5. Hukuk Dairesi 2018/13942 E. , 2019/4067 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki 4650 sayılı Kanunla değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10. maddesine dayanan kamulaştırma konusu irtifak hakkı bedelinin tespiti ve bu hakkın davacı idare adına tescili davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: Davanın kabulüne dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi, davalılar vekilince verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup uyuşmazlık anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
- K A R A R –
4650 sayılı Kanunla değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10. maddesine dayanan kamulaştırma konusu irtifak hakkı bedelinin tespiti ve bu hakkın davacı idare adına tescili istemine ilişkin mahkemenin son kararının Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca direnme mahiyetinde olmayıp, bozma ilamına uyularak verilen yeni hüküm niteliğinde olduğundan bahisle yeni hükmün temyiz incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderildiği anlaşılmakla yapılan incelemede;
Dava, 4650 sayılı Kanunla değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10. maddesine dayanan kamulaştırma konusu irtifak hakkı bedelinin tespiti ve bu hakkın davacı idare adına tescili istemine ilişkindir.
Mahkemece bozma ilamına uyulmuşsa da, bozma gerekleri doğrultusunda inceleme ve işlem yapılmadan karar verilmiştir. Şöyle ki;
1)Dava konusu taşınmazın ...... Belediye Başkanlığı"nın 22/05/2013 gün ve 2904 ve 28/04/2016 gün ve 2771 sayılı cevabi yazısında mücavir alan sınırları içerisinde, belediye hizmetlerinden faydaladığı bildirilmiş ve Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü"nün parsel sorgulama uygulama sitesinden edinilen bilgilere göre de dava konusu taşınmazın arsa vasfında olduğu anlaşılmıştır.
Hükme esas alınan bilirkişi raporunda taşınmaza arazi niteliği ile değer biçildiğinden, alınan rapor geçersizdir.
Bu durumda; taraflara, dava konusu taşınmaza yakın bölgelerden ve yakın zaman içinde satışı yapılan benzer yüzölçümlü satışları bildirmeleri için imkan tanınması, lüzumu halinde re"sen emsal celbi yoluna gidilmesi, taşınmazın, değerlendirme tarihi itibariyle, emsal alınacak taşınmazın ise satış tarihi itibariyle imar ya da kadastro
parselleri olup olmadığı ilgili Belediye Başkanlığı ve Tapu Müdürlüğünden sorulması, ayrıca dava konusu taşınmazın; imar planındaki konumu, emsallere ve değerini etkileyen merkezi yerlere olan uzaklığını da gösterir krokisi ve dava konusu taşınmaz ile emsal taşınmazların resen belirlenen vergi değerleri ve emsal taşınmazların satış akit tablosu getirtilerek, dava konusu taşınmazın değerlendirmeye esas alınacak emsallere göre ayrı ayrı üstün ve eksik yönleri ve oranları açıklanmak suretiyle yapılacak karşılaştırma sonucu değerinin belirlenmesi bakımından, yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulu marifetiyle mahallinde keşif yapılarak alınacak rapor sonucuna göre hüküm kurulması gerektiğinin düşünülmemesi,
2)Dava konusu taşınmazın bulunduğu ...... mahallesinde 3402 sayılı Kadastro Kanununun 22/a maddesi uyarınca yapılan yenileme çalışmaları sonucu oluşan yeni kadastro krokisi ilgili Tapu Müdürlüğü ve Kadastro Müdürlüklerinden getirtilip, yeni duruma göre kamulaştırma konusu daimi irtifak ve pilon yeri alanının ölçekli kroki üzerinde gösterilmesi için fen bilirkişisinden, kamulaştırma bedelinin yenileme sonrası oluşan yüzölçümüne göre yeniden tespiti için ise bilirkişi kurulundan ek rapor alınması sağlanmadan, eksik incelemeyle karar verilmesi,
3)2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10. maddesine 6459 sayılı Yasanın 6. maddesi ile eklenen hüküm uyarınca, dava dört aylık süre içerisinde sonuçlandırılamadığından, bozmadan önce tespit edilen kamulaştırma bedelinden acele el koyma bedelinin mahsubundan sonra kalan kısmına 13.08.2013 tarihinden ilk karar tarihine, bozma sonrası artan kısma ise 13.08.2013 gününden son karar tarihine kadar yasal faiz işletilmesi gerektiği halde, yazılı şekilde tüm bedele son karar tarihine kadar faiz yürütülmesi ve faiz başlangıç tarihinin hatalı belirlenmesi,
Doğru olmadığı gibi,
4)7139 sayılı Kanunla değişik Kamulaştırma Kanununun 10/8 fıkrası gereğince, bozma sonrası bankaya hak sahibi adına yatırılacak bedelde artış olması halinde bu kısım için; 7139 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik hükümlerine göre işlem yapılması gerektiğinden,
Hükmün yukarıda açıklanan gerekçelerle davalılar vekilince temyiz isteminin kabulü ile BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine ve temyize başvurma harcının Hazineye irad kaydedilmesine, 28/02/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.