1. Hukuk Dairesi 2020/2698 E. , 2021/1728 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen davada;
Asıl ve birleştirilen davada davacılar, mirasbırakan babaları ..."ün 99, 100, 101, 102, 103, 287 ve 442 parsel sayılı taşınmazlarını satış suretiyle davalı oğlu ..."e temlik ettiğini, mirasbırakanın kızlarından mal kaçırma amacıyla gerçekte taşınmazları davalıya bağışladığını, mirasbırakanın taşınmaz satılmasına ihtiyacı olmadığını ileri sürerek tapu kayıtlarının iptali ile miras payları oranında adlarına tesciline karar verilmesini istemişlerdir.
Asıl ve birleştirilen davada davalı, mirasbırakan babasının ekonomik olarak kötü durumda olduğunu, taşınmazlarını satışa çıkardığını, taşınmazları başkası almaması için aldığını, hepsini almaya gücü yetmediği için bir kısım taşınmazları başkalarının satın aldığını, ailenin tüm işleri ile tek başına ilgilendiğini, taşınmazların değerlenmesi üzerine aradan çok uzun zaman geçtikten sonra dava açan davacının iyi niyetli olmadığını belirterek belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, feragat eden davacılar yönünden davanın reddine, davacı ... yönünden muvazaa iddiasının kanıtlandığı gerekçesiyle davanın kabulüne ilişkin karar Dairece; "...muvazaa iddiasına dayalı davalarda mirasbırakanın kastının açık bir şekilde saptanması gerekmektedir. Bu kapsamda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 190. maddesi ile TMK"nin 6. maddesi uyarınca herkes iddiasını ispatla mükelleftir. Bir başka ifade ile temlikin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı olduğunu ispat külfeti davacı tarafa aittir.Somut olayda, dinlenen davacı tanıkları temlikin muvazaalı olduğu yönünde beyanda bulunmadıkları gibi temlikin muvazaalı olduğu yönünde başka delil de elde edilememiştir. Bu durumda muvazaa iddiasının kanıtlandığından söz etme olanağı yoktur. Hal böyle olunca, ...’in davasının da reddi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir.
Kabulü göre de, 442 parsel sayılı taşınmaz yönünden feragat nedeniyle davanın reddine karar verilmesi ve davalar birleştirilse bile ayrı dava olma özelliklerini sürdürdüklerinden her bir dava için ayrı ayrı hüküm kurulması gerekirken bu hususların gözardı edilmesi de doğru değildir.’’ gerekçesi ile bozulmuş,bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın ayrı ayrı reddine karar verilmiştir.
Karar, birleştirilen dava davacılardan ... vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi ..."in raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.
-KARAR-
Asıl ve birleştirilen dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Hükmüne uyulan bozma kararında gösterildiği şekilde işlem yapılarak birleştirilen davanın reddine karar verilmiş olmasında kural olarak bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Birleştirilen davada davacı ... vekilinin bu yöne değinen temyiz itirazlarının reddine.
Ancak, davacı 8.000,00 TL üzerinden 136,65 TL nispi peşin harç, yargılama sırasında ise taşınmazın keşfen saptanan değeri olan 210.660,87 TL üzerinden 3.576,56 TL tamamlama harcı yatırmış olmasına rağmen hükümde, tamamlama harcı dikkate alınmaksızın harcın eksik iadesine karar verilmesi hatalıdır.
Ne var ki, bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden; hükmün 5. bendinin hükümden çıkarılarak yerine 5. bent olarak “Harçlar Kanunu gereğince yatırılan 136,65 TL peşin ve tamamlama suretiyle yatırılan 3.576,56 TL olmak üzere toplam 3.713,21 TL harçtan alınması gerekli 54,40 TL red harcının mahsubu ile artan 3.658,81 TL harcın birleştirilen davada davacı ...’e iadesine,” cümlesinin yazılmasına, hükmün bu şekli ile 6100 sayılı HMK"nun geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"nun 438/7. maddesi uyarınca DÜZELTİLEREK ONANMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 24.03.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.