1. Hukuk Dairesi 2021/920 E. , 2021/1710 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, inanç sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacı, 03.03.2003 tarihli inanç sözleşmesi gereği maliki olduğu 9056 sayılı parseldeki 1, 6 ve 7 no’lu bağımsız bölümlerini almış olduğu 67.000 doların teminatı olarak davalıya devrettiğini, borcunu ödeyemediğini, borcu ödeyebilmek için taşınmazlardan birinin satılarak satış bedelini kullanma isteğinin davalı tarafından kabul edilmediğini, aksine davalının dava konusu taşınmazları sahiplendiğini, psikolojik sıkıntıları nedeniyle ilaç kullandığını, bu durumundan yararlanılarak ve iradesinin fesada uğratılarak inanç sözleşmesinin satış sözleşmesi gibi imzalatıldığını ileri sürerek, tapu kayıtlarının iptali ile adına tescilini istemiştir.
Davalı, çekişmeli taşınmazları dava dışı ...’dan satın aldığını, davacı ile ... arasındaki hukuki ilişkiyi bilmediğini belirtip, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, 03.03.2003 tarihli sözleşmenin aksinin yazılı delil ile kanıtlanamadığı, sözleşmede belirtilen bedelin davacı tarafından ödendiğine dair delil sunulmadığı, davalının dava konusu taşınmazları ...’den almasına rağmen husumetin davalıya yöneltilmesinin yerinde olmadığı, taraflarca yargılama sırasında sunulan 25.12.2013 tarihli sulh sözleşmesinin gereklerinin de verilen sürede yerine getirilmediği, davacı iddialarının yerinde olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Celp edilen tapu kayıtlarından; dava konusu 9056 parsel sayılı taşınmazdaki 1 no’lu depolu dükkan ile 6 ve 7 no’lu dairelerin davacı ... adına kayıtlı iken, ...’a vekaleten ...’nın anılan taşınmazların tamamını 16.07.2002 tarihinde dava dışı ...’a satış suretiyle temlik ettiği, ...’in de çekişmeli taşınmazları 03.03.2005 tarihinde davalı ...’a satış yoluyla devrettiği tespit edilmiştir.
Öte yandan, yargılama sırasında dosyaya sunulan 25.12.2013 tarih ve "Sulh Sözleşmesi" başlıklı adi yazılı belge incelendiğinde; davacı ... vekili Av. ... ile davalı ... tarafından imzalandığı, eldeki dava ile ilgili sulhun kapsamının belirlendiği anlaşılmıştır.
Bilindiği ve Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 313/1 maddesinde düzenlendiği üzere sulh, görülmekte olan bir davada, tarafların aralarındaki uyuşmazlığı kısmen veya tamamen sona erdirmek amacıyla, mahkeme huzurunda yapmış oldukları bir sözleşmedir. HMK’nın 314. maddesinde sulhun hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabileceği belirtilmiştir. HMK’nın 315/1 maddesi ise “Sulh ilgili bulunduğu davayı sona erdirir ve kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur. Mahkeme, taraflar sulhe göre karar verilmesini isterlerse, sulh sözleşmesine göre; sulhe göre karar verilmesini istemezlerse, karar verilmesine yer olmadığına karar verir.” hükmünü amirdir.
Somut olayda, mahkemece 25.12.2013 tarihli sulh sözleşmesinin yerine getirilmesi sağlanmaya çalışılmıştır. Ne var ki, yukarıda anılan yasa maddesinde mahkemeye böyle bir yükümlülük yüklenmemiş, izlenmesi gereken yol açıkça belirtilmiştir.
Hal böyle olunca, 6100 sayılı HMK’nin 315/1. maddesi uyarınca, davanın taraflarına sulh sözleşmesine göre karar verilmesini isteyip istemediklerinin sorulması, istediklerini beyan etmeleri halinde sulh sözleşmesine göre karar verilmesi, aksi halde ise karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
Davacı vekilinin yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre vekalet ücretine yönelik temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yerolmadığına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 24/03/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.