8. Hukuk Dairesi 2010/3742 E. , 2010/4681 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu İptali ve Tescil
... ile ... ve müşterekleri aralarındaki tapu iptali davasının kabulüne dair ... Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 24.06.2009 gün ve 50/30 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davalılar vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili, 19.11.2008 tarihli dilekçesiyle uyuşmazlık konusu 532 ada 1 sayılı parsel üzerinde vekil edeninin yıllar önce yapmış olduğu ev ve müştemilatı bulunduğunu, ancak daha sonra tapulama sırasında işlerin kolay yürütülmesi amacıyla herkes belirli bir kişiye vekalet vererek tapulamanın yapılmasının sağlandığını, vekil tayin eden kişilerin vekalet verenler yararına hareket etmesi gerektiğini, vekaleti alanlar adına çıkan tapuların sonradan hak sahibi olan kişilere devredilmesi gerektiğini, ancak vekil tayin edilen dava dışı ...’nın bunu yapmadığını, taşınmazı davalıların mirasçısı ...’ya satıp devrettiğini, vekil edeninin iyi niyetli olduğunu, 35 yıla yakın zamandır malik sıfatıyla oturduğunu, tesbit yaptığını, ev ve müştemilatın değerinin arazinin değerinden çok fazla olduğunu açıklayarak tapulama sonucu vekalet verilen kişinin yapmış olduğu satışın iptaliyle 532 ada 1 sayılı parselin vekil edeni adına, olmadığı takdirde iyi niyetli olması nedeniyle taşınmaz üzerindeki muhdesatın değeri, taşınmazın değerinden fazla olması sebebiyle hali hazırda davalı adına bulunan tapu kaydının iptali ile vekil edenleri adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalılara yöntemine uygun bir biçimde dava dilekçesi tebliğ edilmesine rağmen yargılama oturumlarına katılmamışlar ve davalılardan vekille temsil edilen ... ve ... vekilleri de herhangi bir beyanda bulunmamışlardır.
Mahkemece; “..davacının dava konusu taşınmazın tapulaması sırasında işlerinin kolay yürütülmesi amacıyla ...’ya vekalet verdiği, dava konusu taşınmaz üzerinde davacının kadastrodan önce 28 yıl süreyle malik sıfatıyla zilyetliğinin bulunduğu, bu zilyetliğinin fasılasız nizasız olarak devam ettiği, davalıların taşınmaz üzerinde malik sıfatıyla zilyetlikleri bir yana hiçbir şekilde zilyetliklerinin bulunmadığı, öte yandan davacının taşınmazın üzerine iyi niyetli olarak bir ev yaptığı Kadastro Kanununun 13. maddesinde belirtilen koşulların gerçekleştiği anlaşıldığından davanın kabulü ile 532 ada 1 sayılı parselin tapu kaydının iptaline, davacı ... adına tapuya tesciline karar verilmesi üzerine; hüküm, davalılar vekili Av. ... tarafından temyiz edilmiştir.Dava, kazanmayı sağlayan zilyetlik hukuki sebebine dayalı olarak TMK. nun 713/1 ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14. maddesi gereğince açılan mülkiyetin aktarılmasına ilişkin tapu iptali tescil ve olmadığı taktirde bedeli karşılığında (TMK. nun 724 vd.) iptal ve tescil isteğine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş ise de, mahkemenin bu görüşüne katılma olanağı bulunmamaktadır. Davacı vekili dava dilekçesinde; vekil edeninin kadastro çalışmalarının yürütülmesi için dava dışı ...’ya vekalet verdiğini, tesbit ve tescilin ... adına yapıldığını, ...’nın daha sonra taşınmazı davalıların miras bırakanı ...’ya sattığını ve vekil edeninin taşınmaz üzerinde 35 yıla yakın malik sıfatıyla zilyet olduğunu belirterek iptal ve tescil isteğinde bulunmuştur. Mahkemece de, kazanmayı sağlayan zilyetliğe dayalı olarak taşınmaz edinme hukuksal sebebine dayalı olarak iptal ve tescile karar verilmiştir. Bu nitelendirmeye davacının bir itirazı da yoktur. Dava konusu 532 ada 1 sayılı parselin esası tapulamanın 6132 sayılı parseli oluşturmaktadır. Dava dosyası arasında bulunan 6132 sayılı parselin tapu kaydı ile kadastro tutanağına göre, kadastro tesbitinin 1954 yılında, Mayıs 1299 tarih ve 44, 58, 82, 96, 120, 134 ve Temmuz 1954 tarih 10 sıra nolu tapu kayıtlarına dayalı olarak yapıldığı, yapılan itiraz üzerine hükmen 15.05.1967 tarihinde ... ve müşterekleri adına paylı mülkiyet biçiminde tapuya bağlandığı, 03.06.2002 tarihinde yapılan imar uygulaması sonucu 6132 sayılı parselin imarının 532 ada 1 sayılı parsele gittiği saptanmıştır. Kayıt maliki ... 02.08.2004 tarihinde yaptığı satış ve devirle taşınmazdaki payını davalıların miras bırakanı ...’ya aktarıldığı anlaşılmıştır. Gerek kadastro tesbitinden önce ve gerekse kadastro tesbitinden sonra taşınmaz tapulu olduğundan tapulu taşınmazlar üzerinde sürdürülen zilyetlik hukuken bir değer taşımaz ve herhangi bir hak bahşetmez. Dava kadastrodan önceki zilyetlik hukuki nedenlerine dayanılarak açılmış, yapılan imar uygulaması da varılan sonuca bir etkisi bulunmamaktadır. Aynı gerekçe imar uygulaması içinde geçerlidir.
Somut olayda; 3402 sayılı Kadastro Kanununun 13/B-b maddesinin koşulları da gerçekleşmemiştir. Davacı harici satışa da dayanmıyor. Kadastro tesbitinin yapıldığı 1954 ve tapunun oluştuğu 1967 yılından davanın açıldığı 19.11.2008 tarihine kadar davacı olaya sessiz kalmış ve herhangi bir harekette de bulunmamıştır. Davacı tarafın tapulu taşınmazlar üzerinde sürdürdüğü zilyetlik hukuken bir değer taşımadığına ve herhangi bir hak bahşetmediğine göre davanın bu sebeple reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle hüküm kurulmuş bulunması usul ve kanuna aykırıdır. Temyiz isteği sadece tapu iptali ve tescile yöneliktir. Kabul biçimine göre de davalılar muris ..."nın TMK.nun 1024. maddesi karşısında aynı kanunun 1023. maddesinden yararlanıp yararlanamayacağının mahkemece araştırılmaması doğru değildir.
Varılan bu sonuç karşısında; davacının kademeli isteklerinden diğeri olan ve TMK.nun 724. maddesine dayalı olarak açılan bedeli karşılığında iptal ve tescille ilgili olarak taraf delillerinin toplanması, bu konunun mahkemece değerlendirilmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekmektedir.
Davalılar vekilinin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde olduğundan kabulü ile usul ve kanuna aykırı olan yerel mahkeme hükmünün açıklanan nedenlerle ve HUMK.nun 428.maddesi uyarınca BOZULMASINA ve 474,80 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davalılara iadesine 11.10.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.