23. Hukuk Dairesi 2013/8019 E. , 2014/1368 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 20/06/2013
NUMARASI : 2013/417-2013/294
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-K A R A R-
Davacı vekili, müvekkili ile davalı şirket arasında kargo mallarının yüklenmesi, istiflenmesi ve depolanması hususlarında hizmet sözleşmesi imzalandığını, davalının bu sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirmediğini ve çalıştırdığı işçilerin sigorta primlerinin müvekkili şirket tarafından ödendiğini, davalı tarafa ödenen tüm bedellerin ve verilen avansların cari hesaba kaydedildiğini, bu cari hesap ilişkisinden kaynaklanan 40.653,20 TL tutarındaki alacağın tahsili amacıyla aleyhinde başlatılan icra takibinde, davalının haksız yere icra dairesinin yetkisine ve borca itiraz ettiğini ileri sürerek, itirazın iptali ile %20 icra inkâr tazminatının davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı, davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, iddia ve dosya kapsamına göre; davacının cari hesap alacağının tahsili için Ümraniye İcra Müdürlüğü nezdinde yaptığı takibe karşı davalının borca ve icra dairesinin yetkisine itirazda bulunduğu, itirazın iptali davasında öncelikle icraya yapılan yetki itirazının incelenmesi gerektiği, takibin sözleşmeye dayalı olmadığı ve davalı şirketin adresinin Ümraniye ilçesi olmayıp İzmir ili olduğu, HMK"nın 6. maddesi uyarınca yetki itirazının yerinde bulunduğu ve yetkisiz icra müdürlüğünde yapılan takipten dolayı açılan itirazın iptali davasının koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Somut olayda, borçlu-davalı takip sırasında yetki itirazında bulunmuş, ayrıca davacının takip talebine dayanak yaptığı cari hesap ekstresinin varlığını, içeriğini, ayrıca cari hesap sözleşmesinin varlığını inkar etmiştir. Takip tarihinde yürürlükte olan HMK"nın 10. maddesi uyarınca, sözleşmelerden doğan uyuşmazlıklarda, dava veya icra takibi sözleşmenin (borcun) yerine getirileceği (ifa edileceği) yer mahkemesinde de açılabilir. Sözleşmenin yerine getirileceği yer, öncelikle yanların açık ya da örtülü isteğine göre belirlenir. Tersi durumda ise, sözleşmenin yerine getirileceği yer takip tarihinde yürürlükte olan Borçlar Kanunu"nun 73. maddesi uyarınca saptanır. Öyle ki, davanın konusu, varlığı inkar edilmeyen sözleşmeden doğan bir para borcu olup da, sözleşmede aksi kararlaştırılmamış ise, bu para borcu alacaklının ödeme zamanındaki ikametgahında ödenir. Alacaklı bu para borcunun ödenmesi için kendi ikametgahında takip ya da dava açabilir. YHGK"nın 16.02.2005 tarih ve 19-63 E., 61 K. sayılı ilamı bu yöndedir. Ne var ki, somut olayda, taraflar arasında sözleşmenin olup olmadığı tartışmalı olup, İİK"nın 50/1. maddesi atfı ile HMK"nın 6. maddesi uyarınca davalı borçlunun ikametgâhının bulunduğu yer icra dairesi yetkilidir.
Bu açıklamalara ve dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 26.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.