Abaküs Yazılım
3. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/17644
Karar No: 2017/2298
Karar Tarihi: 01.03.2017

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2015/17644 Esas 2017/2298 Karar Sayılı İlamı

3. Hukuk Dairesi         2015/17644 E.  ,  2017/2298 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

    Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

    Y A R G I T A Y K A R A R I

    Davacı, davalının sahibi olduğu inşaatın içinden geçerken inşaat çukuruna düştüğünü, ayağının kırılarak yaralandığını, kazadan sonra çalışamadığını, gerekli güvenlik önlemlerinin davalı tarafından alınmadığını, uyarı işaretlerinin bulunmadığını, davalının sorumlu olduğunu belirterek; fazlaya ilişkin hakların saklı kalması kaydıyla işgücü ve sair maddi kayıpları yönünden 10.000,00 TL maddi, 50.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı, kazanın meydana geldiği inşaatın sahibi olduğunu, inşaatın yapımına başlamadan gerekli güvenlik önlemlerini aldığını, davacının karanlıkta ve inşaata girmenin tehlikeli ve yasak olduğuna ilişkin uyarı levhası bulunmasına rağmen dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranarak inşaatın içinden geçtiğini, kusurunun bulunmadığını tüm kusurun davacıda olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
    Mahkemece; davacının işgücü kaybı nedeniyle 35.175,13 TL maluliyet zararı, 3.668,62 TL geçici işgöremezlik zararı olmak üzere toplam 38.863,75 TL talep edebileceği, taleple bağlı kalınmak suretiyle 10.000,00 TL maddi tazminatın ve 5.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren yasal faizi ile bilirkte tahsiline karar verilmiş, hüküm süresi içerisinde davalı tarafça temyiz edilmiştir.
    1-) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalı tarafın sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
    2-) HMK’nın 119/1-ğ maddesine göre, dava dilekçesinin talep sonucu bölümünde davacı, neye karar verilmesini istiyorsa onu açık bir şekilde yazar. Mahkemece davanın kabulü halinde talep sonucunu aynen hüküm fıkrası olarak kararına alabilmesi bakımından talep sonucunun çok açık bir şekilde yazılması gereklidir.

    ../..

    -2-



    Talep sonucunun açık olmaması durumunda, HMK’nın 31. maddesine göre mahkemece, davacıya talep sonucunun açıklattırılması gerekir. Bu hükümde, “hakim, uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişki gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabilir, soru sorabilir, delil gösterilmesini isteyebilir” denilmekte ise de, bunu sadece hakime tanınan bir yetki şeklinde değil, aynı zamanda hakime verilen bir ödev olarak anlamak gerekir.
    Bundan başka, talep sonucunun açık olmaması halinde, onu dava dilekçesinin diğer bölümlerinde yazılanların ışığı altında bir yoruma tabi tutarak, davacının bu dava ile neyin hüküm altına alınmasını istediği tespit edilmelidir (KURU, Baki- ARSLAN, Ramazan- YILMAZ, Ejder; Medeni Usul Hukuku Ders Kitabı, Yetkin Yayınları, 22. Baskı, Ankara 2011, sh.299). ( HGK. 2013/15-1620 esas : 2015/1096 karar sayılı 27/03/2015 tarihli ilamı)
    Dosya içeriğinden; davacı tarafın dava dilekçesinde 10.000,00 TL maddi tazminat talep ettiği, ancak tazminat kalemlerini ayrı ayrı belirtmediği, yerel mahkemece de davacı tarafa talep sonucu açıklattırılmadığı gibi tazminatın ne kadarının işgücü kaybı, ne kadarının geçici işgöremezlikten kaynaklandığı anlaşılamamıştır. Buna göre mahkemece öncelikle, davacı tarafa dava dilekçesinin talep sonucu bölümünde neye karar verilmesini istediğinin açıklattırılması ve oluşan sonuca göre karar verilmesi gerekirken belirtilen hususların yerine getirilmeden iki ayrı maddi tazminat kalemi üzerinden taleple bağlı kalınarak hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
    3-) TBK"nun 51/1(BK"nun 43/1)maddesinde "Hâkim, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirler."hükmü getirilmiştir.
    Bununla birlikte, 6098 sayılı yeni Türk Borçlar Yasası’nın 69’uncu ve önceki 818 sayılı Borçlar Yasası’nın 58’inci maddelerinde “bir binanın veya diğer yapı eserlerinin malikleri, bunların yapımındaki bozukluklardan veya bakımındaki eksikliklerden” sorumlu ve bir kusurları söz konusu olmaksızın “doğan zararı gidermekle yükümlü” tutulmuşlardır. Bu sorumluluğa öğretide “kusursuz sorumluluk” veya daha geniş tanımıyla “kusura dayanmayan nesnel sebep sorumluluğu” denilmektedir. Burada malike kurtuluş kanıtı sunma olanağı tanınmamıştır. Malik, ancak illiyet bağını kesen sebeplerin (mücbir sebep, zarar görenin kendi kusuru, üçüncü kişinin ağır kusuru gibi ) varlığı durumunda sorumluluktan kurtulabilir.
    Sorumlu kişi veya işletmenin, kusurlu olup olmaması, özen ödevini yerine getirip getirmemesi, işletme veya nesnede (şeyde) bir bozukluk veya noksanın bulunup bulunmaması, meydana gelen zararın tazmin borcu yönünden bir etkiye sahip değildir. Zira bunların sebep oldukları zararlarda, kusurun bulunup bulunmadığı ya da rolünün olup olmadığının çoğu zaman bilinemediği veya ispat edilemediği gibi, sorumlu kişi veya işletme, her türlü özeni gösterse, gözetim ve denetim ödevini yerine getirse, gerekli bütün tedbirleri alsa bile, gene çoğu zararın meydana gelmesini önlemek mümkün değildir. Bu sebeple sorumluluğunun bağlandığı olgu ile zarar arasında uygun illiyet bağı kurulduğu zaman, sorumluluk da gerçekleşmiş olacağından, bu işletme veya nesnelerin sahip veya işletenleri, bunların sebep oldukları zararı gidermek zorundadır.


    ../..
    -3-


    Bina veya yapı eseri malikinin sorumluluğunu ortadan kaldıran, bir başka deyişle, zarar ile yapımdaki bozukluk ve özen eksikliği arasında uygun “nedensellik bağı”nı kesen nedenler ise mücbir sebep, zarar görenin kendi kusuru ve üçüncü kişinin kusuru olarak belirlenmiştir.
    Buna göre, davalının inşaat sahibi olarak gerekli güvenlik önlemlerinin almayarak, dava konusu kazaya sebebiyet verdiği görülmekle doğan zarardan kusursuz olarak sorumludur.
    Dosya kapsamından, yerel mahkemece alınan bilirkişi raporunda davacının % 40 davalının ise % 60 kusurlu olduğu açıklanmış ve hükme esas alınmıştır. Kusur raporuna istinaden alınan aktüer bilirkişi raporunda ise davacının geçici işgöremezlik zararı hesaplanırken kusuru oranında indirim yapılmadığı görülmektedir.
    O halde; mahkemece dava konusu zararın ortaya çıkmasında davacının da % 40 oranında kusurlu olduğu belirlendiğine göre; ikinci bentte belirtilen dava konusu talebin açıklattırılması sonrasında oluşacak sonuç kapsamında hesaplanan geçici işgöremezlik zararından davacının kusuru oranında indirim yapılması gerekirken, Borçlar Kanunun 51(BK"nun 43/1) maddesi uyarınca kusur oranında indirim yapılmamış olması usul ve yasaya uygun görülmemiş,bozmayı gerektirmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalının sair temyiz itirazlarının reddine; ikinci ve üçüncü bentte açıklanan nedenlerle hükmün davalı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 01/03/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.













    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi