23. Hukuk Dairesi 2013/8839 E. , 2014/1525 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Sivas 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 17/07/2012
NUMARASI : 2009/4-2012/302
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-K A R A R-
Davacı vekili, müvekkilinin, hizmet alımları tip sözleşmesi ve özel teknik şartname kapsamında Divriği – Kemah istasyonları arası "yarma ve hendek temizliği işi" için davalı ile anlaştığını, şartnamenin 8. maddesinin karayolu ulaşımı olmadığı yerlerde nakliyenin demiryolu vasıtalarıyla temin edileceği hükmünü içerdiğini, 10.01.2008 tarihinde müvekkilinin, sözleşme ile yükümlendiği edimi yerine getirebilmek için kullanacak olduğu "ekskavatör" tabir edilen aracın, Güllübağ – Eriç arası nakliyesinin sağlanması amacıyla şartnamenin anılan hükmü uyarınca ve şube şefinin talimatı ile aracın davalıya ait taşıyıcı vagona yüklendiğini, nakliye esnasında aracın kumanda kabinine ait olan parça ve aksesuarların hasar gördüğünü ve kullanılamaz hale geldiğini ileri sürerek, 39.000,00 Avro"nun davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre; şartnamenin 4. maddesinde iş makinesinin emniyet tedbirlerinin yüklenici tarafından yerine getirileceğinin belirtildiği, dava konusu olayda davacının talebi üzerine iş makinesinin demiryolu ile nakliyesinin yapıldığı, sözleşme gereğince iş makinesinin demiryolu ile nakliyesinin yapılması halinde iş makinesinin vagona yüklenmesi ve vagondan indirilmesinin davacı tarafından yerine getirileceği, iş makinesinin davacı tarafından vagona yüklendiği, ancak bu yüklemede sözleşme gereğince davacı tarafından alınması gereken emniyet tedbirlerinin alınmadığı, yükleme güzel yapılmadığı için nakliye sırasında sabit durmayıp kaymasından hasarlı kazanın meydana geldiği, sözleşme ve şartname maddeleri uyarınca ekskavatörün nakli sırasında meydana gelen kazada davalının kusurunun bulunmadığı, davacının tam kusurlu olduğu gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, taraflar arasındaki hizmet alım sözleşmesi ifa edilirken, davacıya ait iş makinasının taşınması sırasında oluşan zararın tazmini istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki sözleşmenin eki ve ayrılmaz parçası olduğu kabul edilen Özel Teknik Şartname"nin 4. maddesi, "Yarma hendek temizliği işinde çalıştırılan makinelerin ve işçilerin emniyeti yükleniciye ait olacaktır." hükmünü içermektedir. Sözleşmede ve teknik şartnamede, hizmetin ifası sırasında kullanılacak makinelerin taşınması sırasında meydana gelecek zarar riskine kimin katlanacağı ve taşıma sırasındaki tedbirlerin kimin tarafından alınacağı düzenlenmemiş olup, sözleşmenin kurulmasına sebep olan yarma ve hendek temizliği işinin ifası sırasında kullanılan makinelerin emniyetinin yükleniciye ait olduğu kararlaştırılmıştır.
Somut olayda, davacıya ait iş makinesi, taraflar arasındaki sözleşmenin 8. maddesindeki karayolu ulaşımı olmayan yerlerde nakliyenin demiryolu vasıtalarıyla temin edileceği hükmü uyarınca davalı tarafından taşınması sırasında hasar görmüş olup, uyuşmazlığın çözümünde davalının taşıyıcı sıfatıyla yaptığı bu taşımadaki sorumluluğunun belirlenmesi gerekmektedir. Dosya içerisinde, davalının farklı görevlilerince farklı tarihlerde düzenlemiş iki ayrı tutanakta, hasarın nedeni ve meydana geliş şekli ile ilgili farklı anlatımlara yer verilmiş, alınan bir kısım tedbirlerden söz edilmiştir.
Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6762 sayılı TTK"nın 781. maddesinde taşıyıcının, eşyanın kendisine teslim edildiği tarihten gönderilene teslim olunduğu tarihe kadar geçen süre içinde uğradığı ziya ve hasardan sorumlu olduğu, ziya ve hasarın kendi kusurundan doğmayan bir sebepten ileri geldiğini kanıtlayarak sorumluluktan kurtulacağı hüküm altına alınmıştır.
TTK"nın 20. maddesi uyarınca basiretli bir tacirin göstermesi gereken dikkat ve özeni yerine getirmediği takdirde taşıyıcı, kusurlu sayılacaktır. Taşıyıcının, genel olarak, gerekli dikkat ve özeni gösterdiğini kanıtlaması yeterli değildir. Ziya ve hasarın doğumuna neden olan olayın doğumunda kusurlu olmadığını da kanıtlaması gerekecektir. Bu itibarla, dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 818 sayılı BK"nın 96. maddesine göre borçlu, gerekli tüm önlemleri aldığını kanıtladığı takdirde sorumluluktan kurtulduğu halde, taşıyıcının sorumluluğu bundan daha ağırdır ve mücbir sebebin varlığını kanıtladığı takdirde ancak sorumluluktan kurtulması mümkündür.
Öte yandan, yükleme ve istifleme gönderene ait olsa dahi, yükün sağlıklı taşıyabilmesi için taşıyıcının yükleme ve istiflemeyi basiretli bir tacir gibi gözetmesi, hatalı bir yükleme varsa buna karşı çıkması ve yükün güvenli taşınabilmesi için gereken her türlü tedbiri alması gerekir. Buna uymayan ve sonuçta taşımayı üstlenen taşıyıcı, en azından müterafık kusurlu kabul edilmelidir.
Bu açıklamalar ve esaslar çerçevesinde uyuşmazlık ele alınıp, hasara ilişkin tutanaklar arasında hasarın nedeni ve meydana geliş şekline ilişkin farklılığın üzerinde de durularak, gerektiğinde görevlilerin tamamının dinlenilmesi, iş makinesinin vagona kimin tarafından yüklenmesi gerektiği ve yüklendiği konusundaki uyuşmazlığın tarafların delilleri çerçevesinde tespiti ile demiryolu taşımacılığı konusunda uzman bir bilirkişi veya bilirkişi kurulundan hasarın sebebi ve hasarın oluşmasında varsa tarafların kusurlarının nev"i ve kusur oranları, taşıyıcı ve göndericinin taşıma sözleşmesi görüşmeleri sırasında kusurlu davranıştan doğan sorumluluğu (Culpa in Contrahendo Sorumluluğu) kapsamında taşınacak aracın ebatları ve geçilecek tünellerin boyutlarına ilişkin tarafların bilgilendirme yükümlülüğü ve alınması gereken tedbirlerin neler olduğu hususlarını ve davacı vekilinin rapora itirazlarını tartışan açıklamalı, gerekçeli ve denetime elverişli bir rapor alınıp oluşacak uygun sonuca göre hüküm kurulması gerekirken, eksik incelemeye dayalı, yetersiz bilirkişi raporuna itibarla, taşıma hukukuna ilişkin anılan ilkelere uymayan yanılgılı gerekçeyle hüküm tesisi doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 03.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.