9. Hukuk Dairesi 2021/3546 E. , 2021/7595 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davacı vekili ile davalılardan ... Beton ve İnşaat Madencilik Sanayi ve Ticaret A.Ş. vekili tarafından istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili dilekçesinde özetle; davacının 01/03/1999-31/08/2010 tarihleri arasında davalı şirketler bünyesinde beton santrallerinde mikser operatörü olarak çalıştığını, iş sözleşmesinin davalı tarafından haksız olarak sona erdirildiğini belirterek kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ve bir kısım işçilik alacaklarının davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece yapılan ilk yargılamada davanın reddine karar verilmiş, verilen karar Yargıtay 9.Hukuk Dairesi"nin 2015/24633 esas, 2018/10456 karar sayılı kararı ile davacının ilk çalışmasının sona erdiği 31/05/2002 tarih ile tekrar işe girdiği 15/05/2007 tarihleri arasında yıllık ücretli izin yönünden 5 yıllık ve kıdem ve ihbar tazminatı yönünden ise 10 yıllık süreler dolmadığı, dolayısı ile 2002 yılı öncesi çalışma dönemi bakımından, fazla mesai ücreti, hafta tatlil ücreti ve ulusal bayram genel tatil ücreti dava zamanaşımına uğramış ise de yıllık izin ücreti, kıdem tazminatı ve ihbar tazminatı hesabında 2002 yılı öncesi çalışma dava zamanşımına uğramadığı, dava belirsiz alacak davası olduğundan ıslaha karşı zamanaşımının da gerçekleşmediği, davalıların 2002 yılında ki feshin haklı nedene dayandığını ispatlayamadığından kıdem-ihbar tazminatları bakımından 2002 yılı öncesi çalışmanın hizmet süresine eklenmesine engel bulunmadığı, Mahkemece anılan ilk eve kurallar uyarınca hesap yapılması gerekirken, kıdem ve ihbar tazminatı ile yılık ücretli izin yönünden önceki dönemin zamanaşımı neden ile dikkate alınmamasının hatalı olduğu, 31/07/2008 tarihli ibraname bakımından ibranamenin üzerinde yazılı alacak miktarları kadar makbuz sayılması gerektiği ve bu ibranamede hangi alacak kalemi için ne kadar ödeme belirtilmiş ise o alacak kalemlerinden bu ibranamede belirtilen parasal miktar mahsup edilmesi gerektiği, bu ibranamenin geçersiz olduğu, hizmet süresi bakımından ise, ibraname ile 31/07/2008 öncesi dönem tasfiye edilmiş sayılamayacağı için 31/07/2008 öncesi çalışma süresi hesaba esas hizmet süresine dahil edilmesi gerektiği, 31/8/2010 tarihli istifa dilekçesinin içeriğinin iş sözleşmesini sona erdirme iradesi olarak nitelendirilemeyeceği gibi 31/8/2010 yani aynı tarihli ibranamede kıdem tazminatı tahakkuku yapılmakla geçersiz olduğu işverenin de kabulünde olduğu, bu ibranamenin kıdem tazminatı ve ihbar tazminatı bakımından geçersiz olduğunun gözetilmemesinin hatalı olduğu, bu ibranamenin yıllık izin ücreti, hafta tatili ücreti, ulusal bayram genel tatil ücreti bakımından da geçersiz olduğu, diğer taraftan, davacının çalıştığı işyerlerinin hangi şirket /kim olduğuna dair Sosyal Güvenlik Kurumu belgelerinin dosyada eksik olduğu gözetilerek, bu belgelerin getirtilmesi gerektiği gerekçesi ile hüküm bozulmuştur.
Bozma ilamına uyan Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Karar davacı vekili ile davalı ... Beton ve İnşaat Madencilik San. ve Tic .A.Ş. vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davacı ile davalı ... Beton ve İnşaat Madencilik San. ve Tic .A.Ş.’nin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Taraflar arasında davacının kıdem tazminatı alacağından dosyada mevcut ibranamelerde yazılı miktarların mahsubunun gerekip gerekmediği noktasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
Somut olayda hükme esas alınan bilirkişi raporunda, hesaplanan kıdem tazminatından bozma ilamı doğrultusunda 31.07.2008 tarihli ibranamede yazılı olan 768,51 TL’lik kıdem tazminatı miktarının mahsubunun yapılması isabetli ise de 31.08.2010 tarihli ibranamedeki 1.966,21 TL kıdem tazminatı tahakkukunun geçersiz olduğu iş verenin de kabulünde olduğundan bu miktarın yapılan hesaplamadan mahsubu hatalı olmuştur.
2-Taraflar arasındaki bir diğer uyuşmazlık davacının fazla çalışma alacağına hak kazanıp kazanmadığı noktasındadır.
Somut uyuşmazlıkta, dava dilekçesinde davacının haftada 7 gün sabah 08:00"dan itibaren hemen her gün 23:00/24:00 saatlerine kadar çalıştığı, serbest zaman şeklinde ara dinlenmesi kullandırılmadığı, davalının 08:00-18:00 saatleri arasındaki çalışmayı normal çalışma kabul ettiği, bu çalışmadan doğan fazla mesaileri ödemediği belirtilmiştir. Bu nedenle dava dilekçesindeki talebin 08:00-18:00 saatleri arasında ve haftanın 7 günü yapılan çalışmalara ilişkin fazla mesai ücretine yönelik olduğu anlaşılmaktadır.
Dairemiz tarafından daha önce incelenen dosyalar birlikte değerlendirildiğinde, davacının haftada 7 gün çalıştığı anlaşılmaktadır. Bordrolardaki tahakkukların ise saat 18:00"dan sonra yapılan mesailere ilişkin olduğu, 18:00 saatine kadar yapılan çalışmanın içerdiği fazla mesaiyi bordroların kapsamadığı anlaşılmaktadır.
Bu itibarla, davacının haftada 7 gün 08:00-18:00 saatleri arasında günlük 1 saat ara dinlenmesi ile çalıştığı, buna göre günlük 9 saat, 6 günde ise 54 saat fiili çalışma yaptığı, haftanın 7 günü yapılan çalışma bakımından hafta tatili alacağına ayrıca hükmedildiği için 7. gün çalışmasının 7,5 saate kadar olan kısmının hafta tatili ücreti içinde hesaplanması nedeni ile 7. günde 7,5 saate kadar yapılan çalışmanın fazla mesai içinde hesaplanamayacağı, ancak 7. günde yapılan 7,5 saati aşan fiili çalışma olan 9 saat-7,5 saat = 1,5 saatin fazla mesai hesabına eklenmesi gerektiği, buna göre 54+1,5 =55,5 saat fiili çalışma ve haftalık 10,5 saat fazla çalışma hesaplanarak hüküm altına alınması gerektiği anlaşılmaktadır.
Dosya kapsamındaki bordrolara gelince;dava dilekçesi içeriği,dosya kapsamı ve emsal dosyalar dikkate alındığında bu bordroların 18:00"den sonra yapılan fazla mesailere yönelik tahakkukları içerdiği, 18:00 saatinden önce yapılan çalışmalardaki fazla mesailere yönelik bordro tahakkuku bulunmadığı anlaşılmaktadır. Davacının talebi ise 18:00 saatinden önce yapılan fazla mesailere yönelik olduğundan bordrolarda hiç tahakkuk yokmuşçasına hesaplama yapılmalı, fazla mesai tahakkuku olan bordrolar dışlanmamalıdır ya da bu bordrolardaki fazla mesai tahakkukları mahsup da edilmemelidir. İspat belgeye dayalı olmadığından taktiri indirimde gözden kaçırılmamalıdır.
3- Taraflar arasındaki bir diğer uyuşmazlık, işçinin kullandırılmayan izin sürelerine ait alacağı bulunup bulunmadığına ilişkindir.
4857 sayılı Kanun"un 59. maddesinde, iş sözleşmesinin herhangi bir nedenle sona ermesi halinde, işçiye kullandırılmayan yıllık izin sürelerine ait ücretlerin son ücret üzerinden ödeneceği hükme bağlanmıştır. Yıllık izin hakkının ücrete dönüşmesi için iş sözleşmesinin feshi şarttır. Bu noktada, sözleşmenin sona erme şeklinin ve haklı nedene dayanıp dayanmadığının önemi bulunmamaktadır.
Yıllık izinlerin kullandırıldığı noktasında ispat yükü işverene aittir. İşveren yıllık izinlerin kullandırıldığını imzalı izin defteri veya eşdeğer bir belge ile kanıtlamalıdır.
Somut olayda,hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacının yıllık izin ücreti alacağı, dosyada bulunan yıllık izin belgelerine göre 27 gün izin kullandığı kabul edilerek hesaplanmıştır. Ancak Mahkemece bu belgeler davacıya gösterilmeli, belgeye karşı beyanının alınması sonucunda değerlendirme yapılarak hüküm kurulmalıdır. Eksik inceleme ve araştırmayla hüküm kurulması hatalı olmuştur.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı nedenle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine 05.04.2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.