8. Hukuk Dairesi 2010/2904 E. , 2010/4580 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Katkı Payı Alacağı
... ile ... aralarındaki katkı payı alacağı davasının reddine dair... Aile Mahkemesinden verilen 02.02.2010 gün ve 145/93 sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili ile davalı vekili taraflarından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı vekili, evlilik birliği içinde kooperatif üyeliği yoluyla edinilen 184 ada 7 parseldeki 23 numaralı bağımsız bölümün boşanma tarihinden sonra davalı üzerine tescil edildiğini açıklayarak vekil edeninin katkıda bulunduğunu, fazlaya ilişkin hakları saklı tutularak 40.000 TL. alacağın dava tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte tahsili ile vekil edenine ödenmesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, dava konusu taşınmazın boşanma hükmünün kesinleştiği tarihten sonra 11.2.2007 tarihinde vekil edeni tarafından kooperatif üyeliğinin devri yoluyla edinildiğini, kaldı ki zamanaşımı süresinin dolduğunu açıklayarak davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, TMK.nun 178.maddesine göre zamanaşımı süresinin dolduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi üzerine; hükmün esasına ilişkin bölümü davacı vekili, vekalet ücretine ilişkin bölümü ise davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Taraflar 4.9.1970 tarihinde evlenmişler, 4.11.2003 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün 21.2.2006 tarihinde kesinleşmesi ile evlilik birliği son bulmuştur.
Başka bir mal rejimi seçildiği ileri sürülmediğine göre, taraflar evlenme tarihinden 4721 sayılı TMK.nun yürürlüğe girdiği 1.1.2002 tarihine kadar mal ayrılığı (743 sayılı TKM.m. 170), bu tarihten mal rejiminin sona erdiği boşanma davasının açıldığı tarihe kadar ise TMK.nun 202.maddesine göre yasal edinilmiş mallara katılma rejimine tabidirler. Eşler arasındaki mal rejimi TMK.nun 225/2.maddesine göre boşanma davasının açıldığı tarih itibariyle son bulmuştur.
Dava konusu Kuşadası Güzelçamlı 184 ada 7 parseldeki 23 numaralı bağımsız bölüm 11.6.2008 tarihinde ferdileşme yoluyla davalı adına tescil edilmiştir. Davacı uyuşmazlık konusu katkıda bulunduğunu ileri sürdüğü taşınmazın tarih açıklamaksızın evlilik birliği içinde edinildiğini, ancak davalı adına kaydının kötüniyetli şekilde boşanma sonrasına bırakıldığını; davalı ise nizalı taşınmaza ilişkin kooperatif üyeliğini boşanma tarihinden sonra 11.02.2007 tarihinde 3.kişiden devraldığını, bilahare ferdileşme ile adına tescil edildiğini savunmuştur. Davacı, uyuşmazlık konusu taşınmazın edinimine katkıda bulunduğunu ileri sürmüş, ancak taşınmazın edinildiği ve katkının yapıldığı iddia olunan tarih hususunda açıklama yapmamıştır. HUMK.nun 75. maddesinin 2. fıkrası hükmüyle hakimin müphem hususlarda taraflardan açıklama isteyebileceği düzenlenmiş bulunmaktadır. Mahkemece yapılacak iş; davacıya talebi açıklattırılarak katkının yapıldığı ve taşınmazın edinildiğinin iddia edildiği tarih aralığının sorulup belirlenmesi (HUMK. m. 213, 230 vd), gerekli belgelerin sözü edilen kooperatiften veya taraflardan istenerek dosya arasına konulması, buna göre bildirilen tarih 4721 sayılı TMK.nun yürürlüğe girdiği 1.1.2002 tarihinden sonraya ilişkin ise, boşanma davasının kesinleştiği tarihten davanın açıldığı 19.2.2009 tarihine kadar bir yıllık süre geçmiş ise davanın şimdiki gibi reddine; davacı tarafından katkının yapıldığı ve taşınmazın kooperatif üyeliği ile edinildiği iddia edilen tarih eşler arasında 743 sayılı TKM. nin 170. maddesi uyarınca “mal ayrılığı” rejiminin geçerli olduğu döneme rastladığı takdirde, uyuşmazlık Borçlar Kanununun genel hükümlerine göre çözüme kavuşturulacağından, TMK.nun 5. maddesi yoluyla Borçlar Kanununun 125. maddesinde düzenlenen başka türlü hüküm mevcut olmadığı takdirde her dava için öngörülen 10 yıllık zamanaşımı süresi uygulanacağından, TMK.nun 6.maddesine göre davacıya iddiasını ispat için imkan ve süre verilmesi, iddia ve savunma çerçevesinde taraf delillerinin toplanması ve sonucuna göre hüküm kurulması gerekir. Eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir.
Davalı vekili ise hükmü avukatlık ücreti yönünden temyiz ederek bozulmasını istemiştir. Dava reddedildiğine göre, yargılama sırasında kendisini vekille temsil ettiren davalı yararına Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri gereğince vekalet ücreti takdiri konusunda olumlu veya olumsuz bir karar verilmemiş olması da yerinde değildir.
Davacı ve davalı vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile usul ve yasa hükümlerine uygun bulunmayan hükmün HUMK.nun 428.maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair hususların şimdilik incelenmesine yer olmadığına ve 17,15" er TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacı ve davalıya ayrı ayrı iadesine 07.10.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.