13. Hukuk Dairesi 2016/28051 E. , 2019/788 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
K A R A R
Davacılar vekili, davacılardan ..."nin çeşitli sıkıntıları nedeniyle davalı hastanede çalışan Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı davalı doktora müracaat ettiğini, konulan teşhis nedeniyle 24.08.2010 tarihinde ameliyat edildiğini ve çeşitli ilaçlar kullandırıldığını ancak daha sonra hamile olduğunu öğrendiğini, 23.01.2011 tarihinde bir bebek dünyaya getirdiğini, yapılan ameliyat ve kullandırılan ilaçlar sırasında hamile olduğunun davalı doktor tarafından tespit edilemediğini ve tüm bunlara bağlı olarak bebeğin prematüre olarak erken doğduğunu, eksik ve sakat dünyaya geldiğini ileri sürerek, maddi ve manevi tazminat isteminde bulunmuşlardır.
Davalılar, davanın reddini dilemişlerdir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, davalı doktorun ihmali ile davacı ..."nin hamile olmasına rağmen, hamileyken uygulanmaması gereken operasyonun uygulanması, kullanılmaması gereken ilaçların kulandırılması nedeniyle, erken doğuma sebebiyet verildiği, eksik ve sakat bebek dünyaya getirilmesine neden olunduğu iddiasına dayalı maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Taraflar arasındaki ilişki vekalet sözleşmesidir. Vekil, vekalet görevini yerine getirirken yöneldiği sonucun elde edilmemesinden sorumlu değil ise de, bu sonuca ulaşmak için gösterdiği çabanın, yaptığı işlemlerin, eylemlerin ve davranışlarının özenli olmayışından doğan zararlardan sorumludur. O nedenle, vekil konumunda olan doktorların bilim ve teknolojinin getirdiği bütün imkanları kullanmak suretiyle özen borcunu yerine getirmeleri gerekir.
Mahkemece, dosyaya kazandırılan, birbiriyle uyumlu, 31.10.2014 tarihli Adli Tıp 2. İhtisas Kurulu ve 28-29 Mayıs 2015 tarihli Yüksek Sağlık Şurası raporu benimsenmek suretiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Anılan Yüksek Sağlık Şurası raporunda; "Dosyadaki bilgi, belge ve bulgular değerlendirildiğinde; hastanın akıntı, kaşıntı, yanma, vajende gerginlik hissi şikayetiyle geldiği ... Özel ... Hastanesinde Dr. ... tarafından yapılan muayene ve tetkiklerinde sistorektosel ve geniş servikal erezyon tespit edildiği ve onam formunun imzalatıldığı, hastaya yapılan sistorektosel onarımı ve servikal koterizasyon ameliyatının uygun olduğu, ameliyat edildiği tarihte kişinin hamile olduğuna dair herhangi bir tıbbi bulgu mevcut olmadığı, ameliyat öncesi anamnez formunda kişinin son adet tarihinin 15 gün önce olduğunun kayıtlı olduğu, söz konusu ameliyat ile çocuğun maluliyeti arasında tıbben illiyet bağı kurulamadığı, uygulanan muayene, tetkik ve tedavi işlemlerinin tıp kurallarına uygun olduğu cihetle Dr. ..."ın (Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı) kusursuz olduğuna, Şuramızca oybirliği ile karar verildi." denilmiştir. Dosyaya kazandırılmış bulunan, anılan raporlar incelendiğinde, hükme esas alınacak açıklık ve yeterlilikte olmadığı, taraf iddialarını yeteri kadar aydınlatmadığı anlaşılmakla, mahkemece davaya konu olayda rapor düzenlemeye ehil ve donanımlı bir Üniversiteden, aralarında dava konusu hususta uzman, akademik kariyere sahip 3 kişilik bilirkişi kurulundan, davacıya uygulanan operasyonun ve kullandırılan ilaçların erken doğuma sebebiyet verip vermeyeceği, davacının hamileliğini tespitte yeterli özenin gösterilip gösterilmediği ve sonuca etkisi üzerinde ayrıntılı, taraf iddialarını da karşılayacak şekilde, davalılara atfı kabil bir kusur olup olmadığı hususunda, nedenlerini açıklayıcı, taraf, Mahkeme ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınarak, davalıların kusurlu olup olmadığının belirlenmesi, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, bu yönler göz ardı edilerek, eksik incelemeye dayanılarak, yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle kararın temyiz eden davacılar yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 30/01/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.