13. Hukuk Dairesi 2014/6534 E. , 2014/6663 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraflar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
Davacı, davalı belediyece açılan ihaleyi kazandığını ve sözleşme gereğince belediyenin ortalama 91 işçi ile genel temizlik hizmet işini 01.01.2010-31.12.2010 tarihleri arasında eksiksiz olarak yerine getirildiğini,ancak ihalenin ifa aşamasında davalı belediyenin 5510 Sayılı Kanunun 1.maddesi hükümlerine göre istihkaklarından haksız şekilde kesinti yaptığını, kesinti toplamının 6.73 TL olduğunu, bu miktarın tahsili için ... . İcra Müdürlüğünün 2011/56 sayılı dosya ile başlatılan takibe davalının itiraz ederek takibin durduğunu ileri sürerek itirazın iptali ile davalının alacağın % ..."ından aşağı olmamak üzere inkar tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kabulü ile;davalının ... . İcra dairesinin 2011/56 esas sayılı takip dosyasında yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin kaldığı yerden devamına,alacağın yargılamayı gerektirmiş olması, dolayısıyla likit olmadığından icra inkar tazminat talebinin reddine karar verilmiş,hüküm taraflarca tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-İİK’nın 67. maddesinin 2.fıkrası hükmünce, icra - inkar tazminatına hükmedilebilmesi için borçlunun takip 2014/6534-6663
sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması gerekir. Burada borçlunun kötüniyetli itiraz etmiş bulunması yasal koşullardan değildir. İnkar tazminatı, aleyhinde yapılan icra kovuşturmasına itiraz edip duran ve işin itirazla çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Bunlardan ayrı, alacağın likit ve belli olması gerekir. Daha geniş bir açıklama ile borçlu tarafından alacağın gerçek miktarı belli, sabit ve belirlenmek için bütün unsurlar bilinmesi mümkün nitelikle olması yeterlidir. Borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise, alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Öte yandan, alacağın muhakkak bir belgeye bağlı olması da şart değildir. Açıklanan yasal kuralların ışığında takip konusu alacak değerlendirildiğinde, borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilecek konumda bulunması nedeniyle alacağın likit ve muayyen nitelikte olduğunun kabulü ile icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekir. Mahkemece, davacının bu istemi hakkında kabul kararı verilmesi gerekirken, yazılı şekilde icra inkar tazminatı talebinin reddedilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. Ne var ki, bu yanlışlıkların giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, usulün 43/7.maddesi uyarınca hükmün düzeltilerek onanmasına karar verilmesi gerekmiştir.
SONUÇ:Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenle davalının temyiz itirazlarının reddine,iki numaralı bent uyarınca hüküm fıkrasının ikinci bendinde yer alan “Alacağın yargılamayı gerektirmiş olması, dolayısıyla likit olmadığından icra inkar tazminat talebinin reddine,”cümlesinin hüküm fıkrasından çıkartılarak yerine aynen "Davacı lehine hüküm altına alınan asıl alacak üzerinden % ... icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine” cümlesinin yazılmasına, hükmün düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 4.../1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 11.03.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.