1. Hukuk Dairesi 2018/3924 E. , 2021/1718 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ: TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece asıl ve birleştirilen davaların kabulü ile her iki davada da tapu kaydının iptali ile davacı adına tesciline ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş ise de, daha sonra duruşma isteğinden vazgeçilmesi üzerine dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."nin raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Asıl dava, yolsuz tescil hukuksal nedenine; birleştirilen dava ise, inançlı işlem ve yolsuz tescil hukuksal nedenlerine, dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacı, asıl davada, maliki olduğu 1840 ada 3 ve 10 parsel sayılı taşınmazların davalı adına cebri icra yoluyla yapılan tescilinin yolsuz olduğunu, açtığı ihalenin feshi davasının süreden reddedildiğini, daha önce inanç sözleşmesi ile aynı taşınmazları 08.06.2004 tarihinde satış suretiyle davalıya temlik ettiğini, bu tarihten önce hacizleri düşen, takipleri hükümsüz hale gelen, hukuken artık taşınmazla ilgisi, sıfatı kalmayan dava dışı ... AŞ"nin alacağından dolayı 27/07/2004 tarihinde İİK 59., 106., 110. maddelerine göre 2 yıllık satış isteme süresi geçtikten sonra taşınmazların satışının talep edilmesinin yasalara ve kamu düzenine aykırı olduğunu, üçüncü kişi adına kayıtlı olan taşınmazın satışının istendiğini, satış ilanının da usulsüz yapıldığını, o tarihte kayıt maliki olan davalının alacaklı ile anlaşmak suretiyle ihaleye tek alıcı olarak katılmak suretiyle ihaleye fesat karıştırıldığını, ihalenin normal şartlarda yapılmadığını, inançlı işlem ve de cebri ihale sonucu davalı adına yapılan her iki tapu tescilinin birbiri içinde muvazaalı, usulsuz, yolsuz, kamu düzenine aykırı ve hükümsüz olduğunu ileri sürerek 1840 ada 3 ve 10 parsel sayılı taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile yeniden davalı ... Tekstil Ltd. Şti adına tesciline karar verilmesini istemiştir, bozmadan sonra eldeki dava ile birleştirilen davada ise, 1840 ada 3 ve 10 parsel sayılı taşınmazlarını şirketin aktiflerini azaltmak amacıyla şifahi anlaşma ile davalı şirkete 08.06.2004 tarihinde satış suretiyle temlik ettiğini, anlaşma şartları yerine getirildikten sonra taşınmazların iade edilmesi gerekirken davalının iadeyi kabul etmediğini, dava dışı alacaklıların tasarrufun iptali isteğiyle açtıkları davaların kabulle sonuçlanıp kararların kesinleştiğini, böylece taraflar arasındaki işlemin alacaklıları zarara uğratmak için yapıldığının, gerçek satış olmadığının belirlendiğini, tescilin yolsuz olduğunu ileri sürerek 1840 ada 3 ve 10 parsel sayılı taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile kendi adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, dava konusu taşınmazları rızai ve cebri satış suretiyle 523.000,00 TL bedelle satın aldığını, cebri satışa dair ihalenin feshi isteklerinin reddedilerek ihalenin kesinleştiğini, maddi anlamda kesin hüküm olup, davacının hukuki yararı olmadığını, davanın zamanaşımına uğradığını, taraflar arasında inançlı işlem olmayıp, iddiaların asılsız bulunduğunu, davacının dürüstlük kuralına aykırı hareket ettiğini belirterek asıl ve birleştirilen davanın reddini savunmuştur.
Hukuki yarar yokluğundan davanın HMK 114/h ve 115. maddeleri gereğince usulden reddine ilişkin olarak verilen karar Dairece, "Hal böyle olunca; mahkemece işin esasına girilerek yolsuz tescil iddiasına dayalı olarak tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda tüm delillerinin toplanması, soruşturmanın eksiksiz tamamlanması, toplanan ve toplanacak olan taraf delilleri ve aynı taraflar arasında aynı taşınmazlara ilişkin açılan ... 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/663 esas, 2014/42 karar sayılı dava dosyasının birlikte değerlendirilmesi ile hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, aksine düşüncelerle yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir. " gerekçesiyle bozulmuş olup, bozmadan sonra bozma ilamında anılan dava eldeki dava ile birleştirilmiş, mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde asıl ve birleştirilen davaların kabulü ile her iki davada da tapu kaydının iptali ile davacı adına tesciline karar verilmiştir.
Bilindiği üzere; Anayasanın 141/3. maddesi hükmü gereği bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olarak yazılması zorunludur. Tarafların tüm delilleri toplanıp, tetkik edildikten ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 186. maddesine göre son sözleri dinlenip duruşmanın bittiği bildirildikten sonra hakimin, aynı Yasanın 297. maddesi uyarınca kararını gerekçesi ile birlikte (tam olarak) yazması ve hüküm sonucunu 294. madde de öngörülen biçimde tefhim etmesi asıl olup 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 297. maddesinde hükmün kapsamının hangi hususları içereceği düzenlenmiş olup, aynı maddenin (c) fıkrasında ""Tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerini"" içermesi gerektiği belirtilmiştir.Yargıtay denetiminin yapılabilmesi bakımından da yerel mahkemenin, kararında gerekçelerini açıkça göstermesi zorunludur.
Somut olaya gelince; mahkemece kurulan hükmün Anayasa ve Usul Yasasının değinilen hükümlerine uygun olmadığı, kararın gerekçe içermediği anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca, mahkemece yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda gerekçeli karar oluşturulmak üzere karar bozulmalıdır.
Kabule göre de; birleştirilen davalar birlikte görülmekle beraber ayrı dava olma özelliklerini koruduklarından birleştirilen davada, 492 sayılı Harçlar Kanunun 30. ve 32. maddeleri ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 150. maddesi uyarınca çekişme konusu taşınmazların dava tarihindeki keşfen saptanan değeri üzerinden eksik harç ikmal edilmeden yargılamaya devam edilip, karar verilmesi de doğru değildir.
Davalı vekilinin yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair hususların şimdilik incelenmesine yer olmadığına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 24/03/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.