20. Hukuk Dairesi 2015/5792 E. , 2016/2461 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ... vekili ve aslî müdahil ... ... vekili ile davalı ... ile aslî müdahil - davalı ... tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında ... köyü 101 ada 38, 39 ve 40,103 ada 11, 107 ada 17, 64 ve 161, 117 ada 45, 118 ada 8, 15, 17, 18, 19, 20 ve 21, 121 ada 78, 150 ve 203 parsel sayılı taşınmazlar kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğiyle davalılar adına tespit edilmiştir.
Davacı ..., çekişmeli taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğu iddiasıyla dava açmıştır. Yargılama sırasında ...; çekişmeli 107 ada 17 ve 161 ile 121 ada 203 parselin tamamının kendisine ait olduğu, ... ... ise; orman iddiasıyla davaya katılmıştır.
Mahkemece, davacı ... davasının kısmen kabulüne - kısmen reddine, müdahil davacı - davalı ...’ün 107 ada 17 ve 161 parsellere yönelik davasının kabulüne, 121 ada 203 sayılı parsele yönelik davasının reddine, 117 ada 45, 121 ada 150 ve 203 parsel sayılı taşınmazların orman niteliğiyle ..., 107 ada 17 ve 161 parsel sayılı taşınmazların aslî müdahil- davalı ... adına tapuya kayıt ve tesciline, 101 ada 38, 39 ve 40, 103 ada 11, 107 ada 64, 118 ada 8, 15, 17, 18, 19, 20 ve 21, 121 ada 78 parsel sayılı taşınmazların tesbit gibi tescillerine karar verilmiş; davacı ... tarafından kişiler adına tesciline karar verilen taşınmazlar yönünden, katılan davalı ... tarafından ise, orman niteliğiyle ... adına tesciline karar verilen taşınmazlar yönünden temyiz edilen hüküm, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 24.01.2013 gün ve ... E. - ... K. sayılı kararı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; "Mahkemece, dava konusu 101 ada 38, 39 ve 40, 103 ada 11, 107 ada 17, 64 ve 161, 118 ada 8, 15, 17, 18, 19, 20 ve 21, 121 ada 78 sayılı parseller üzerinde adına tescil kararı verilen kişiler yararına kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği koşullarının oluştuğu, 117 ada 45, 121 ada 150 ve 203 sayılı parsellerin orman olduğu gerekçesiyle ... davası kısmen kabul kısmen reddedilmiş ise de, yapılan araştırma ve inceleme hükme yeterli değildir. Davacı ..., dava konusu taşınmazların Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğu iddiasıyla dava açtığı halde, dava konusu olan bütün taşınmazların orman sayılan yerlerden olup olmadığı konusunda araştırma ve inceleme yapılmamıştır. Diğer taraftan orman yapılan parseller her ne kadar orman bilirkişi raporunda memleket haritasında orman olarak nitelendirilmişse de, hükme esas alınan 1957 tarihli memleket haritasında davalı taşınmazların orman sayılmayan açık renkli alanda kaldığı ve üzerinde herhangi bir orman ağacı sembolünün de bulunmadığı, eylemli olarak da taşınmazların orman olmadığı, bu haliyle raporun taşınmazların hukukî durumunu belirlemekten uzak ve yetersiz olduğu görülmektedir.
Yetersiz bilirkişi raporu ve eksik araştırma ile hüküm kurulamaz.
Bu nedenle; mahkemece, eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında halen ... (...) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman yüksek orman mühendisleri arasından seçilecek üç orman mühendisi ve bir fen elemanı aracılığıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yok edilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulanacak kesinleşmemiş tahdit haritası ile irtibatlı, taşınmazın konumunu gösteren orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri ayrı renklerle işaretli ve bilirkişilerin onayını taşıyan, duraksamaya yer vermeyecek nitelikte kroki düzenlettirilmeli, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalı ve oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmelidir." denilmiştir.
Mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra davanın kısmen kabulüne ve dava konusu ... köyü 101 ada 38, 39 ve 40, 118 ada 8 ve 19, 121 ada 203, 117 ada 45A, 118 ada 15A-B, 118/17A, 118/18A ve 20A, 121/78A ve 150A sayılı parsellerin orman vasfıyla ... adına tesciline, 103/11, 107/64, 118/21, 117/45B-C, 118/17B-C, 118/15C, 118/18B ve 20B, 121/78B ve 150B sayılı parsellerin tespit gibi 107 ada 17 ve 161 sayılı parsellerin aslî müdahil-davalı ... adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davacı ... vekili ve aslî müdahil ... ... ile davalı ... ile aslî müdahil - davalı ... tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre, dava kadastro tespitine itiraza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde orman kadastrosu 3402 sayılı Kanunun 4. maddesi hükmüne göre yapılmış, çekişmeli parsel orman alanı dışında bırakılmıştır.
Dosya kapsamına ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince işlem yapılarak hüküm kurulmuş olduğuna göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Kanunun 16. maddesi ile 3402 sayılı Kanuna eklenen 36/A maddesi gereğince temyiz eden davalılardan onama harcı alınmasına yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde iadesine, aşağıda yazılı onama harcının ... ... yükletilmesine, ... harç alınmasına yer olmadığına 29/02/2016 gününde oy birliği ile karar verildi.