BAM Hukuk Mahkemeleri İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/1013 Esas 2019/467 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi
Esas No: 2015/1013
Karar No: 2019/467
Karar Tarihi: 20.06.2019

BAM Hukuk Mahkemeleri İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/1013 Esas 2019/467 Karar Sayılı İlamı

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2015/1013 Esas
KARAR NO : 2019/467

DAVA : İtirazın Kaldırılması - İflas
DAVA TARİHİ: 19/07/2007

BİRLEŞENİSTANBUL 50. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2011/34 - KARAR NO: 2013/93

DAVA : İtirazın Kaldırılması - İflas
DAVA TARİHİ: 19/07/2007
KARAR TARİHİ: 20/06/2019

Yukarıda tarafları ve konusu yazılı asıl ve birleşen davanın mahkememizce yapılan açık yargılaması sonrasında;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Asıl davada davacı vekili, asıl davada davalı .... A.Ş.'nin ve birleşen davada davalı ...Şti.'nin bünyesindeki ... İşletmesini 13.02.2007 tarihli devir sözleşmesi ile devraldığını, 29.10.2006 tarihli faturada konu edilen 2.725,30 Avro ve yine aynı tarihli faturada konu edilen 21.827,03 Avro'luk alacaklara dayalı iflas istemli takibinde 10.035,35 Avro'nun tahsili yönünden başlatılan takibe her 2 şirketin itiraz ettiğini ileri sürerek, itirazların kaldırılıp, davalıların iflaslarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Asıl ve birleşen davalı şirketler vekilleri, davanın reddini istemiştir.
Kapatılan İstanbul ... Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 04/02/2014 tarih,... Esas, ... Karar sayılı kararıyla asıl ve birleşen dava yönünden karar verilmesine yer olmadığına, muvafakat edilmediğinden yatan depo emri tutarının karar kesinleştiğinde davacıya ödenmesine karar verilmiş, verilen karar asıl davada davalı .... A.Ş. vekili temyiz etmiştir.
Yargıtay 23. Hukuk Dairesi'nin 29/06/2015 tarih, 2014/3932 Esas, 2015/4993 Karar sayılı kararıyla; "1) Anayasa'nın 141/3. maddesine göre bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır. HMK'nın 297/1-c maddesinde, hükmün, iki tarafın iddia ve savunmalarının özetlerini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri de kapsaması gerektiği öngörülmüştür. Kararlarda bulunması gereken gerekçeler sayesinde taraflar, hükmün hangi maddi ve hukuki sebebe dayandırıldığını anlayabilecekleri gibi, karar aleyhine kanun yoluna başvurulduğunda da HUMK'un 428. maddesi uyarınca Yargıtay incelemesi sırasında ancak bu gerekçe sayesinde kararın usul ve Yasaya uygun olup olmadığı saptanabilecektir. Diğer bir anlatımla, Yargıtay denetimi ancak bir kararın gerekçe taşıması halinde mümkün olabilir. Ayrıca yetersiz gerekçeyle hüküm kurulması, Anayasa'nın 2. maddesinde düzenlenen hukuk devleti ilkesini, Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 27. maddesinde düzenlenen hukuki dinlenilme hakkını ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkını ihlâl edecektir.
YHGK'nın 07.12.2011 tarih 15-708 E, 737 K. sayılı ilamında açıklandığı üzere; gerekçe, hakimin (mahkemenin) tespit etmiş olduğu maddi vakıalar ile hüküm fıkrası arasında bir köprü görevi yapar. Gerekçe bölümünde hükmün dayandığı hukuki esaslar açıklanır. Hakim, tarafların kendisine sundukları maddi vakıaların hukuki niteliğini (hukuk sebepleri) kendiliğinden (re'sen) araştırıp bularak hükmünü dayandırdığı hukuk kurallarını ve bunun nedenlerini gerekçede açıklar (Kuru, Baki/Arslan, Ramazan/ Yılmaz, Ejder; Medeni Usûl Hukuku Ders Kitabı 6100 sayılı HMK'na Göre Yeniden Yazılmış, 25 Baskı, Ankara 2014, s.454). Hakim, gerekçe sayesinde verdiği hükmün doğru olup olmadığını, yani kendini denetler. Üst mahkeme de, bir hükmün hukuka uygun olup olmadığını ancak gerekçe sayesinde denetleyebilir. Taraflar da ancak gerekçe sayesinde haklı olup olmadıklarını daha iyi anlayabilirler. Bir hüküm, ne kadar haklı olursa olsun, gerekçesiz ise tarafları doyurmaz (A.g.e., s. 454).
Bu nedenle, Mahkemece, davalı şirketlerin, davalıya ait otelde kalıp kalmadığı ve kaldıysa hakedilen miktarın ne olduğu konusunda yukarıda açıklanan ilkelere uygun gerekçe oluşturulması gerekirken, depo emrinin yatırıldığı gerekçesiyle sonuca ulaşılması doğru olmadığı gibi, kabule göre, davanın reddine karar verilmesi şeklinde hüküm kurulması yerine her iki davaya yönelik karar verilmesine yer olmadığına hükmedilmesi de doğru görülmemiştir.
2- Bozma nedenine göre, asıl davada davalı .... A.Ş. vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir." neden ve gerekçesiyle mahkeme kararı bozulmuştur.
Mahkememizce bozma ilamına uyulmuş, yargılamaya devam olunmuştur.
Yargıtay bozma ilamı sonrası bu kez asıl ve birleşen davacı vekili 20/06/2019 tarihli dilekçesi ve aynı tarihli duruşmadaki beyanı ile asıl ve birleşen davadan feragat ettiklerini ve depo emrine konu paranın yatıran tarafa iadesine muvafakat ettiklerini bildirmiştir.
Asıl ve birleşen davalılar vekilleri 20/06/2019 tarihli duruşmadaki ayrı ayrı beyanları ile feragata bir diyeceklerinin olmadıklarını bildirmişler, asıl davada davalı ... vekili feragat nedeniyle vekalet ücreti ve yargılama gideri taleplerinin bulunmadığını, birleşen davada davalı vekili vekalet ücreti ve yargılama gideri taleplerinin devam ettiğini bildirmiştir.
Davadan feragat HMK'nun 307 ve 309. maddelerin hükümleri gereğince uyuşmazlığı ve dolayısıyla davayı sona erdiren, davalı tarafın kabulünü gerektirmeyen ve kesin mahkeme hükmünün hukuksal sonuçlarını doğuran bir taraf işlemidir.
HMK.nun 307.maddesi hükmüne uygun olarak davacının davadan feragatinin mahkemece saptanması halinde feragat sebebiyle davanın reddine karar verilmesi gerekir. Asıl ve birleşen davacı vekilinin vekaletnamesindeki yetki durumu incelendiğinde asıl ve birleşen davalardan feragate yetkili olduğu anlaşılmaktadır. Feragat bildirimi de HMK.nun 307.maddesi hükmüne uygun olarak mahkemece tespit olunmuştur. Bu yasal nedenlerle asıl ve birleşen davaların feragat nedeniyle ayrı ayrı reddine karar verilmiş; talep edildiğinden birleşen davalı taraf lehine vekalet ücreti ve yargılama gideri takdirine, davacı tarafça muvafakat edildiğinden davalı tarafça yatırılan depo emrine konu paranın karar kesinleşmesi beklenmeksizin yatıran tarafa iadesine ilişkin aşağıdaki kararı vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Davanın ve birleşen davanın Feragat nedeniyle ayrı ayrı REDDİNE,
2-Davacı tarafın muvafakat beyanı dikkate alınarak davalı tarafça yatırılan depo emrine konu 41.675,26 TL'nin karar kesinleşmesi beklenmeksizin yatıran tarafa iadesine,
3-Asıl davada alınması gerekli 29,60-TL karar ve ilam harcından 13,10-TL peşin harcın mahsubu ile geriye kalan 16,50-TL ve birleşen davada alınması gerekli 29,60-TL karar ve ilam harcından 13,10-TL peşin harcın mahsubu ile geriye kalan 16,50-TL olmak üzere toplam 33 TL harcın davacıdan alınıp maliyeye gelir kaydına,
4-Asıl davada talep edilmediğinden davalı taraf yararına vekalet ücreti ve yargılama gideri takdirine yer olmadığına,
5-Birleşen davada davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap ve takdir olunan 2.725 TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp birleşen davalıya verilmesine,
6-Birleşen davalı tarafından yapılan 11,00 TL yargılama giderinin davacıdan alınıp birleşen davalıya verilmesine,
7-Taraflarca yatırılan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,

Dair; taraf vekillerinin yüzlerine karşı , gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içerisinde Yargıtay'da temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkça okundu usulen anlatıldı.

Başkan ...
¸e-imzalı
Üye ...
¸e-imzalı
Üye ...
¸e-imzalı
Katip ...
¸e-imzalı


Bu belge 5070 sayılı Yasa uyarınca güvenli E-İMZA ile imzalanmıştır.

Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.