13. Ceza Dairesi 2018/2723 E. , 2018/16683 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇLAR : Hırsızlık, iftira
HÜKÜMLER : Mahkumiyet
Mahalli mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü:
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 01.04.2014 gün ve 542-153 sayılı kararında da vurgulandığı üzere, resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan suçunun işlenme şekillerinden birisi de kişilerin işledikleri suç nedeniyle haklarında soruşturma ve kovuşturma yapılmasını engellemek amacıyla kendisiyle ilgili belge düzenleyen kamu görevlisine kimlik bilgilerine ilişkin olarak yalan beyanda bulunmasıdır. Ancak bu halde kimlik bilgileri kullanılan kişinin gerçekte var olmayan hayali veya hayatta olmayan bir kişi olması gerekir. Aksi halde sanığın eylemi "resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan" suçunu değil "başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması" suçunu oluşturacaktır.
TCK’nun 268. maddesinde; “İşlediği suç nedeniyle kendisi hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılmasını engellemek amacıyla, başkasına ait kimliği veya kimlik bilgilerini kullanan kimse, iftira suçuna ilişkin hükümlere göre cezalandırılır” şeklinde iftira suçunun özel bir işleniş biçimi olarak düzenlenen "başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması" suçunda ise kimlik veya kimlik bilgileri kullanılan ve suç tarihi itibariyle yaşayan gerçek kişiler suçun mağduru konumundadır.
Diğer taraftan, temyiz mahkemesince temyiz davasının görülebilmesi için, temyiz kanun yoluna başvuru hakkı bulunanların tamamının kararı tefhim veya tebliğ yoluyla öğrenmelerinin sağlanması kanuni bir zorunluluktur. Nitekim 5271 sayılı CMK’nun “Kararların açıklanması ve tebliği” başlıklı 35. maddesinin 2. fıkrasında; “Koruma tedbirlerine ilişkin olanlar hariç, aleyhine kanun yoluna başvurulabilecek hâkim veya mahkeme kararları, hazır bulunamayan ilgilisine tebliğ olunur” hükmü yer almaktadır. Mağdur, şikâyetçi ve suçtan zarar görenin yargılama aşamasında öncelikle duruşmadan haberdar edilmesi gerekmektedir. CMK"nun 234. maddesinde düzenlenen bu hakkın kullandırılmaması kanuna aykırıdır. Kanun koyucu 234. maddeye aykırı davranılması durumunda anılan hukuka aykırılığın telafisine imkân sağlayacak şekilde bir düzenlemeye yer vermiş ve "katılan sıfatını alabilecek surette suçtan zarar görmüş olanlara" kanun yoluna başvurma hakkı tanımıştır. Bu hakkın kullanılabilmesi için de yargılama sonucunda verilen kararın aynı Kanunun 35. maddesi uyarınca mağdur, şikâyetçi veya suçtan zarar
görene tebliği gerekmektedir. Gerekçeli kararın tebliğ edilmesiyle suçtan zarar gören geç de olsa davadan haberdar olarak kararı temyiz etme imkânı bulmuş olacaktır. Gerekçeli kararın tebliğinden itibaren mağdur, şikayetçi veya suçtan zarar görenin hükmü temyiz edip etmemesine göre de temyizin kapsamı belirlenecektir.
Duruşmadan haberdar olmayan mağdura, şikâyetçiye veya suçtan zarar görene gerekçeli kararın tebliğ edilmesinden sonra, hükmün temyiz edilmesi durumunda CMK"nun 260. maddesi uyarınca "katılan sıfatını alabilecek surette suçtan zarar gören" sıfatı ile temyizi incelenecektir.
Bu bilgiler ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
Sanığın işlediği suç nedeniyle yakalandığında kendisi hakkında soruşturma yapılmasını engellemek amacıyla kimlik bilgilerini kullandığı ...nın suçtan zarar gören olarak davadan haberdar edilmesi gerektiği konusunda tereddüt bulunmamakta olup CMK"nun 260. maddesi uyarınca kanun yollarına başvurma hakkı bulunan ve katılan sıfatını alabilecek şekilde suçtan zarar gören olarak kendisine gerekçeli kararın tebliğ edilmesi gerekmekte olduğunun anlaşılması karşısında; öncelikle Mahkemece verilen kararın, bahsedilen ...ya usulüne uygun şekilde tebliği ile temyiz dilekçesi sunması halinde, ek tebliğname düzenlendikten sonra incelenmek üzere gönderilmesi için dosyanın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 22.11.2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.