17. Hukuk Dairesi 2015/13682 E. , 2018/7031 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, davacıların çocuğu, murisi ve desteği olan ...ın 04.08.2011 tarihinde, davalı ... şirketi tarafından zorunlu mali mesuliyet sigortası ile sigortalanmış olan otomobil ile ... karayolu üzerinde seyir halindeyken... Köyü yakınlarında direksiyon hakimiyetini kaybederek, yoldan çıkıp takla attığını, olayda sürcü ..."ın öldüğünü, davacıların bu şekilde destekten yoksun kalma şeklinde maddi zararlarının oluştuğunu belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, şimdilik, davacı baba için 1.000,00 TL, davacı Anne için 1.000,00 TL olmak üzere toplam 2.000,00 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalı şirketten tahsilini, yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin davalı şirket üzerinde bırakılmasını istemiş, 07.05.2015 tarihli ıslah dilekçesi ile; davacı anne ... için dava değerini 48.392,13 TL"ye, davacı baba ... için de dava değerini 44.790,30 TL"ye yükseltmiştir.
Davalı vekili, 04.08.2011 tarihinde trafik kazasına karıştığı belirtilen traktörün 04.05.2011 ila 04.05.2012 tarihleri arasında zorunlu mali mesuliyet sigortası ile sigortalı olduğunu, ölüm halinde sigorta limitinin kişi başı 200.000,00 TL olduğunu, bu limitin, sigortalanın kusurlu olması halinde ve kusur oranı ile sınırlı olduğunu, davacıların murisinin kusurlu olması nedeniyle poliçe kapsamında olmadığını, davalı ... şirketinin sorumlu olmadığını, desteğe karşı ileri sürülebilecek itirazların ve defilerin desteğin mirasçılarına karşı da ileri sürülebileceğini, bu konudaki Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Kararının, daha önce verilmiş 11. Hukuk Dairesi kararları ile çeliştiğini, eleştiriye açık olduğunu, davacıların kendi murislerinlerinin kusuruna dayalı olarak tazminat talep edemeyeceklerini, yansıma zararın şartlarının oluşmadığını, her açıdan davacıların taleplerinin kabul edilebilir nitelikte olmadığını, hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, ayrıca davacılar murisinin emniyet kemeri takmadığını, müterafik kusuru bulunduğundan tazminattan indirim yapılası gerektiğini, bu yönlerin araştırılması gerektiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece toplanan delillere ve benimsenen bilirkişi raporuna göre,davanın kabülüne, destekten yoksun kalma şeklindeki, 44.790,30 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı şirketten tahsili ile ...; 48.392,13 TL maddi tazminatın da dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı şirketten tahsili ile davacı ..."a verilmesine, avans faizi isteminin reddine, karar verilmiş, hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı talebine ilişkindir.
Bir insanın ölümü hukuki anlamda bir zarar olmamakla beraber, bu yüzden yine de bazı zararlar meydana gelmiş olabilir. İşte BK"nın 45/II. maddesinin (6098 sayılı TBK m. 53) öngörmüş olduğu hal, ölüm sonucu vukua gelen bir kısım zararların tazminini hükme bağlamaktadır. Bu hükme göre, ölenin yardımından faydalananlar, bu yüzden yoksun kaldıkları faydayı, tazminat olarak, sorumludan isteyebilirler. Buna “destekten yoksun (muinden mahrum) kalma tazminatı” denir. Yasa metninden de anlaşılacağı gibi destekten yoksun kalma tazminatının konusu, desteğin yitirilmesi nedeniyle yoksun kalınan zarardır. Buradaki amaç, destekten yoksun kalanların desteğin ölümünden önceki yaşamlarındaki sosyal ve ekonomik durumlarının korunmasıdır. Olaydan sonraki dönemde de, destek
olmasa bile, onun zamanındaki gibi aynı şekilde yaşayabilmesi için muhtaç olduğu paranın ödettirilmesidir. Yani haksız bir eylem sonucu desteğini yitiren kimse BK"nın 45/II. maddesine dayanarak uğradığı zararın ödetilmesini isteyebilir.
Destekten yoksunluk zararının hesabında müteveffanın gelirinin belirlenmesi tazminatın doğru tespitinde önemli bir yer tutmaktadır.
Dava dilekçesinde desteğin sıhhi tesisat, kat kaloriferi ve doğalgaz dönüşümü montaj işlerinde usta olarak çalıştığı iddia edilmiş, hükme esas alınan hesap bilirkişi raporunda da Ankara kalorifer sıhhi tesisat doğalgaz izolasyon montajcılar sanatkarları odasından gelen emsal ücrete ilişkin yazı cevabı dikkate alınarak desteğin geliri asgari ücretin 2,327 katı kabul edilerek hesaplama yapılmıştır. Dosya içerisinde yer alan desteğe ait SGK kayıtlarında ve mahkemece yaptırılan sosyal ekonomik durum araştırmasında desteğin asgari ücret aldığı belirtilmiştir. Yine davacı vekili tarafından desteğe ait 17.10.2002 tarihli kalorifer yakıcılığı kurs bitirme belgesi sunulmuştur.
Dosyadaki bilgi ve belgelere göre desteğin asgari ücretin üzerinde geliri olduğunun kabulü mümkün ise de, hesap bilirkişi raporunda desteğin gelirinin asgari ücret ortalamasının 2,327 katı olarak fazla hesaplanması doğru görülmemiştir. Mahkemece, asgari ücretin makul düzeyde üzerinde gelir kabul edilerek aynı bilirkişiden ek rapor aldırılarak sonucuna göre hüküm kurulması için kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ:Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 10/07/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.