17. Hukuk Dairesi 2016/806 E. , 2018/6919 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki, trafik kazası sonucu oluşan cismani zarar nedeniyle maddi tazminat davası üzerine yapılan yargılama sonunda, kararda yazılı nedenlerle, davanın kısmen kabulüne ilişkin verilen hüküm, davacı vekili, davalı vekili ve fer"i müdahil vekili tarafından süresi içinde temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği düşünüldü:
- K A R A R -
Davacı vekili, kaza tarihi itibariyle trafik sigortası olmayan motorsikletin, davacının idaresindeki motorsiklete çarpmasıyla oluşan kazada ağır biçimde yaralanan davacının maluliyete uğradığını, düzenlenen raporla maluliyet oranı % 65 olarak belirlenmişse de bu oranının daha ... olduğunu, ödeme yapılması için davalıya 22.09.2010 tarihinde başvurulduğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 2.000,00 TL. maluliyet tazminatının 04.10.2010 tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiş; 25.03.2015 tarihli ıslah dilekçesiyle, taleplerini 103.978,00 TL"ye yükseltmiştir.
Davalı vekili, davaya konu kazada sigortasız araç sürücüsünün kusuru olmadığından zarardan sorumlulukları bulunmadığını, kaza nedeniyle davacıya ödeme yapıldığından sorumluluklarının son bulduğunu, davacının da müterafik kusurlu olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Fer"i müdahil vekili, davaya konu kazada ve davacının yaralanmasında ihbar olunanın hiçbir kusuru bulunmadığını, kaza anında kask takmayan davacı zararı artırdığından müterafik kusurlu olduğunu, kazaya karışan dava dışı aracın trafik sigortacısı tarafından davacıya ödeme yapılıp yapılmadığının araştırılması gerektiğini belirterek ve davalı yanında davaya katılma talebinde bulunarak davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma, yapılan yargılama ve toplanan delillere göre; davanın kısmen kabulü ile 27.356,37 TL. tazminatın 07.01.2011 tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, fazla isteğin reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili, davalı vekili ve fer"i müdahil vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava, trafik kazası sonucu oluşan cismani zarar nedeniyle işgöremezlik tazminatı istemine ilişkindir.
10.04.1992 Gün ve 7/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı, hakimin tefhim etmiş olduğu kısa kararla gerekçeli kararın uyum içinde olmasını öngörmektedir. Kısa kararda hükmedilmeyen bir yükümlülüğün gerekçeli kararda hüküm altına alınmış olmasının çelişki teşkil etmediğini söylemek mümkün değildir. Yargı erkinin görev ve yetkisi, ... ile yasaları amaçlarına uygun olarak yorumlayıp uygulamak, keza İBK"nın bağlayıcılığını gözetmekten ibarettir. Kısa kararla gerekçeli karar arasındaki çelişkiye cevaz verilmemesinin amacı, kamunun mahkemelere olan güveninin sarsılmamasına yöneliktir. Tefhim edilen hüküm başka, gerekçeli karardaki hüküm başka ise bu durumun mahkemelere olan güveni sarsacağı tartışmasızdır. Öyle ki İBK ile bu konuya çok büyük bir önem verilmiş, çelişkinin varlığı tespit edildiği takdirde başka bir incelemeye gerek görülmeksizin ve tarafların bu konuyu temyiz sebebi yapıp yapmadıklarına bakılmaksızın kararın salt bu nedenle bozulması gerektiğine işaret edilmiştir.
Diğer taraftan 1086 sayılı HUMK"nun 381-389. maddelerinde (6100 sayılı HMK"nın 294-297. maddeleri), hükmün tefhimi, nasıl tesis edileceği ve sonrasında kararın nasıl yazılacağı etraflıca düzenlenmiştir. HUMK’nun 388. maddesinde (HMK"nın 297/II maddesi); hüküm sonucu kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, istek sonuçlarından her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, mümkünse sıra numarası altında birer birer, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesinin zorunlu olduğu açıklanmıştır. Başka bir anlatımla, tesis edilen hüküm, infazı kabil ve uygulanabilir olmalıdır.
Bu hükümler yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereği ve kamu düzeni ile ilgili olup, yasanın aradığı anlamda oluşturulacak kısa ve gerekçeli kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar, kararın gerekçesinin de, sonucu ile tam bir uyum içinde, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıkta olması zorunludur.
Yargıtay"ın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için de ortada usulüne uygun şekilde oluşturulmuş bir hükmün bulunması gerektiği açıktır.
Somut uyuşmazlıkta; yerel mahkemenin yargılamayı sonuçlandırdığı 05.10.2015 tarihli kısa kararda, "davanın kısmen kabulü ile 41.034,56 TL. tazminatın 07.01.2011 tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, fazla isteğin reddine" denildiği; mahkeme kısa kararının altına 21.10.2015 yapılan ilave ile, tazminat miktarı yönünden maddi hata (bilgisayar hatası) yapıldığı ve maddi hatanın HMK"nın 304/1. maddesine göre düzeltilebileceği gerekçesiyle, hükmün 1. bendinin "davanın kısmen kabulü ile 27.356,37 TL. tazminatın 07.01.2011 tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, fazla isteğin reddine" olarak tashihi şerhinin işlendiği; gerekçeli kararın hüküm fıkrasının da tashih edildiği belirtilen biçime uygun olarak yazıldığı görülmektedir. Böylelikle, davaya konu tazminat miktarı konusunda, kısa karar ile gerekçeli kararın hüküm fıkraları arasında çelişki yaratılmıştır.
Bu durum, Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 294/3. maddesine aykırılık teşkil ettiği, hükmün tashihine ilişkin yasal düzenleme basit yazım ve hesap hatalarının düzeltilmesi için öngörüldüğünden, 10.04.1992 Gün ve 1991/7 Esas-1992/4 Karar Sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu Kararı uyarınca, kısa karar ile gerekçeli karar arasındaki çelişkinin giderildiği bir hüküm kurulmak üzere kararın bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
2-Bozma neden ve şekline göre; davacı vekilinin sair temyiz itirazları ile davalı vekili ve fer"i müdahil vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA; (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekili ve fer"i müdahil vekilinin temyiz itirazları ile davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına; peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacı ile davalı ve feri müdahile geri verilmesine 09/07/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.