5. Ceza Dairesi 2014/4107 E. , 2016/4849 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Tefecilik
HÜKÜM : Mahkumiyet
Mahalli mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü:
O yer Cumhuriyet Savcısının temyiz isteminin sadece sanık ... hakkındaki mahkumiyet hükümlerine yönelik ve lehe olduğu gözetilerek yapılan incelemede;
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre sanıklar ... ve ... yönünden yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine,
Ancak;
Ceza yargılaması sonucunda mahkumiyet kararı verilebilmesi için suç oluşturan fiilin sanık tarafından işlendiğinin hiç bir kuşkuya yer bırakmayacak, herkesi inandıracak biçimde kanıtlanması ve şüphenin masumiyet karinesinin gereği olarak sanık lehine değerlendirilmesi gerektiği (Anayasa m. 38/4, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi m. 6/2, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi m. 11, Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi m. 14/2), sanığın aşamalarda değişmeyen savunmaları, katılan ..."un vergi incelemesi, soruşturma ve kovuşturma aşamalarındaki çelişik beyanları, kolluk incelemesi ve sosyal ekonomik araştırma raporu ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, sanık ..."in kazanç elde etmek amacıyla ödünç para vererek tefecilik suçunu işlediğine dair şüpheden uzak, kesin, inandırıcı ve yeterli delil bulunmadığı anlaşılmakla, şüpheden sanık yararlanır ilkesi gereğince beraati yerine yanılgılı değerlendirme sonucunda yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi,
TCK"nın 241. maddesinde düzenlenen tefecilik suçunun, kazanç elde etmek amacıyla borç para verilmesiyle oluşacağı, bunu meslek haline getirmenin suçun unsurları içerisinde yer almadığı, değişik zamanlarda ve/veya farklı kişilere karşı tefecilik eylemini birden fazla işleyen sanık hakkında TCK"nın 43. maddesinin uygulanması gerektiği anlaşılmakla, sanık ..."in bir suç işleme kararının icrası kapsamında ve hukuki kesinti oluşmadan değişik zamanlarda katılan ... ile müşteki ... aleyhine işlediği fiillerin zincirleme suç olarak kabulüyle aynı Kanunun 3, 61. maddeleri de gözetilerek tek hüküm kurulması gerektiği nazara alınmadan ve suç kastının nasıl yenilendiği, eylemlerin neden bağımsız suç kabul edildiği denetime imkan verecek şekilde gerekçeleriyle gösterilmeden iki ayrı tefecilik suçundan mahkumiyet hükmü kurulması,
Sanıklar hakkında TCK"nın 61. maddesi uyarınca temel ceza belirlenirken söz konusu maddenin 1. fıkrasında yedi bent halinde sayılan hususlarla, aynı Kanunun 3. maddesinin 1. fıkrasındaki "suç işleyen kişi hakkında fiilin ağırlığıyla orantılı ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunur" şeklindeki yasal düzenlemeler ile dosyaya yansıyan bilgi ve kanıtlar birlikte ve isabetle değerlendirilip, olayın oluş şekli, meydana gelen zararın ağırlığı ve kastının yoğunluğu hususları göz önüne alınarak temel ceza nedeniyle yapılacak artırımın hak ve nesafete uygun bir şekilde belirlenmesi gerekirken, TCK"nın 3/1. maddesindeki orantılılık ilkesine aykırı olarak, temel cezanın suçun oluş biçimi ve tefeciliğe konu miktarla uyumlu olmayacak şekilde alt sınırdan epeyce uzaklaşılarak tayin edilmesi,
Kararın gerekçe kısmında "sanıkların kastının yoğunluğu meydana gelen zarar dikkate alınarak takdiren ve teşdiden 3 yıl cezalandırılmalarına" karar verildiğinin belirtilmesine rağmen hüküm kısmında "suçun işleniş biçimi, suç konusunun önem ve değeri, meydana gelen zarar ve tehlikenin ağırlığı dikkate alınarak TCK"nın 241. maddesi uyarınca takdiren ve teşdiden 3 yıl 6 ay hapis cezasıyla cezalandırılmalarına" karar verilmek suretiyle hükmün karıştırılması,
TCK"nın 62. maddesi uyarınca sanıkların geçmişi, sosyal ilişkileri, fiilden sonraki ve yargılama süresindeki davranışları, cezanın failin geleceği üzerindeki etkileri gibi hususları içeren takdiri indirim nedenlerinin varlığı tartışılıp gösterilmeden "kanaat oluşmadığından..." biçimindeki noksan ve yasal olmayan gerekçeyle anılan maddenin uygulanmasına yer olmadığına karar verilmesi,
Anayasa Mahkemesinin 08/10/2015 gün ve E. 2014/140; K. 2015/85 sayılı kararının Resmi Gazetenin 24/11/2015 tarih ve 29542 sayısında yayımlanarak yürürlüğe girmiş olması nedeniyle TCK"nın 53. maddesiyle ilgili olarak yeniden değerlendirme yapılmasında zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanıklar müdafiileri ve O yer Cumhuriyet Savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükümlerin 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek CMUK"nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 10/05/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.