3. Hukuk Dairesi 2016/13811 E. , 2017/2522 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tedbir nafakası davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, davalı ile 4 yıldır evli olduğunu, evliliklerinden ortak bir çocuklarının bulunduğunu, davalının 4 ay önce evi terk ettiğini, davalının kendisine 20.000 TL kredi çektirdiğini, evin ihtiyaçlarını karşılamadığını ileri sürerek, kendisi ve ortak çocuk için aylık 400"er TL tedbir nafakasına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı ,cevap dilekçesi sunmamıştır.
Mahkemece;davanın kabulü ile, davacı kadın ve ortak çocuk için aylık 400"er TL’den olmak üzere toplam 800 TL tedbir nafakasının dava tarihinden itibaren davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş,hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava;davacı ve müşterek çocuk Taha lehine tedbir nafakasına hükmedilmesi istemine ilişkindir.
4721 sayılı TMK"nun 186/3.maddesinde; eşlerin birliğin giderlerine güçleri oranında katılacağı ifade edilmiş, 197/2.maddesinde de; birlikte yaşamaya ara verilmesi haklı bir sebebe dayanıyorsa hakim, eşlerden birinin istemi üzerine birinin diğerine yapacağı parasal katkıya, konut ve ev eşyasından yararlanmaya ve eşlerin mallarının yönetimine ilişkin önlemleri alır, denilmiştir.
Tedbir nafakasının niteliği ve yasal düzenleme gereği davalı (koca) evlilik birliğinin giderlerine gücü oranında katılmak zorundadır. (TMK.186/son) Davacı (kadının) belirli bir gelirinin bulunması, hatta gelirinin davalı kocadan fazla bile olması davalı kocayı ortak giderlere (elektrik, su, telefon, yakıt, kira parası vs.) katılma yükümlülüğünden tamamen kurtarmaz. Kadının gelirinin bulunması nafaka takdirine engel değildir.
Hakim, eşlerin birlikte yaşarken sürdürdükleri hayat seviyesini ayrı yaşamaları halinde de korumaları gerektiğini gözetmelidir.
Somut olayda;tarafların yapılan sosyal ve ekonomik durum araştırma sonuçlarından;davacının bir şirkette asgari ücreti ile çalıştığı,babasına ait evde ilk eşinden olan 11 yaşındaki kızı ve şimdiki eşi olan davalıdan olan 2 yaşındaki oğlu Taha ile birlikte oturduğu; davalının ise güvenlik görevlisi olduğu, aylık 1.200 TL geliri
./..
bulunduğu,annesine ait evde oturduğu anlaşılmaktadır.Davalının çalıştığı güvenlik şirketinin sunduğu yazıya göre ise, davalının asgari geçim indirimi ile aylık 1.400 TL geliri olduğu anlaşılmaktadır.
Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına,müşterek çocuğun yaşı ve ihtiyaçlarına,hükmedilen nafakaların niteliğine,günün ekonomik koşullarına ve özellikle davalının gelir durumuna göre mahkemece takdir edilen nafakaların miktarının yüksek olduğu anlaşılmaktadır.Nitekim tedbir nafakasının miktarının tayin edilmesinde davalının gelirinin ve tarafların birlikte yaşadıkları sırada sürdükleri yaşam koşullarının dikkate alınması gerektiği kuşkusuzdur.
Hal böyle olunca mahkemece; yukarıda ifade edilen yasa hükümleri ve açıklamalar dikkate alınmak suretiyle ,davacı ve müşterek çocuğun geçinmeleri için gerekli,davalının gelir durumu ile de orantılı olacak şekilde TMK’nun 4.maddesindeki hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak, davacı ve müşterek çocuk Taha için daha uygun miktarlarda tedbir nafakalarına hükmedilmesi gerekirken,davalının gelir durumu ile orantısız olacak şekilde davacı ve müşterek çocuk Taha için yüksek miktarlarda tedbir nafakalarına hükmedilmesi doğru görülmemiş,bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA, ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 06/03/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.