13. Hukuk Dairesi 2014/6216 E. , 2014/6619 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi
Taraflar arasındaki tüketicinin açtığı itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraflar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, 03/02/2012 tarihinde davalı banka tarafından haksız yere alınan dosya masrafı, komisyon ve yeniden yapılandırma bedelinin iadesi talebiyle ... Tüketici Sorunları Hakem Heyetine başvurduğunu, bunun üzerine haksız alınan 2255,15 TL"nin davalıdan alınmasına karar verildiğini, karara istinaden davalı aleyhine ilamsız icra takibine geçildiğini, davalı tarafından da yasal süresi içerisinde takibe itiraz edilerek takibin durdurulduğunu ileri sürerek ... 27. İcra Müdürlüğü"nün 2013/352 Esas sayılı dosyasına yapılan itirazın iptali ile takibin devamına, haksız olarak itiraz eden davalı aleyhine %20" den az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kabulü ile; ... 27.İcra Müdürlüğü"nün 2013/352 takip sayılı dosyasındaki davalının itirazının iptali ile takibin devamına, icra inkar tazminatı talebinin talep yargılamayı gerektirdiğinden reddine karar verilmiş,hüküm taraflarca temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-İİK’nın 67. maddesinin 2.fıkrası hükmünce, icra - inkar tazminatına hükmedilebilmesi için borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması gerekir. Burada borçlunun
kötüniyetli itiraz etmiş bulunması yasal koşullardan değildir. İnkar tazminatı, aleyhinde yapılan icra kovuşturmasına itiraz edip duran ve işin itirazla çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Bunlardan ayrı, alacağın likit ve belli olması gerekir. Daha geniş bir açıklama ile borçlu tarafından alacağın gerçek miktarı belli, sabit ve belirlenmek için bütün unsurlar bilinmesi mümkün nitelikle olması yeterlidir. Borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise, alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Öte yandan, alacağın muhakkak bir belgeye bağlı olması da şart değildir. Açıklanan yasal kuralların ışığında takip konusu alacak değerlendirildiğinde, borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilecek konumda bulunması nedeniyle alacağın likit ve muayyen nitelikte olduğunun kabulü ile icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekir. Mahkemece, davacının bu istemi hakkında kabul kararı verilmesi gerekirken, yazılı şekilde icra inkar tazminatı talebinin reddedilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, usulün 438/7.maddesi uyarınca hükmün düzeltilerek onanmasına karar verilmesi gerekmiştir.
SONUÇ; Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenle davalının temyiz itirazlarının reddine, iki numaralı bent uyarınca mahkeme kararının hüküm bölümünün birinci bendinde yer alan “icra inkar tazminatı talebinin talep yargılamayı gerektirdiğinden reddine,” cümlesinin hükümden çıkartılarak hüküm fıkrasının birinci bendine "Davacı lehine hüküm altına alınan asıl alacak üzerinden % 20 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine” cümlesinin eklenmesine,hükmün düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, HUMK’nun 440/III-2 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 10.3.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.