bölümünün sert bir cisimle açılmış olduğu, yerde yiyecek ve içeceklerin dağınık vaziyette görüldüğü tespit edilmiş olup, olayda sanık eylemlerini temelde kamu malı sayılan okul malları üzerinde gerçekleştirmiştir. Kantinin özel bir şahıs tarafından işletildiğinin sanık tarafından bilindiğine ilişkin herhangi bir delilin dosyada bulunmadığı, bu nedenle sanığın eylemlerinin kamu malına zarar ve hırsızlık suçlarını oluşturduğu, mala zarar verme suçunun unsurlarının oluşmadığı ve bu suç yönünden sanığın beraatine karar verilmesi gerektiği..." görüşüyle itiraz kanun yoluna müracaat ederek, Özel Dairenin onama kararının kaldırılmasına ve yerel mahkeme hükmünün bozulmasına karar verilmesi isteminde bulunmuştur.
CMK"nun 308/1. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 9. Ceza Dairesince, 11.03.2014 gün ve 2454-2695 sayı ile itirazın yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçe ile karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
İtirazın kapsamına göre inceleme, sanık ..."ın müşteki ..."e yönelik mala zarar verme ve buna bağlı olarak kamu malına zarar verme suçlarından kurulan hükümlerle sınırlı olarak yapılmıştır.
Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığın okulun camını kırıp müşteki ...’in işlettiği kantinden bir miktar bozuk para ile yiyecek ve içecek malzemelerini çaldığı, ayrıca kantinde bulunan müştekiye ait 25 adet plastik topu kesip zarar verdiği olayda: müştekiye yönelik mala zarar verme eyleminin kamu malına zarar verme suçu yanında özel şahsa yönelik ayrı bir mala zarar verme suçunu mu oluşturduğu yoksa kamu malına zarar verme suçunun içerisinde mi mütalaa edilmesi gerekeceğinin belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından;
Görele’de sahil kenarında çürümeye terk edilmiş bir otobüsün içinde tanık .... ile birlikte kalan sanığın ilçe merkezinde Soğuksu Mahallesinde bulunan .... İlköğretim Okulunun giriş merdivenlerinin altındaki zemin katın penceresini kırarak içeri girip aynı katta bulunan müşteki ... tarafından işletilen kantinin camını sert bir cisimle zorlayıp açarak içerisinden yaklaşık 225 Lira tutarında bozuk para ile yiyecek ve içecek malzemelerini çaldığı, ayrıca kantinde bulunan 25 adet topu bıçakla keserek patlattığı, çalınan malzemelerden bir kısmının kaldığı otobüsün bagajında elbiselerinin de içerisinde olduğu bir valizde bulunduğu, müşteki ile sanığın olay öncesinde birbirlerini tanıdıklarına veya aralarında husumet olduğuna dair dosyada bir bilginin bulunmadığı, sanığın atılı suçlamayı kabul etmediği,
Anlaşılmaktadır.
5237 sayılı TCK’nun “Mala Zarar Verme” başlıklı 151/1. maddesinde;
“Başkasının taşınır veya taşınmaz malını kısmen veya tamamen yıkan, tahrip eden, yok eden, bozan, kullanılamaz hâle getiren veya kirleten kişi, mağdurun şikâyeti üzerine, dört aydan üç yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır” şeklinde mala zarar verme suçunun basit şekli düzenlenmiş,
Suç tarihi itibariyle suçun nitelikli halleri aynı kanunun 152/1-2. maddesinde;
"(1) Mala zarar verme suçunun;
a) Kamu kurum ve kuruluşlarına ait, kamu hizmetine tahsis edilmiş veya kamunun yararlanmasına ayrılmış yer, bina, tesis veya diğer eşya hakkında,
b) Yangına, sel ve taşkına, kazaya ve diğer felaketlere karşı korunmaya tahsis edilmiş her türlü eşya veya tesis hakkında,
c) Devlet ormanı statüsündeki yerler hariç, nerede olursa olsun, her türlü dikili ağaç, fidan veya bağ çubuğu hakkında,
d) Sulamaya, içme sularının sağlanmasına veya afetlerden korumaya yarayan tesisler hakkında,
e) Grev veya lokavt hallerinde işverenlerin veya işçilerin veya işveren veya işçi sendika veya konfederasyonlarının maliki olduğu veya kullanımında olan bina, tesis veya eşya hakkında,
f) Siyasi partilerin, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının ve üst kuruluşlarının maliki olduğu veya kullanımında olan bina, tesis veya eşya hakkında,
g) Sona ermiş olsa bile, görevinden ötürü öç almak amacıyla bir kamu görevlisinin zararına olarak,
İşlenmesi halinde, fail hakkında bir yıldan altı yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
(2) Mala zarar verme suçunun;
a) Yakarak, yakıcı veya patlayıcı madde kullanarak,
b) Toprak kaymasına, çığ düşmesine, sel veya taşkına neden olmak suretiyle,
c) Radyasyona maruz bırakarak, nükleer, biyolojik veya kimyasal silah kullanarak,
İşlenmesi halinde, verilecek ceza iki katına kadar artırılır" şeklinde sayılmıştır.
Suçun en önemli unsurlarından birisi kasttır. Kastın varlığı için suçun kanuni tanımında yer alan tüm maddi unsurların fail tarafından bilinmesi gerekmektedir. Bu anlamda basit mala zarar verme suçunda suça konu malın başkasına ait olduğu, kamu malına zarar verme suçunda ise bu malın kamuya ait olduğu fail tarafından bilinmelidir.
Sanığın kastı, somut olay açısından değerlendirilecek olursa, zarar verdiği şeylerin kamuya veya özel bir şahsa ait olduğunu bilip bilmediği, sadece sözlerine göre değil olay öncesi ve sonrası davranışları ile şahsi ve sosyal durumu, hayatın olağan akışı gibi ölçütler göz önünde bulundurularak belirlenmelidir.
Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
Sanığın bir okulun camını kırdığı ve bu suretle kamu malına zarar verdiğini bildiği hususunda bir kuşku ve uyuşmazlık bulunmamaktadır. Uyuşmazlık okula zarar veren sanığın okul içindeki kantinde bulunan 25 adet plastik topa zarar verirken artık bu malın bir başkasına ait olduğunu yani kamu malı yanında özel bir şahsın malına da zarar verdiğini bilip bilmediği noktasında toplanmaktadır.
Amacı her somut olayda maddi gerçeğe ulaşarak adaleti sağlamak, suç işlediği sabit bulunan faili cezalandırmak, kamu düzeninin bozulmasını önlemek ve bozulan kamu düzenini yeniden kurmak olan ceza muhakemesinin en önemli ve evrensel ilkelerinden birisi de, öğreti ve uygulamada "suçsuzluk" ya da "masumiyet karinesi" olarak adlandırılan kuralın uzantısı olan ve "in dubio pro reo" olarak da ifade edilen "şüpheden sanık yararlanır" ilkesidir. Bu ilkenin özü, ceza davasında sanığın mâhkumiyetine karar verilmesi bakımından göz önünde bulundurulması gereken herhangi bir soruna ilişkin şüphenin mutlaka sanık lehine değerlendirilmesidir.
İlköğretim okulu mezunu olup inşaatlarda işçilik yapan sanığın, okul kantininin işletmesinin özel bir şahıs tarafından yapıldığını ve dolayısıyla patlattığı topların özel bir şahsa ait olduğunu bildiği konusunda kuşku bulunduğundan, sanığın müşteki ..."e yönelik mala zarar verme eyleminin kamu malına zarar verme suçunun içerisinde kabul edilerek, mahkemece kamu malına zarar verme suçundan kurulacak hükümde ceza tayininde nazara alınması gerekmektedir.
Bu itibarla, sanığın eyleminin kamu malına zarar verme suçunun yanında ayrıca müşteki ..."e yönelik mala zarar verme suçunu oluşturduğu gerekçesiyle yerel mahkeme hükmünün onanmasına karar veren Özel Daire kararında isabet bulunmadığından Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının kabulüne karar verilmelidir.
Çoğunluk Görüşüne Katılmayan Dokuz Genel Kurul Üyesi; "Kamu malına zarar verme suçunun yanında ayrıca müşteki ..."e yönelik mala zarar verme suçu da oluştuğundan itirazın reddine karar verilmesi gerektiği" görüşüyle karşıoy kullanmışlardır.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,
2- Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 11.12.2013 gün ve 13709-15610 sayılı mala zarar verme suçundan kurulan mahkûmiyet hükümlerinin onanmasına ilişkin kararının KALDIRILMASINA,
3- Görele Asliye Ceza Mahkemesinin 08.05.2007 gün ve 81-82 sayılı kamu malına zarar verme ve müşteki ..."e yönelik mala zarar verme eylemine ilişkin hükümlerinin, sanığın üzerine atılı müşteki ..."e yönelik mala zarar verme eyleminin kamu malına zarar verme suçu içinde kabul edilmesi gerektiği gözetilmeden, her iki suçtan ayrı ayrı mahkûmiyet hükmü kurulması isabetsizliğinden BOZULMASINA,
4- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına TEVDİİNE, 26.04.2016 tarihinde yapılan müzakerede oyçokluğuyla karar verildi.