15. Hukuk Dairesi Esas No: 2016/5750 Karar No: 2018/852 Karar Tarihi: 01.03.2018
Yargıtay 15. Hukuk Dairesi 2016/5750 Esas 2018/852 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Dava, eser sözleşmesi nedeniyle açılmıştır. Davacı vekili, mahkemenin kısmen kabul kararına karşı temyiz başvurusunda bulunmuştur. Mahkeme, davaya tüketici ilişkisi olarak bakılması gerektiğini belirtmiş ve tüketici mahkemesinin görevli olduğunu ifade etmiştir. Ancak mahkeme, yanıldığından dolayı kararın bozulmasına karar verilmiştir. 6502 sayılı Tüketici Kanunu, tüketicinin sağlık, güvenlik ve ekonomik çıkarlarını korumayı amaçladığı gibi tüketicilerin kendilerini korumalarını özendirmiştir. Kanuna göre bir hukuki işlemin tüketici işlemi sayılabilmesi için taraflardan birinin tüketici, diğerinin ise sağlayıcı/satıcı olması gerekmektedir. Kanuna göre tüketici işlemi; her türlü sözleşme ve hukuki işlemi içermekte olup, mal veya hizmet piyasalarında ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan sözleşmeleri de kapsamaktadır.
15. Hukuk Dairesi 2016/5750 E. , 2018/852 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :Asliye Hukuk Mahkemesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü: - K A R A R - Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanmakta olup, mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen hüküm, davacı vekilince temyiz olunmuştur. Davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan 6502 sayılı tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun"un amaç başlıklı 1. maddesinde, "Bu Kanunun amacı; kamu yararına uygun olarak tüketicinin sağlık ve güvenliği ile ekonomik çıkarlarının koruyucu, zararlarını tazmin edici, çevresel tehlikelerden korunmasını sağlayıcı, tüketiciyi aydınlatıcı ve bilinçlendirici önlemleri almak, tüketicilerin kendilerinin korucuyu girişimlerini özendirmek ve bu konulardaki politikaların oluşturulmasında gönüllü örgütlenmelerini teşvik etmeye ilişkin hususları düzenlemektir. Tanım başlıklı 3. maddesinin (ı) sağlayıcı; Kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla tüketiciye hizmet sunan ya da hizmet sunanın adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi, (k) Tüketici; Ticari-veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi, (l) Tüketici işlemi; Mal veya hizmet piyasalarında Kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzer sözleşmeler de dahil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi." düzenlemeleri bulunmaktadır. Bir hukuki işlemin tüketici işlemi sayılabilmesi için yukarıda belirtilen tanımlara uygun olması gerekir. Açıklanan hususlar gözetildiğinde eser sözleşmesi ilişkisinin de Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun kapsamında kaldığının anlaşılabilmesi için taraflardan birinin tüketici, diğer yanın ise satıcı/sağlayıcı olması gerekir. Bu koşulların bulunması halinde tüketici işleminden ve sonuçta da görevli mahkemenin "tüketici mahkemesi" olduğundan söz edilebilecektir. Görev hususu kamu düzenine ilişkin olup, mahkemece yargılamanın her aşamasında re"sen dikkate alınmalıdır ve görev hususunda kazanılmış hak söz konusu olamaz. 6502 sayılı Yasa"nın 73/1. maddesi uyarınca bu kanun kapsamında sayılan uyuşmazlıklarda tüketici mahkemeleri görevli, aksi halde ise genel mahkemeler görevlidir. Somut uyuşmazlıkta; taraflar arasında eser sözleşmesi ilişkisi kurulmuş olup, davacı yüklenici- (sağlayıcı) davalı ise işsahibi (mesken sahiplerinin oturduğu sitenin oluşturduğu yönetim) ise tüketicidir. Bu durumda taraflar arasında 6502 sayılı Yasa kapsamında tüketici ilişkisi kurulduğu anlaşıldığına göre, anılan Yasa"nın 73/1. maddesi uyarınca görevli mahkemece tüketici mahkemesidir. Bu durumda mahkemenin görevli olmadığı gözetilerek dava şartı yokluğundan davanın reddi gerekirken, kısmen kabulü doğru olmamış, kararın bozulması uygun bulunmuştur. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 01.03.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.