14. Hukuk Dairesi 2017/2819 E. , 2021/570 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 31.08.2015 gününde verilen dilekçe ile mirasın hükmen reddi talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 23.05.2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün evrak incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı, mirasbırakan ..."in babası olduğunu, babasının birden fazla evlilik yaptığını, kendisinin ikinci eşinden dünyaya geldiğini, her ne kadar nüfus kayıtlarında annesi ... olarak görünse de ..."nin gerçek annesi olmadığını, ancak o zamanlar babasının resmi nikahlı eşi ... olduğu için onun üzerine kaydının yapıldığını, kendisi dünyaya geldiğinden bu yana ne babasını ne de nüfusta annesi olarak görünen ... ve çocuklarını tanımadığını, davalı ...A.Ş. tarafından babası ..."in mirasçıları aleyhine ... 26. İcra Müdürlüğünden başlatılan ilamsız takipte ödeme emrinin tarafına 25/08/2015 tarihinde tebliğ edilmesi üzerine nüfus kayıtlarında babası olarak görünen ancak bugüne kadar hiç görmediği ve tanımadığı babası ..."in öldüğünü öğrendiğini belirterek muris babası ..."den intikal eden mirası reddettiğine dair isteminin kabulü ile mirasın reddi kararının ilgili sicile tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
... 4. Sulh Hukuk Mahkemesinin 09.09.2015 tarih ve 2015/977 Esas, 2015/1062 Karar sayılı görevsizlik kararı ile dosya ... 5. Asliye Hukuk Mahkemesine tevzii edilmiştir.
Davalı vekili, davanın mirasın gerçek reddinin tespitine ilişkin olduğunu yetkili mahkemenin mirasbırakanın son ikametgahı olan ... mahkemeleri olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece: Davanın kabulü ile mirasbırakan ... Doğuş"un mirasının davacı tarafından kayıtsız şartsız reddedildiğinin tespitine karar verilmiştir.
Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir.
Yasal koşulların gerçekleşmesi halinde mirasçılar Türk Medeni Kanununun 605/1 maddesine dayalı dava açabilecekleri gibi, Türk Medeni Kanununun 605/2 maddesine dayalı dava da açabilirler.
Gerçek ret, mirasçıların sulh mahkemesine sözlü veya yazılı beyanı ile yapılır (TMK m. 609). Mirasçıların her birine tanınmış, tek taraflı olarak kullanılabilecek, bozucu yenilik doğuran bir haktır. Bu nedenle, ret beyanı hukuki sonuçlarını sulh hakimine ulaşmakla kendiliğinden meydana getirir ve mirasçı kural olarak bu andan itibaren artık beyanından geri dönemez. Böyle bir davada sulh hukuk mahkemesi hakiminin görevi, reddin süresinde olup olmadığı ve ret edenin mirasçılık sıfatı bulunup bulunmadığını incelemek, süre koşulu ile mirasçılık sıfatının gerçekleşmesi halinde ise, Türk Medeni Kanununun 609. maddesi uyarınca ret beyanını tespit ve tescil etmekten ibarettir. Bu tür davalarda yetki, mirasın açıldığı (murisin son ikametgahı) yer mahkemesidir. Hükmi ret ise tereke alacaklısına karşı açılacak davada, miras bırakanın ölüm tarihindeki terekesinin borca batık olduğunun tespiti niteliğindedir. Bu davada yetkili mahkeme ise alacaklıların davanın açıldığı zamandaki ikametgahı mahkemesidir. En yakın mirasçıların tamamının tarafından mirasın reddedilmesi halinde miras, sulh mahkemesince iflas hükümlerine göre tasfiye edilir.
Dava, TMK"nun 605/2. maddesi gereğince açılan mirasın hükmen reddi istemine ilişkindir. Ölüm tarihinde miras bırakanın ödemeden aczi açıkça belli veya resmen tespit edilmiş ise, miras reddedilmiş sayılır (TMK m. 605/2). Mirasçılar Türk Medeni Kanununun 610. maddesinde yazılı aykırılık da bulunmadıkça yani zımnen mirası kabul etmiş duruma düşmüş olmadıkça her zaman murisin ödemeden aczinin tespitini isteyebilir. Türk Medeni Kanununun 606. maddesinde belirtilen süre bu davada uygulanmaz. Dava alacaklılara husumet yöneltilerek görülür. Bu davada yetkili mahkeme ise alacaklıların davanın açıldığı zamandaki ikametgahı mahkemesidir. Ayrıca Türk Medeni Kanununun Velayet Vesayet ve Miras Hükümlerinin Uygulanmasına İlişkin Tüzüğün 39/2. fıkrası gereğince mirasın reddi yetkisini içeren özel vekaletname sunulması da zorunludur.
Mirasın hükmen reddine ilişkin olarak açılan davalarda, terekenin açıkça borca batık olup olmadığının araştırılması gerekmektedir. İcra takibi sonunda aciz vesikası düzenlenmesi halinde terekenin borca batık olduğu kabul edilir. Aksi halde terekenin borca batık olup olmadığı, murisin malvarlığı bulunup bulunmadığının usulüne uygun olarak, bankalar, trafik tescil müdürlüğü, vergi daireleri, belediyeler, tapu müdürlüğü v.b. kurum ve kuruluşlardan sorulması, murisin alacak ve borçları zabıta marifetiyle de araştırılarak aktif malvarlığı ile takibe konu borç miktarı gözönünde tutularak aktif ve pasifinin tereddüde neden olmayacak şekilde belirlenmesi gerekir. Ayrıca, TMK’nın 610/2. maddesine göre terekeyi sahiplenen mirasçıların mirası reddetme hakkı bulunmadığından davacı mirasçıların mirası kabul anlamına gelen davranışlarda bulunup bulunmadıkları da araştırılmalıdır.
Davanın niteliği gereği davalı-alacaklıların, murisin terekesinin borca batık olduğunu bilmemeleri, bilmelerinin de mümkün olmaması ve terekenin borca batık olup olmadığına yapılan yargılama sonrasında karar verildiği durumlarda yargılama gideri ve harçtan davalıların değil davacıların sorumlu tutulması gerekmektedir.
Somut olayda, dava yukarıda da açıklandığı üzere, TMK 605/1. maddesi gereğince mirasın gerçek reddine ilişkin olmayıp alacaklıya husumet yöneltilerek açılmış bulunduğundan TMK 605/2. maddesi gereğince terekenin borca batık olduğunun tespiti (hükmen ret) isteğine ilişkindir. Ölümü tarihinde murisin ödemeden aczi açıkça belli veya resmen tespit edilmiş ise, miras reddedilmiş sayılır. Mirasçılar, Türk Medeni Kanununun 610. maddesinde yazılı aykırılık da bulunmadıkça yani zımnen mirası kabul etmiş duruma düşmüş olmadıkça, her zaman murisin ödemeden aczinin tespitini isteyebilir.
Mahkemece yapılan araşırma ve inceleme hüküm kurmak için yeterli değildir. Mirasbırakanın malvarlığı araştırması ölüm tarihi itibariyle yapılmamıştır. Mirasbırakanın ölüm tarihi itibari ile tapu müdürlüğünden taşınmaz kaydı, trafik tescil müdürlüğünden araç kaydı araştırılmalı, aktif veya pasifinin bulunması halinde ölüm tarihindeki değerleri tespit edilerek terekenin hesabına katılmalı ve terekenin borca batık olup olmadığı değerlendirilmelidir.
Kabule göre;
6100 sayılı HMK’nin 297/2. maddesi gereğince;
Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.
Mahkemece, hükmün gerekçesinde TMK 605/2. maddesi gereği terekenin borca batık olduğunun anlaşılmasına göre hükmen reddin tesciline karar verildiği belirtilmiş olmasına rağmen, hüküm sonucunda TMK 605/1. maddesi gereği gerçek reddin tesciline karar verilerek hüküm fıkrası ile gerekçe arasında çelişki meydana getirilmiştir.
Eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş hükmün bu nedenlerle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın yatıranlara iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 03.02.2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.