3. Ceza Dairesi Esas No: 2013/27572 Karar No: 2014/15178 Karar Tarihi: 14.04.2014
Yargıtay 3. Ceza Dairesi 2013/27572 Esas 2014/15178 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Mahkeme, sanığın katılana yönelik yaralama eylemi sebebiyle mahkum olduğunu ancak hak yoksunluğunun yanlış yazıldığını ve bu sebeple hükmün bozulması gerektiğini belirtmiştir. Sanığın hükmünün düzeltilerek onanması kararlaştırılmıştır. Kararda 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 53/1-a, b, c, d, e bentlerinde yazılı hakları kullanmaktan mahkum olduğu hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar, TCK'nin 53/1-c maddesi uyarınca velayet, vesayet ve kayyımlığa ait yetkileri kendi alt soyu üzerinde kullanmaktan TCK'nin 53/3. maddesi hükmü gereğince şartla tahliye tarihine kadar yoksun bırakılmasına hükmedilmiştir. Kanun maddeleri: 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 53/1-c ve 53/3. maddeleri, 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi, 1412 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 321. ve 322. maddeleri.
3. Ceza Dairesi 2013/27572 E. , 2014/15178 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi HÜKÜM : Mahkumiyet
Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunarak; Gereği görüşülüp düşünüldü: Sanık müdafinin ve sanığın diğer temyiz itirazlarının reddine , ancak; 5237 sayılı TCK"nin 53/1-c maddesindeki hak yoksunluğunun TCK"nin 53/3.maddesi uyarınca sanığın kendi alt soyu dışındaki kişiler bakımından infaz tarihine kadar geçerli olacağı gözetilmeden yazılı şekilde hüküm tesisi, Bozmayı gerektirmiş, sanığın ve sanık müdafinn temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi ile yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK"un 321. maddesi uyarınca isteme aykırı BOZULMASINA, ancak bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden CMUK"un 322. maddesi gereğince, katılana yönelik yaralama eylemi bakımından sanık hakkındaki hükmün TCK"nin 53. maddesinin uygulanmasına ilişkin 6. paragrafının hükümden çıkarılarak yerine gelmek üzere “5237 sayılı TCK"nin 53/1-a, b, c, d, e bentlerinde yazılı hakları kullanmaktan mahkum olduğu hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar, TCK"nin 53/1-c maddesinde yazılı velayet, vesayet ve kayyımlığa ait yetkileri kendi alt soyu üzerinde kullanmaktan TCK"nin 53/3. maddesi hükmü gereğince şartla tahliye tarihine kadar yoksun bırakılmasına” ibaresinin eklenmesine diğer kısımların aynen bırakılması suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 14.04.2014 gününde oy çokluğuyla karar verildi.
MUHALEFET ŞERHİ
Sanık ... olay tarihinde askerliğini yaptığını ve izne geldiğini beyan etmiştir. Katılan ..., sanık ile aynı mahalleden arkadaş olduğunu ve sanığın küçük kız kardeşi ile duygusal ilişki yaşadığını ve bu ilişkiyi ise katılan vekilinin beyanına göre herkesin bildiğini belirtmişler. Ayrıca mahkemeye katılan ile sanığın küçük kız kardeşinin samimi fotoğraflarını delil olarak koymuşlardır. Sanık küçük kız kardeşi Rukiye"nin katılan tarafından rahatsız edildiğini haricen öğreniyor. Katılan ile önce telefonla konuşuyor. Telefonla konuşurken olayın tek görgü tanığı olan ... tarafların telefonla önce birbirlerine hakaret ettiklerini duymuş. Daha sonra sanıkla beraber katılanı konuşmak için arabaya aldıklarını ve Antalya çıkışında arabayı tenha bir yerde durdurduktan sonra sanıkla katılan küçük kardeşi Rukiye ile ilgili konuşurlarken yanlarından tanık ayrılmış. Sanık katılanın kendisini tahrik ederek diklendiğini katılanın ise küçük Rukiye"nin ailesinin rızasının bulunmadığını bildiğini ve aralarında birşey geçmediğini belirttiğini ve sanığın av tüfeğiyle katılanı yaraladığını kabul etmiştir. Yerel mahkeme sanık hakkında tahrik hükümlerinin uygulanmayacağını sanığın küçük kız kardeşine karşı eylemlerden dolayı adli makamlara gitmesi gerektiğinden tahriki uygulamamıştır. Yüksek 3. Ceza Dairesinin Üyeleri Yerel Mahkemenin kararının isabetli olması nedeniyle kararı onaylamışlardır. Olayın tek tanığı ..."ın dosya içerisindeki gerek hazırlık gerekse mahkeme huzurundaki ifadelerinde telefonla sanıkla katılanın birbirlerine hakarette bulunduklarını beyan etmiş olmasına rağmen yerel mahkeme gerekçeli kararda buna ilişkin değerlendirmede bulunmamıştır. Katılan vekilinin mahkeme huzurunda sanığın küçük kız kardeşi ile katılan arasındaki ilişkiyi herkesin bildiğini beyan etmiştir. Eskilerin tabiri ile ""birşeyin şuyuu vukuundan beterdir"" küçük bir kızın ailenin rızası dışında duygusal bir ilişki yaşamasının sanık üzerinde olumsuz etki nedeniyle öfke oluşturacağı kaçınılmazdır. Sanık ile katılan arasında daha önceye dayalı bir düşmanlık ve husumet bulunmaması sadece küçük kız kardeşi ile katılan arasında ceryan eden ilişkiden dolayı yaralamanın vuku bulması karşısında sanığın küçük kız kardeşi ile ilgisini ve ilişkisini bitirmek için konuşurken katılanın verdiği cevaplardan etkilenerek öfkeye ve şiddetli bir eylemin etkisi altında kalarak eylemi gerçekleştirmiştir. Sanığa tahrik hükümlerinin uygulanması gerektiği halde uygulanmaması yasaya aykırılık teşkil edecektir. Bu sebeplerden dolayı kararın bozulması gerektiği düşüncesi ile çoğunluk görüşüne katılmıyorum.