Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2020/3758
Karar No: 2021/1709
Karar Tarihi: 24.03.2021

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2020/3758 Esas 2021/1709 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2020/3758 E.  ,  2021/1709 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL - TENKİS

    Taraflar arasında görülen tapu iptali-tescil ve tenkis davası sonunda, yerel mahkemece dava konusu 172 ada 5 (eski 170) ve 6 (eski 168) parsel sayılı taşınmazlar yönünden davacının miras payı oranında davanın kabulüne, yargılama sırasında 3. kişiye devredilen 168 ada 1 (eski 173) ve 2 (eski 172) parsel sayılı taşınmazlar yönünden ise; verilen kesin süreye rağmen davacı tarafın HMK’nın 125. maddesi uyarınca beyanda bulunmadığı gerekçesiyle bu taşınmazlar açısından husumet yokluğundan davanın usulden reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili ve davalı ... vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
    -KARAR-
    Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, mümkün olmazsa tenkis isteğine ilişkindir.
    Davacı, mirasbırakan ...’n maliki olduğu 168, 170, 172 ve 173 parsel sayılı taşınmazların davalı torununa devredildiğini, temliklerin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek, tapu kayıtlarının iptaline ve tesciline, mümkün olmazsa tenkise karar verilmesini istemiştir.
    Davalı ..., dava konusu taşınmazları cebri icra yoluyla satın aldığını belirterek davanın reddini istemiştir.
    Dahili davalı ..., iddiaların doğru olmadığını, bütün kardeşlerinin satın almayı bildiğini, mirasbırakanın 2002 yılında öldüğünü, zamanaşımı sürelerinin de geçtiğini bildirip, davanın reddini savunmuştur.
    Dahili davalı ..., davaya cevap vermemiştir.
    Mahkemece, verilen kesin süre içerisinde eksik harcın tamamlanmadığı gerekçesiyle davanın açılmamış sayılmasına ilişkin karar, Dairece; "…Yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler karşısında somut olaya bakıldığında yapılacak iş, mahkemece davacının yatırması gereken eksik harç miktarı tespit edilerek eksik harç miktarı belirtilmek suretiyle ikmali hususunda davacı tarafa takip eden celseye kadar süre verilmesi, eksik harcın ikmal edilmemesi halinde anılan celsede dosyanın işlemden kaldırılmasına karar vermesi, işlemden kaldırıldığı tarihten başlayarak üç ay içinde eksik harç ikmal edilerek davanın yenilenip
    yenilenmeyeceğini beklemesi ve yenilenmediği takdirde kendiliğinden davanın açılmamış sayılmasına karar vermekten ibarettir. Hal böyle olunca, yukarıda açıklanan usulün izlenmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile 24.08.2015 tarihli celsede doğrudan davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi isabetsizdir." gerekçesiyle bozulmuş, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde, temliklerin mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunun kanıtlandığı gerekçesiyle dava konusu 172 ada 5 ( eski 170 ) ve 6 ( eski 168 ) parsel sayılı taşınmazlar yönünden davacının miras payı oranında davanın kabulüne, yargılama sırasında 3. kişiye devredilen 168 ada 1 ( eski 173 ) ve 2 ( eski 172 ) parsel sayılı taşınmazlar yönünden ise; verilen kesin süreye rağmen davacı tarafın HMK’nın 125. maddesi uyarınca beyanda bulunmadığı gerekçesiyle bu taşınmazlar açısından husumet yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmiştir.
    Celp edilen kayıtlardan; mirasbırakan ...’in 26.12.2001 tarihinde ölümü ile geriye mirasçı olarak, davacı kızı ...’i, dava dışı çocukları ... ve ... ile yargılama sırasında davaya dahil edilen çocukları ... ve ...’yü bıraktığı, mirasbırakanın tam pay üzere malik olduğu dava konusu kök 168, 170, 172 ve 173 parsel sayılı taşınmazlarını 31.08.1999 tarihinde çocukları ... ve ...’ye eşit oranda satış yoluyla temlik ettiği, ... ve ...’nün de anılan taşınmazları 05.05.2011 ve 06.05.2011 tarihlerinde davalı ...’e satış suretiyle devrettiği tespit edilmiştir.
    Öncelikle taraf teşkili açısından yapılan değerlendirmede;
    Davacı tarafın, dava dilekçesinin sonuç kısmında dava konusu taşınmazların davalı adına olan tapu kayıtlarının iptali ile mirasbırakan adına tescilini istediği, yargılama boyunca da isteğini miras payına daraltmadığı, aksine temyiz dilekçesinde mirasbırakan adına tescil istemli dava açtıklarını bir neden olarak ileri sürdüğü, eldeki davanın terekeye döndürme istemli açıldığı anlaşılmıştır.
    Hemen belirtilmelidir ki, davada tereke adına tapu iptali-tescil isteğinde bulunulduğuna göre, mirasçılar arasında elbirliği halinde mülkiyetin söz konusu olduğu ve davanın tereke adına sürdürülmesi gerektiği kuşkusuzdur.
    Bilindiği üzere, elbirliği (iştirak) halinde mülkiyet, yasa veya yasada belirtilen sözleşmeler uyarınca aralarında ortaklık bağı bulunan kişilerin bu ortaklık nedeniyle bir mala veya hakka birlikte malik olma durumudur. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu"nun (TMK) 701 ila 703. maddelerinde düzenlenen bu tür mülkiyetin (ortaklığın) tüzel kişiliği olmadığı gibi eşya üzerinde ortaklardan her birinin doğrudan doğruya bir hakkı da yoktur. Mülkiyet bir bütün olarak ortakların tümüne aittir. Başka bir anlatımla, ortaklık tasfiye oluncaya kadar ortaklardan birinin ayrı mal veya hak sahipliği bulunmayıp, hak sahibi ortaklıktır. Sözü edilen mülkiyet türünde malikler mülkiyet payları ayrılmadığından paydaş değil ortaktır. Bu kural TMK"nın 701. maddesinde "Kanun ve kanunda öngörülen sözleşmeler uyarınca oluşan topluluk dolayısıyla mallara birlikte malik olanların mülkiyeti, elbirliği mülkiyetidir. Elbirliği mülkiyetinde ortakların belirlenmiş payları olmayıp her birinin hakkı, ortaklığa giren malların tamamına yaygındır." biçiminde açıklanmıştır.
    Elbirliği (iştirak) halinde mülkiyetin bu özelliği itibariyle ortaklar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmaktadır. Şayet yasa veya elbirliği (iştirak) halinde mülkiyeti oluşturan anlaşmada ortaklık adına hareket etme yetkisinin kime ait olacağı belirtilmemişse, ortaklığın tasfiyesini isteme hakkı dışındaki tüm işlemlerde ortakların (iştirakçilerin) oybirliği ile karar almaları ve birlikte hareket etmeleri zorunluluğu vardır. Nitekim, TMK"nın 702/2. maddesi de bu yönde açık hüküm getirmiştir.
    Ancak, açıklanan kural yargısal uygulamada kısmen yumuşatılmış bir ortağın tek başına dava açabileceği, ne var ki, davaya devam edebilmesi için öteki ortakların olurlarının alınması veya miras şirketine atanacak temsilci aracılığı ile davanın sürdürülmesi gerektiği kabul edilmiş (11.10.982 tarih l982/3-2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı), bu görüş bilimsel alanda da aynen benimsenmiştir.
    Somut olayda, mirasbırakan ...’in davacı ... dışında mirasçılarının bulunduğu veraset ilamıyla sabittir.
    Öte yandan, dava konusu kök 172 ve 173 sayılı parsellerin dava açıldıktan sonra birden fazla kez el değiştirdiği, en son dava dışı ... ve ...’a geçtiği, mahkemece 20.02.2020 tarihinde davacı tarafa bu taşınmazlar yönünden beyanda bulunması için süre verilmiş ise de; verilen süreye uyulmaması halinde ilgili tarafın hangi netice ile karşılacağının açıkça belirtilmediği, dosyanın mevcut haliyle karara çıkacağı şeklinde belirsiz bir neticenin hatırlatıldığı, bu nedenle davacı tarafa dava konusu 172 ve 173 sayılı parseller yönünden 6100 sayılı HMK’nin 125. maddesi uyarınca seçimlik hakkın kullanılması için verilen kesin sürenin usulüne uygun olduğunu söyleyebilme olanağı bulunmamaktadır.
    Bilindiği üzere, Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun(HMK) 125/1. maddesi " Davanın açılmasından sonra, davalı taraf, dava konusunu üçüncü bir kişiye devrederse, davacı aşağıdaki yetkilerden birini kullanabilir:
    a) İsterse, devreden tarafla olan davasından vazgeçerek, dava konusunu devralmış olan kişiye karşı davaya devam eder. Bu takdirde davacı davayı kazanırsa, dava konusunu devreden ve devralan yargılama giderlerinden müteselsilen sorumlu olur.
    b) İsterse, davasını devreden taraf hakkında tazminat davasına dönüştürür." hükmünü içermektedir.
    Anılan düzenleme, kendiliğinden (re"sen) gözetilmesi zorunlu bir usul kuralı olup, mahkemece davacı tarafa seçimlik hakkı hatırlatılarak davayı ne şekilde sürdüreceği sorulmalı ve sonucuna göre işlem yapılmalıdır.
    O halde, dava konusu 172 ve 173 parsel sayılı taşınmazlar yönünden yargılama sırasında el değiştirmiş oldukları gözetilerek 6100 sayılı HMK"nın 125/1. maddesi uyarınca gerekli usuli işlemlerin yerine getirilmesi gerektiği muhakkaktır.
    Hal böyle olunca, öncelikle davada yer almayan ortakların ( tüm mirasçıların) olurlarının alınması ya da miras şirketine TMK"nın 640. maddesi uyarınca atanacak temsilci aracılığı ile yargılamanın sürdürülmesi, sonrasında ise 6100 sayılı HMK"nın 125/1. maddesi uyarınca gerekli usuli işlemlerin yerine getirilmesi ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, taraf teşkili sağlanmadan ve usul işlemler tamamlanmadan yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
    Davacı vekili ile davalı ... vekilinin yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair hususların incelenmesine şimdilik yer olmadığına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 24/03/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.









    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi