
Esas No: 2018/935
Karar No: 2018/5076
Karar Tarihi: 22.05.2018
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2018/935 Esas 2018/5076 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, yaşlılık aylığı bağlanması istemine ilişkindir.
Mahkemece, uyulan bozma ilamı sonrası davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, aşağıdaki bentler dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Davacıya her ne kadar 01.04.2011 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı bağlanmasına karar verilmiş ise de, davacının bu tarihe kadar çalıştığı ve daha sonrasında işten ayrıldığı belirgin olduğundan, bu tarihi takip eden aybaşından itibaren aylık bağlanması gerektiğinin gözetilmemesi yerinde görülmemiştir.
3- Davacının talebi ve aylık bağlanmasına karar verilen tarih gözetildiğinde davanın kısmen kabulüne karar verilmesi ve buna göre yargılama giderlerine hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Ne var ki, bu hususların düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hüküm bozulmamalı, 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 438. maddesi gereğince düzeltilerek onanmalıdır.
SONUÇ : Hüküm tamamen silinerek yerine, “1-Davacı tarafından davalı aleyhine açılan tespit davasının kısmen kabulüne,
2-Davacıya, maluliyet oranı ve hizmet süresi dikkate alınarak hizmet akdi ile son çalıştığı 01/04/2011 tarihini takip eden aybaşı olan 01.05.2011 tarihinden itibaren, yaşlılık aylığı bağlanması gerektiğinin tespitine,
3-Davalı harçtan muaf olduğundan harç takdirine yer olmadığına,
4-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden 4667 sayılı Kanun ile değişik 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 168/son maddesi gereğince hüküm verildiği tarihte geçerli olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi üzerinden hesaplanan 1.980 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, yine aynı tarife gereği 1.980 TL vekalet ücretinin de davacıdan alınarak davalıya verilmesine
5-Davacının adli yardımdan faydalanması nedeniyle hazine tarafından yapılan davetiye gideri: 95 TL, posta masrafı: 61,25 TL, ... faturası: 337,97 TL, Adli rapor gideri: 600 TL, toplam 1.094,22 yargılama giderinin, kabul ve red oranına göre, 547,11 TL sinin davacıdan, 547,11 TL sinin de davalıdan tahsil olunarak devlet hazinesine gelir kaydolunmasına,
6-Davacı tarafından yapılan temyiz posta masrafı: 19,25 TL, posta masrafı: 13 TL toplam: 32,25 TL yargılama giderlerinin kabul ve red oranına göre 16,13 TL sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, geri kalanının davacı üzerinde bırakılmasına dair, davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliğ veya tefhim tarihinden itibaren sekiz gün içinde verilecek dilekçe ile ilgili Yargıtay Hukuk Dairesi’ne temyiz yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, anlatıldı. 07/11/2017” ibarelerinin yazılmasına ve bu şekliyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 22.05.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.