14. Hukuk Dairesi 2017/3000 E. , 2021/558 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 09/07/2010 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve mera olarak sınırlandırılması talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın sulh anlaşması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına dair verilen 20/02/2017 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı Hazine vekili, asıl ve birleşen davalarda dava konusu taşınmazların öncesinin mera olduğunu ve 2981 sayılı yasa koşulları olmadığı halde davalı ... adına yolsuz olarak tescil edildiğini belirterek tapu iptali ve tescil isteminde bulunmuştur. Yargılama sırasında, dava konusu taşınmazlar T.C. Başbakanlık Toplu Konut İdaresi Başkanlığı’na devredildiğinden taraflar arasında imzalanan sulh protokolünü sunarak, söz konusu sulh protokolü doğrultusunda karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, davanın reddini savunmuş; son duruşmada sulh protokolü doğrultusunda karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmesini talep ettiğini beyan etmiştir.
Mahkemece, tarafların sulh oldukları gerekçesiyle dava konusu uyuşmazlık hakkında karar verilmesine yer olmadığına ve toplam 83 258,85 TL nisbi karar ve ilam harcının davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına karar verilmiştir.
Hükmü, davalı vekili yargılama giderleri yönünden temyiz etmiştir.
1) Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve tüm dosya içeriğine göre hükmü temyiz eden davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.
2)Davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarına gelince;
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 314. maddesinde, “Sulh, hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabilir.”; 315. maddesinde ise, “Sulh, ilgili bulunduğu davayı sona erdirir ve kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur. Mahkeme, taraflar sulhe göre karar verilmesini isterlerse, sulh sözleşmesine göre; sulhe göre karar verilmesini istemezlerse, karar verilmesine yer olmadığına karar verir.” hükümlerine yer verilmiştir.
Öte yandan, Hukuk Muhakemeleri Kanununun 294/1. maddesinde mahkemelerin usule veya esasa ilişkin bir nihai kararla davayı sona erdireceği belirtilmektedir. Bilindiği gibi, hakimin davadan el çekmesini gerektiren, davayı sonuçlandıran kararlarına nihai kararlar denilmektedir. Nihai kararlar, usule ilişkin nihai kararlar veya esasa ilişkin nihai kararlar (hükümler) olmak üzere ikiye ayrılır. Usule ilişkin nihai kararlar, davanın esasıyla ilgili olmayan kararlar olup, başka bir ifade ile mahkemenin maddi hukuk bakımından değil de usul hukuku bakımından verdiği kararlardır Bu nedenle, mahkemece verilen görevsizlik, yetkisizlik, davanın açılmamış sayılmasına ilişkin kararlar usule ilişkin nihai kararlar olduğu gibi, dava şartı yokluğu nedeni ile verilen, usulden ret kararları (HMK m.115/2) da, usule ilişkin nihai kararlardır.
Esasa ilişkin kararlar ise, hakimin uyuşmazlığın esasını inceleyerek verdiği kararlardır(HMK m. 294/1). Yani davada ileri sürülen taleplerin maddi hukuk açısından incelenerek esas bakımından kabul veya reddine ya da kısmen kabul ve kısmen reddine ilişkin kararlardır. (Kuru, Baki:Hukuk Muhakemeleri Usulü, İstanbul 2001, Cilt:3, s.3005).
Usule ilişkin nihai kararlardan ve davanın konusuz kalması halinde verilecek kararlardan maktu karar ve ilam harcı alınır (Kuru, Baki: Hukuk Muhakemeleri Usulü, 6. Bası Cilt 5, syf 5314).
Somut olayda; davacı vekili tarafından ibraz edilen sulh protokolünün 6. maddesinde, yargılama giderlerinin davalı tarafından ödeneceği kararlaştırılmıştır. Davacı vekili 03.02.2017 tarihli dilekçeyle, 1.218.378,57 TL üzerinden hesap edilecek nisbi vekalet ücreti ile yapılan yargılama giderlerinin sulh protokolünün 6. maddesi gereği davalı üzerinde bırakılmasını istemiştir. Davalı vekili ise, yargılama giderleri ile vekalet ücreti yönünden sulh protokolü doğrultusunda karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, Hukuk Muhakemeleri Kanununun 315. maddesi gereğince esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına şeklinde hüküm kurulmuş ve Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 31,40.-TL Başvuru harcı ile 83.227,45.-TL peşin harç, olmak üzere toplam 83.258,85.-TL nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına karar verilmiştir.
Mahkemece, uyuşmazlık maddi hukuk açısından incelenerek esasa yönelik bir karar verilmediğinden, başka bir ifadeyle verilen karar esasa ilişkin nihai karar niteliğinde olmadığından, maktu karar ve ilam harcına hükmedilmesi gerekirken, nisbi harca hükmedilmesi doğru değil ise de, bu husus kararın bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 438/7. maddesi uyarınca hüküm sonucunun aşağıdaki şekilde düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine; (2) numaralı bent uyarınca davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, hüküm sonucunun 3. bendi hükümden çıkarılarak yerine "3-Karar tarihi itibariyle alınması gereken 31,40 TL maktu karar ve ilam harcının davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına," ibaresinin eklenmesine, hükmün DEĞİŞTİRİLMİŞ ve DÜZELTİLMİŞ bu şekliyle ONANMASINA, peşin yatırılan harcın yatırana iadesine, 03.02.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.Başka