13. Ceza Dairesi 2018/3086 E. , 2018/16527 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇLAR : Hırsızlık, başkalarına ait kimlik veya kimlik bilgilerini kullanma
HÜKÜMLER : Mahkumiyet
Mahalli mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü:
I-Sanıklar ... ve ... hakkında hırsızlık suçundan kurulan hükümler yönünden yapılan temyiz incelemesin de;
Suçu birlikte işleyen sanıklar arasında iş bölümü gereği sanık ..."ın mağdurun cebinden parayı aldığı, diğer sanık ..."un ise perdeleme yaparak suça iştirak ettiği olayda; suçu birlikte işleyen sanıklara farklı ceza verilemeyeceği değerlendirilmekle sanık ... hakkında asgari hadden uzaklaşılması gerektiği gözetilmeden alt sınırdan ceza tayini aleyhe temyiz olmadan bozma yapılmamıştır.
5237 sayılı TCK"nın 53. maddesinin bazı bölümlerinin iptaline ilişkin Anayasa Mahkemesi"nin 24/11/2015 tarihinde yürürlüğe giren 08.10.2015 gün ve 2014/140 esas, 2015/85 sayılı kararı da nazara alınarak bu maddede öngörülen hak yoksunluklarının uygulanmasının infaz aşamasında gözetilmesi mümkün görülmüştür.
Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve hâkimin takdirine göre; suçların sanıklar tarafından işlendiğini kabulde ve nitelendirmede usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmış, sanığın diğer temyiz itirazları da yerinde görülmemiştir.
Ancak;
Sanık ... hakkında kurulan hükümde tekerüre esas alınan ve hırsızlık suçundan 4 yıl hapis cezası hükmolunan Bakırköy Asliye Ceza Mahkemesi"nin 22/03/2007 tarih, 2006/127 esas ve 2007/169 karar sayılı kararında, ilamın yerine getirme tarihinden itibaren 3 yıllık sürenin geçmiş bulunması karşısında tekerrüre esas alınmasının mümkün olmadığı, yine sanığın suç tarihi itibariyle hakkında tekerrür uygulanmasına esas olabilecek başka bir ilamının da bulunmaması nedeniyle sanık hakkında kurulan hükümde tekerrür hükümleri uygulanmayacağı gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması,
Sanıklar ... ve ... hakkında ortak yapılan yargılama giderlerinin paylarına düşen miktarlar da ayrı ayrı alınması yerine, "müştereken ve müteselsilen tahsiline" biçiminde karar verilmesi suretiyle, 5271 sayılı CMK’nın 326/2. maddesine aykırı davranılması,
Bozmayı gerektirmiş, sanıkların temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin açıklanan nedenle itiraza uygun olarak BOZULMASINA, bozma nedeni yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi yollamasıyla 1412 sayılı CMUK’un 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak, hüküm fıkralarından sanık ... hakkında TCK"nın 58. maddesinin uygulanmasına ilişkin bölümlerin çıkarılması yine sanıklar... ve... hakkında yargılama giderine ilişkin hüküm fıkrasından “müştereken ve müteselsilen tahsiline” sözcüğü çıkarılıp, yerine "payları oranında ayrı ayrı" sözcüğünün eklenmesi suretiyle, eleştiri dışında diğer yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükümlerin DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
II-Sanık ... hakkında başkalarına ait kimlik veya kimlik bilgilerini kullanma suçu yönünden yapılan temyiz incelemesin de;
5237 sayılı TCK"nın 53. maddesinin bazı bölümlerinin iptaline ilişkin Anayasa Mahkemesi"nin 24/11/2015 tarihinde yürürlüğe giren 08.10.2015 gün ve 2014/140 esas, 2015/85 sayılı kararı da nazara alınarak bu maddede öngörülen hak yoksunluklarının uygulanmasının itiraz aşamasında gözetilmesi mümkün görülmüştür.
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 01.04.2014 gün ve 542-153 sayılı kararında da vurgulandığı üzere, resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan suçunun işlenme şekillerinden birisi de kişilerin işledikleri suç nedeniyle haklarında soruşturma ve kovuşturma yapılmasını engellemek amacıyla kendisiyle ilgili belge düzenleyen kamu görevlisine kimlik bilgilerine ilişkin olarak yalan beyanda bulunmasıdır. Ancak bu halde kimlik bilgileri kullanılan kişinin gerçekte var olmayan hayali veya hayatta olmayan bir kişi olması gerekir. Aksi halde sanığın eylemi "resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan" suçunu değil "başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması" suçunu oluşturacaktır
İftira suçunun özel bir halini düzenleyen ve TCK"nun 268. maddesinde tanımlanan “Başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması” suçunun oluşabilmesi için, kişinin işlediği suç nedeniyle kendisi hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılmasını engellemek amacıyla başkasına ait kimliği veya kimlik bilgilerini kullanması gerekmektedir.
Suç, hakkındaki soruşturma ve kovuşturmayı önlemek amacıyla işlendiğinden, fiil sonucunda soruşturma veya kovuşturmanın kimliği kullanılan kişiye yöneltilebilme imkanı olmalıdır. Bu bakımdan, kullanılan kimlik veya bilgilerin gerçek ve hayatta olan bir kimseye ait bulunmalıdır. Hayali ve hayatta olmayan kişilere ait kimlik veya bilgilerin kullanılması durumunda TCK"nun 268. maddesindeki suç değil, koşulları varsa TCK"nın 206. maddesindeki Resmi Belgenin Düzenlenmesinde Yalan Beyan suçu oluşacaktır.
Somut olayda, sanığın başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerini kullanmış olduğu kişinin gerçek kişi olup olmadığının denetime olanak verecek şekilde belirlenmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazı bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenle tebliğnameye aykırı olarak BOZULMASINA, 21/11/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.