Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2014/17037
Karar No: 2017/1926
Karar Tarihi: 13.04.2017

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2014/17037 Esas 2017/1926 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2014/17037 E.  ,  2017/1926 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

    Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil, tazminat davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili ile bir kısım davalılar vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 07.03.2017 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalılar vekili Avukat ..., davalı ... vekili Avukat ... geldiler, davetiye tebliğine rağmen davacı ... vekili Avukat gelmedi, yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:

    -KARAR-

    Dava, yolsuz tescil hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil, olmadığı takdirde tazminat isteğine ilişkindir.
    Davacı vekili, 5747 sayılı Yasa ile müvekkili ...’nın kurulduğunu, çekişme konusu 1912 ada 3 parsel sayılı taşınmazın bulunduğu ... mahallesinin de ...’na bağlandığını ancak çekişmeli taşınmazın devrinin davalı ... tarafından müvekkiline yapılmadığını, aksine davalı ...’nın 26/07/2012 tarihinde çekişmeli taşınmazı diğer davalılara sattığını, davalıların durumu bilerek hareket ettiğini, iyi niyetli olmadıklarını ileri sürerek, çekişme konusu 3 parsel sayılı taşınmazın davalılar adına olan tapu kaydının iptali ile müvekkil belediye adına tescilini, olmadığı takdirde taşınmaz bedelinin yasal faizi ile birlikte davalı ...’ndan alınmasını istemiştir.
    Davalılar ..., çekişmeli taşınmazı bedeli karşılığında ...’ndan ihale yoluyla satın aldıklarını, ihalenin iptal edilmediğini, tapu kaydında taşınmazın ...’na ait olabileceğine ilişkin herhangi bir şerhin bulunmadığını, edinimlerinin iyiniyetli olduğunu belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
    Davalı ..., davacının dayandığı 3030 sayılı Yasanın yürülükten kaldırıldığını, ayrıca mülga 3030 sayılı Yasanın geçici 2. ve 5. maddeleri uyarınca taşınmaz malların en geç 1 yıl içerisinde devirlerinin yapılmasının hüküm altına alındığını, anılan sürenin hak düşürücü süre olup davacı tarafından süresinde başvuru yapılmadığını, belediyelerin ilçe sınırları dışında taşınmaz mal edinmelerini yasaklayan bir hükmün bulunmadığını, çekişmeli taşınmaz üzerinde gecekonduları bulunan diğer davalıların 2981 sayılı Yasa kapsamında yaptıkları başvuru neticesinde çekişmeli taşınmazın ihale yoluyla 590.000,00 TL’ye satıldığını, satışın yasal olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, davanın hak düşürücü süre içerisinde açılmadığından reddine karar verilmiştir.
    Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davacı ...’nın 22/03/2008 tarihinde yayımlanarak yürülüğe giren 5747 sayılı Büyükşehir Belediyesi Sınırları İçerisinde İlçe Kurulması ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’un 1. maddesinin 24. bendi uyarınca ekli 22 sayılı listede belirtilen mahaller birleştirilmek suretiyle kurulduğu, çekişmeli taşınmazın sınırları içerisinde bulunduğu ... mahallesinin de dava dışı ... Belediye Başkanlığı sınırlarından ayrılarak davacı belediyeye bağlandığı, öte yandan, 3030 sayılı Yasa 10/07/2004 tarihli 5216 sayılı Yasanın 31. maddesi ile yürürlülükten kaldırıldığı, 3030 sayılı Yasanın yürürlüğü tarihinde gerçekleşen olaylara uygulanması gerektiği, davacı belediyenin ise 3030 sayılı Yasanın yürülükten kaldırıldığı tarihinden sonra kurulması nedeniyle mülga 3030 sayılı Yasanın eldeki davada uygulanamayacağı anlaşılmakla, bu gerekçe ve sonucu itibariyle davanın reddine karar verilmiş olması doğrudur. Davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde değildir, Reddine.
    Davalılar ... vekilinin vekalet ücretine hasren temyiz itirazlarına gelince;
    Somut olayda, davanın taşınmazın aynına ilişkin olduğu, 10.000,00 TL değer gösterilmek ve harçlandırılmak suretiyle davanın açıldığı, yargılama sırasında çekişme konusu 1912 ada 3 parsel sayılı taşınmazın ihale bedeli olan 590.000,00 TL üzerinden harcın tamamlandığı gözetildiğinde, harcı tamamlanan 590.000,00 TL üzerinden davada vekille temsil edilen davalılar yararına nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken dava dilekçesinde gösterilen değer üzerinden vekalet ücretine hükmedilmesi hatalıdır.
    Bir kısım davalılar vekilinin temyiz itirazı açıklanan nedenden ötürü yerindedir. Kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 02.01.2017 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince temyiz eden taraflardan gelen temyiz eden davalılar vekilleri için 1.480.00."er-TL. duruşma vekâlet ücretinin diğer temyiz edenden alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 13.04.2017 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

    (Muhalif)
    -KARŞI OY-

    Dava, tapu iptal ve tescil olmazsa tazminata ilişkindir.
    Mahkemece davanın hak düşürücü sürede açılmadığından usulden reddine karar verilmiş, karar taraf vekillerinci temyiz edilmiştir.
    Davacı davasını 10.000.TL değer göstererek açmış, davalı vekili dava değerine itiraz etmiş, eksik nispi harcın tamamlatılmasını istemiştir. Bu eksiklik giderilmemiş, taşınmazın dava tarihindeki bedeli keşfen belirlenmiş buna rağmen harç ikmali ihale bedeli esas alınmak suretiyle tamamlatılmış, davalı vekili lehine dava dilekçesiyle gösterilen 10.000,00TL esas alınmak suretiyle 1.500,00TL vekalet ücretine hükmedilmiştir.
    Davalı vekili bu hususu temyiz sebebi yapmıştır.
    Dairenin çoğunluğu, vekalet ücretinin harcı yatırılan değer üzerinden hesaplanması gerektiği düşüncesiyle kararı bozmuştur.
    Çoğunluk görüşü ile ayrık kaldığımız husus; davalı vekili lehine takdir edilecek ücretin hangi değer üzerinden hesaplanacağı, taşınmazın dava tarihindeki bedeli üzerinden mi, yoksa davacının harcını tamamladığı değer üzerinden mi alınacağı hususudur. Bilindiği üzere harca tabi davalar başvurma harcı ve peşin nispi (veya maktu) harcın yatırılmasıyla açılır. Peşin nispi harcın dava dilekçesinde belirtilen değer üzerinden alınacağı açıktır. Davacnın harçtan kaçınmak için gerçek dava değerini göstermemesi durumunda nasıl bir yol izleneceği usul yasamız ile harçlar kanununda düzenlenmiştir.
    HMK nın 120/1.fıkrası “.- (1) Davacı, yargılama harçları ile her yıl Adalet Bakanlığınca çıkarılacak gider avansı tarifesinde belirlenecek olan tutarı, dava açarken mahkeme veznesine yatırmak zorundadır” demektedir. Böyle demekle birlikte eksik harcın müeyyidesi Harçlar Kanununda “Noksan tesbit edilen değer üzerinden harcın ödenmesi:
    Madde 30 – Muhakeme sırasında tesbit olunan değerin, dava dilekçesinde bildirilen değerden fazla olduğu anlaşılırsa, yalnız o celse için muhakemeye devam olunur, takip eden celseye kadar noksan değer üzerinden peşin karar ve ilam harcı tamamlanmadıkça davaya devam olunmaz. Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 409 uncu maddesinde gösterilen süre içinde dosyanın muameleye konulması, noksan olan harcın ödenmesine bağlıdır.
    Harcı ödenmiyen işlemler:
    Madde 32 – Yargı işlemlerinden alınacak harclar ödenmedikçe mütaakıp işlemler yapılmaz. Ancak ilgilisi tarafından ödenmiyen harcları diğer taraf öderse işleme devam olunmakla beraber bu para muhakeme neticesinde ayrıca bir isteğe hacet kalmaksızın hükümde nazara alınır.” Şeklinde düzenlenmiştir.
    Somut olaya dönecek olursak, dava gerçek değer gösterilmeden açılmıştır.Bu durumda hakim resen ve gerekirse keşfen dava değerini belirleyecek ve bu değer üzerinden nispi harcı tamamlamak üzere davacıya süre verecektir. Bu sürede eksik harcın tamamlanmaması halinde HMK 150. Maddeye göre dosya işlemden kaldırılacak, eğer davalı taraf davaya devam etmek isterse eksik harcı kendisi yatırmak suretiyle davaya devam edilebilecektir.
    Olayımızda davalı vekili aşamalarda harç eksikliğini dile getirmiş, gerekli itirazları yapmış ne varki bu itirazlar hakim tarafından nazara alınmamıştır. Bu durumda hakim tarafından nazara alınmayan, davacı tarafından yerine getirilmeyen yükümlülüğün külfetinin davalıya yükletilmesinin kabulü mümkün değildir. Aksi düşünce peşin nispi harç yatırma yükümlülüğü bulunmayan davalıya böyle bir külfet yüklemek olur ki bu da harçların kim tarafından nasıl ödeneceğine ilişkin harçlar kanunu düzenlemesine aykırılık oluşturur. Hakim davacıya eksik harcı tamamlatsa idi sayın çoğunluk bu miktar üzerinden vekalet ücreti takdiri gerekeceğinden kararı bozacaktı. Bu durumda yasaların davacıya yüklediği harcı tamamlama, hakime de bunu kontrol etme yükümlülüğünün yerine getirilmemesinin müeyyidesi davalıya yüklenmemelidir. Davalıya düşen, dava değerine itiraz edip eksik harcın tamamlatılmasını istemektir. Davalı da bu yükümlülüğünü yerine getirmiştir.
    Sonuç itibariyle; hakim öncelikle eksik harcın tamamlatılması için davacıya süre vermeli, aksi halde dosyayı işlemden kaldırmalı, davacı veya davalı tarafından harcın tamamlanması halinde yargılamaya devam ederek sonuçta harcı yatırılmış değer üzerinden vekalet ücretine hükmetmelidir.
    Bu usulü işlemlerin yapılmaması nedeniyle kararın açıklanan nedenlerle bozulması gerektiği düşüncesiyle sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyorum.




















    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi