17. Hukuk Dairesi 2015/13739 E. , 2018/7041 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacılar vekili; 26/04/2013 tarihinde sürücü ..."ın sevk ve idaresindeki araç ile ..."nın sevk ve idaresindeki motosikletin çarpışarak kaza yapması sonucu müvekkillerinin yaralandığını, ... 1.Asliye Ceza Mahkemesi"nin 2013/492 esas sayılı dosyası ile dava devam ettiğini, davalı ... şirketinin hasar dosyasında yapılan müracaat üzerine aktüerya hesabı yapıldığını ve davacıların ibraname imzalaması halinde maluliyet tazminatı olarak ..."ya 9.445,00 TL ve ..."ya 6.796,00 TL ödeme yapacaklarını bildirdiklerini, davalı ... şirketinin ödeme yaptığı miktar düşüldükten sonra davacı ... için 4.000,00 TL maluliyet tazminatı ve davacı ... için 8.000,00 TL maluliyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili;dava dilekçesinde bahsi geçen ... plakalı aracın müvekkili sigorta şirketine sigortalı bulunduğunu, sorumluluklarının sigortalılarının kusuru oranında olmak üzere maddi zararlarda araç başına azami 250.000,00 TL ile sınırlı olduğunu, teminat limitini bildirmelerinin davayı kabul anlamına gelmediğini, poliçeden dolayı davacılar ... ve ... için hasar dosyalarının açıldığını ve aktüer hesaplamaları esas alınarak ... için 9.445,23 TL"nin 21/04/2014 tarihinde ve ... için 6.896,26 TL"nin 18/04/2014 tarihinde davacılara ödendiğini beyanla davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davanın kısmen kabulüne, 2.158,12 TL maddi tazminatın 18/04/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı ... şirketinden alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava Borçlar Kanunu"nun 46. maddesi (6098 sayılı TBK m. 54) gereğince bedensel zarara uğranılması nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir.
1086 sayılı HUMK"nın 388. maddesi (6100 sayılı HMK m. 297) uyarınca mahkeme kararında, iki tarafın iddia ve savunmalarının özeti, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlar, ihtilaflı konular hakkında toplanan deliller, delillerin tartışılması, ret ve üstün tutma sebepleri, sabit görülen vakıalarda bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde, hüküm sonucu kısmında da, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, istek sonuçlarından her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, mümkünse sıra numarası altında birer birer, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir. Aynı Kanunun 389. maddesinde de “Verilen karar ile iki tarafa tahmil ve bahşedilen vazife ve haklar şüphe ve tereddüdü mucip olmıyacak surette gayet sarih ve açık yazılmalıdır” hükmüne yer verilmiştir (6100 sayılı HMK m. 297 ve 298). Belirtilen madde hükümlerine göre hakim gerekçeye uygun karar vermek zorunda olup gerekçe ile hüküm birbirine uygun olmalıdır. Başka bir anlatımla, tesis edilen hüküm, infazı kabil ve uygulanabilir olmalıdır.
Somut uyuşmazlıkta, 20.02.2015 tarihli bilirkişi raporunda davacı ... için iş gücü kaybı 386,50 TL olup davalı ... tarafından 21.04.2014 tarihinde yapılan ödeme ile zararın tamamaen karşılandığı, davacı ... için de iş gücü kaybı 2.158,12 TL olup davalı ... tarafından 18.04.2014 tarihinde yapılan ödeme ile zararın tamamaen karşılandığı belirtilmiş, mahkemece gerekçeli kararda bilirkişi raporunun hükme esas alındığı belirtilmesine rağmen, hüküm kısmında davacı ... yönü ile maddi tazminata hükmedilmesi, kararın gerekçesi ile hükmü arasında çelişki ortaya çıkmasına neden olduğundan HUMK’nun 388 ve 389. (6100 sayılı HMK m. 297 ve 298) maddelerine aykırı biçimde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.Ayrıca her davacı yönü ile ayrı hüküm kurulması, hükmün taraflara yükletilen ödevlerin ve bahsedilen hakların hiçbir kuşku ve tereddütü gerektirmeyecek şekilde çok açık ve ... (infaz) edilebilir nitelikte olması
gerekirken, infazda tereddüt yaratacak şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya uygun değildir.
2-Bozma gerekçesine göre davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesi şimdilik gerek duyulmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenle sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 11/07/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.