
Esas No: 2015/6662
Karar No: 2015/12014
Karar Tarihi: 05.10.2015
Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2015/6662 Esas 2015/12014 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki ipoteğin fekki davasının bozma kararına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Dava, ipoteğin fekki istemine ilişkindir.
Yerel mahkemece davanın reddine dair verilen 19.06.2013 tarihli karar davacı vekilinin temyizi üzerine Dairemiz 23.01.2014 gün, 2013/17892 E. - 2014/1816 K. sayılı kararı ile; “ ... Dosya kapsamında anılan sözleşmede davacının murisinin kefaletinin de bulunduğu halde bu sözleşmeden dolayı davalı bankanın bir alacağının bulunmadığı davalı yanın da kabulünde olup, bu husus ihtilafsızdır. Bu durumda mahkemece uyuşmazlığın davacının murisinin kefaletinden değil, teminat olarak tesis ettiği ipotekten kaynaklandığı gözetilerek ve ayrıca bozma kapsamı da dikkate alınarak, ipoteğin teminat fonksiyonunun devam edip etmediği yönü üzerinde durularak bir karar verilmesi gerekirken uyuşmazlık konusu olmayan davalı yanın da kabulünde olan davacının murisinin kefaletinin irdelenip, yanılgılı gerekçelerle karar verilmesi doğru değildir. Öte yandan 818 sayılı Borçlar Kanunu"nu yürürlükten kaldıran 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe girmiştir. 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6101 sayılı Türk Borçlar Kanunun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun"un “Geçmişe etkili olmama kuralı” nı düzenleyen (1.) maddesine göre somut olayda 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun zaman itibariyle uygulanma olanağı bulunmadığının da gözden kaçırılması isabetli değildir.” denilerek bozulmuştur.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda; 19/10/2005 tarihli kredi sözleşmesinde davacı murisinin kefaletinin de bulunduğu halde bu sözleşmeden dolayı davalı bankanın bir alacağının olmadığı, dolayısıyla ipoteğin teminat fonksiyonunun son bulduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, dava konusu taşınmaz üzerindeki ipoteğin davacı yönünden iptali ile ipoteğin kaldırılmasına karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir.
İpotekle yükümlü taşınmazın davacının murisi ..."den miras yoluyla intikal ettiği ve terekenin iştirak halinde olduğu dosya içeriğinden anlaşılmaktadır. Yine murisin davacının dışında da mirasçılarının bulunduğu dosya içeriği ile sabittir. Tereke taksim edilmedikçe mirasçıların iştirak halinde mülkiyet hükümleri uyarınca elbirliği ile hareket etmeleri gerekmektedir. Bu durumda mahkemece, ipoteğin fekki talebini içeren iş bu davada davacının tek başına dava açamayacağı gözetilerek diğer mirasçıların davaya muvafakatlarının alınması ya da terekeye temsilci tayin ettirilerek taraf teşkilinin sağlanması suretiyle dava şartının yerine getirilmesi için davacı vekiline süre verilerek sonucuna göre işlem yapılması gerekirken bu yönler üzerinde durulmadan işin esası hakkında yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre öteki temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin harcın istek halinde iadesine, 05.10.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.