12. Ceza Dairesi 2016/3580 E. , 2018/3355 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Ağır Ceza Mahkemesi
Dava : 466 sayılı yasa uyarınca tazminat
Hüküm : Davanın reddi
Davacının tazminat talebinin reddine ilişkin hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Gerekçeli karar başlığında "466 sayılı yasa uyarınca tazminat " yerine "haksız tutuklanma nedeniyle tazminat" ibaresine yer verilmesi, mahallinde düzeltilmesi mümkün yazım yanlışlığı, olarak kabul edilmiştir.
Yapılan incelemeye, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Tazminat davasının dayanağı olan Aydın 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 2007/281 esas, 2009/58 karar sayılı ceza dava dosyasının incelenmesinde; sanık (davacı) hakkında üzerine atılı dolandırıcılık suçundan zamanaşımı sebebiyle düşme, resmi belgede sahtecilik suçuna ilişkin ise beraatine karar verildiği, kararın bir kısım katılanlar tarafından temyizi üzerine Yargıtay 11. C.D"nin 27/09/2012 tarih ve 2011/13508 esas, 2012/16149 karar sayılı ilamı ile dolandırıcılık suçuna ilişkin zamanaşımı sebebiyle düşme kararlarının onanmasına, resmi belgede sahtecilik suçuna ilişkin ise kararın bozularak bu suç yönünden de kamu davasının zamanaşımı sebebiyle düşürülmesine karar verildiği, sanığın (davacının), kanun yoluna başvurmayan diğer bir kısım katılanlara yönelik, üzerine atılı resmi belgede sahtecilik suçuna dair verilen beraat kararının ise temyiz edilmeden 17/04/2009 tarihinde kesinleştiği, tazminat davasının ise 24/06/2014 tarihinde açılmış olduğu anlaşılmakla; 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun"un 6. maddesine göre, davacının tazminat talebi 466 sayılı Kanun Dışı Yakalanan veya Tutuklanan Kimselere Tazminat Verilmesi Hakkında Kanun hükümlerine tabi olduğu, Ceza Genel Kurulunun 23/03/2010 tarih ve 2009/256 Esas ve 2010/57 sayılı kararına göre 466 sayılı Kanunun 2. maddesindeki üç aylık sürenin başlangıcı için 21/04/1975 tarih ve 3-5 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararına atıf yapılarak kesinleşen beraat kararından davacının haberdar olmasının aranması gerektiği, ayrıca Ceza Genel Kurulu"nun 06/05/2014 tarih ve 141-229 sayılı kararında 466 sayılı Kanuna göre incelenen tazminat davasının usul ve yasaya uygun yapılan kesinleşmesinden itibaren her halükarda 10 yıl içinde açılması gerektiği kabul edilmiştir. Bunun yanında, kararlar Yazı İşleri Yönetmeliğine göre usulüne uygun olarak tebliğ edilmemiş ve kesinleştirme işlemleri yapılmamış yada kesinleştiği tespit edilmemiş ise, karar tarihinden itibaren 10 yıldan fazla bir süre geçtiğinde, somut olayın, tarafların ve davanın özelliği de nazara alınmak suretiyle 466 sayılı Kanuna göre tazminat istenemeyeceği bu kapsamda; tazminat davasının dayanağı olan davacı (sanık) hakkındaki kesinleşme şerhli beraat hükmünün davacıya tebliğ edilip edilmediği veya davacının hakkında verilen beraat kararının kesinleştiğini, dosyadan belge almak ya da benzeri yollarla öğrenip öğrenmediği, hususları tespit edilerek 466 sayılı Kanunda öngörülen tazminat isteme koşullarının bulunup bulunmadığı, tutuklama müzekkeresi içeriğine göre davacının üzerine atılı hırsızlık, dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilik suçlarından tek müzekkere ile tutuklandığının anlaşılması karşısında, beraat kararı verilen ve temyiz edilmeden kesinleşen tazminat talebinin dayanağı olan "resmi belgede sahtecilik" suçuna dair tutuklama müzekkeresinin infaz edilmemiş olması halinde davacı yönünden tazminat isteme koşullarının oluşmayacağı dikkate alındığında davacının tazminat talep etme hakkının bulunup bulunmadığının tespiti bakımından, bahse konu tutuklama müzekkeresinin hangi suçlar yönünden infaz edildiğinin, infaz edilen sürenin tereddüte mahal bırakmayacak şekilde araştırılarak sonucuna göre davacının hukuki durumunun tayin ve tespit edilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
Kanuna aykırı olup, davacı vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK"un 321. maddesi gereğince, isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 26/03/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.