11. Ceza Dairesi 2017/5352 E. , 2017/7891 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Resmi belgede sahtecilik
HÜKÜM : Mahkumiyet
Yokluğunda verilen hükmün tebliği amacıyla, sanığın savunmasında bildirdiği adrese çıkartılan tebligatın, 01/02/2012 tarihinde muhatabın adreste tanınmaması sebebiyle iadesi üzerine, sanığın belirlenen diğer bir adresine 7201 sayılı Tebligat Kanununun 35. maddesi uyarınca yapılan tebligatın, daha önce adli mercilerce bu adreste usulüne uygun bir tebligat yapılmaması nedeniyle usulsüz olduğundan, 20.03.2012 tarihli temyiz talebinin reddine ilişkin 04.08.2015 tarih ve 2010/696 Esas sayılı ek kararın kaldırılmasına karar verilip, sanığın temyiz başvurusunun süresinde olduğu kabul edilerek gereği düşünüldü:
UYAP ortamında yapılan sorgulamada sanığın benzer eylemi nedeniyle Dairemizin 2015/7339 esasına kayıtlı, Yalova Ağır Ceza Mahkemesi"nin 2012/64 Esas, 2014/12 Karar sayılı dosyasının bulunduğu görülerek birlikte yapılan incelemede;
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma neticelerine uygun şekilde oluşan inanç ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre sanığın sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1- Dairemizin 2015/7339 esasına kayıtlı dosyada; sanık hakkında Garanti Bankası ....’nin ... Restaurant Tur. Ltd.Şti"ne ait 06/03/2010 keşide tarihli 210239 numaralı 16.500 TL tutarında sahte oluşturulmuş çeki kullandığı iddiasıyla Yalova Ağır Ceza Mahkemesi"nin 2012/64 Esas, 2014/12 Karar sayılı dosyasında yargılama yapıldığı ve her iki dosyada da sanığın aynı şirkete ait çekleri kullandığının anlaşılması karşısında; Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun 22.04.2014 gün, 2013/11-397 E., 2014/202 K. sayılı kararında da belirtildiği üzere, 765 sayılı TCK ile 5237 sayılı TCK"nın “Kamu güvenine karşı suçlar” bölümünde düzenlenen ve belgenin gerçeğe aykırı olarak düzenlenmesi ile kamu güveninin sarsıldığı kabul edilerek suç sayılıp yaptırıma bağlanan “resmi belgede sahtecilik” suçunun hukuki konusunun kamu güveni olması, suçun işlenmesi ile kamu güveninin sarsılması dışında, bir veya birden fazla kişi de haksızlığa uğrayıp, suçtan zarar görmesi halinde dahi, suçun mağdurunun toplumu oluşturan bireylerin tamamının, diğer bir ifadeyle kamunun olduğuna dair kabulün etkilenmeyeceği, eylemin belirli bir kişinin zararına olarak işlenmesi halinde bu kişinin mağdur değil, suçtan zarar gören olacağının kabulü gerekeceği de gözetilerek açıklanan ilkeler doğrultusunda, zincirleme suç hükümlerinin değerlendirilmesi bakımından; öncelikle Yalova Ağır Ceza Mahkemesi"nin 2012/64 Esas, 2014/12 Karar sayılı dava dosyasının getirtilip, davaların birleştirilmesinden sonra, sanığın eylemlerinin, bir suç işleme kararının icrası kapsamında işlenen zincirleme suçu mu, yoksa ayrı ayrı ve birbirinden bağımsız suçları mı oluşturduğu hususu karar yerinde tartışılarak sonucuna göre hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken, eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
2-5237 sayılı TCK’nın 53. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinde yer alan haklardan sanığın sadece kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri yönünden koşullu salıverilme tarihine kadar uygulanması gerektiğinin gözetilmemesinin Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarih ve 2014/140 Esas-2015/85 Karar sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebeplerden dolayı, 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 16.11.2017 tarihinde oybirliği ile karar verildi.