23. Hukuk Dairesi 2013/8020 E. , 2014/1426 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İstanbul 41. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 16/05/2013
NUMARASI : 2011/454-2013/109
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-K A R A R-
Davacı vekili, müvekkili ile davalı şirket arasında 12.05.2009 tarihinde mali müşavirlik ve muhasebecilik hizmetleri ile ilgili sözleşme yapıldığını, sözleşmede hizmet karşılığı bedelin KDV hariç aylık net 700,00 TL ( 700,00 TL net ücret + 126,00 TL KDV bedeli olmak üzere toplam 826,00 TL) olarak kararlaştırıldığını, sözleşmenin süresi başlıklı 8-a maddesine göre, sözleşmenin bir takvim yılını kapsadığını, 8-b maddesine göre ise karşılıklı feshedilmediği sürece yürürlükte olduğunu, müvekkilinin 2011 yılı Mayıs ayı dahil olmak üzere sözleşmeden doğan edimlerini yerine getirdiği halde, davalının daha uygun fiyata işini yapacak meslek mensubu bulduğundan sözleşmeyi tek taraflı olarak sona erdirdiğini, davalının İnternet Vergi Dairesi üzerinden yapmış olduğu işlemle sözleşmenin mükellef tarafından 26.05.2012 tarihinde iptal edildiğini bildirdiğini, sözleşmenin 4.10 maddesi hükmü gereğince davacının 2011 takvim yılının tümü için ( ikinci defa yenilenmiş olan sözleşmenin bitim süresi olan 31.12.2011 tarihine kadar ) sekiz aylık toplam 6.608,00 TL ücretini talep etme hakkı doğduğunu, alacağın tahsili için başlatılan icra takibinin davalının haksız itirazı ile durduğunu ileri sürerek, itirazının iptali ile %40 icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, sözleşmedeki ücret kısmının sonradan şirketin rızası dışında dolduğunu, sözleşmenin 8. maddesinde düzenlenen bir takvim yılı ibaresi ile sözleşmenin 1 yıl süreli olduğunun anlaşılması gerektiğini, buna göre 12.05.2009 tarihinde başlayan ve bir yıl devam ederek 12.05.2010 tarihinde yenilenen sözleşmenin bitim süresinin 12.05.2011 olduğunu savunarak,davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davacının 2011 yılı 5. ayına kadar davalıdan aylık 177,00 TL ücret aldığı, faturaları da bu miktar üzerinden düzenlediği ve ticari defterlerine kayıt ettiği, sözleşmede yazılı olan ücretin hiç uygulanmadığı,sözleşmenin 2011 yılı Mayıs ayının sonunda feshedildiği, davacının 01.05.2011 tarihinden itibaren sekiz aylık ücret alacağı toplamı 1.416,00 TL asıl alacağı bulunduğu gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile takibin 1.416,00 TL asıl alacak üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi uygulanmasına, %40 icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, davalı vekilinin koşulları bulunmayan kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
1-5219 Sayılı Kanun ile yapılan değişiklik sonucu Hukuk Muhakemeleri Usulü Kanunu"nun (HUMK) 427. maddesinde öngörülen kesinlik sınırı, 5236 sayılı Kanunun 19. maddesiyle HUMK’na eklenen Ek-Madde 4’te öngörülen yeniden değerleme oranı da dikkate alındığında 2013 yılı için 1.820.00 TL’dir.
Somut olayda, dava dilekçesinde, toplam 6.608,00 TL"nin tahsili için başlatılan takibe itirazın iptali istenilmiş, mahkemece, takibin 1.416,30 TL asıl alacak üzerinden devamına, asıl alacak üzerinden takipten itibaren değişen oranlarda avans faizi uygulanmasına karar verilmiştir.
Davalı aleyhine kabul edilen kısım, yukarıda anılan madde hükmüne göre temyiz sınırının altında kaldığı cihetle kesin niteliktedir. Kesin olan kararların temyiz istemleri hakkında mahkemece bir karar verilebileceği gibi, 01.06.1990 gün ve 1989/3 Esas, 1990/4 Karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca Yargıtay tarafından da karar verilebileceğinden, davalı vekilinin temyiz isteminin reddine karar verilmesi gerekmiştir.
2) Davacı vekilinin temyiz itirazlarına gelince;
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) no"lu bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz isteminin mahkeme hükmünün kesin olması nedeniyle reddine, (2) no"lu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, davalının yatırdığı peşin harcın istek halinde iadesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 27.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.