Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2015/1234
Karar No: 2016/183

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2015/1234 Esas 2016/183 Karar Sayılı İlamı

Ceza Genel Kurulu         2015/1234 E.  ,  2016/183 K.

    "İçtihat Metni"

    Yargıtay Dairesi : 20. Ceza Dairesi
    Mahkemesi :Ağır Ceza

    Uyuşturucu madde ticareti suçundan sanık ..."ın TCK"nun 188/3, 43/1, 52/2, 53/1, 54 ve 63. maddeleri uyarınca 6 yıl 3 ay hapis ve 120 Lira adli para cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna, müsadere ve mahsuba ilişkin, İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 30.09.2014 gün ve 45-58 sayılı hükmün, sanık ... ve müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 20. Ceza Dairesince 01.07.2015 gün ve 182-2838 sayı ile oyçokluğuyla onanmasına karar verilmiş;
    Daire Üyeleri ... ve M. Meşe, "Devletin temel görevlerinden biri de ‘suç işlenmesini önlemektir’ kolluk görevlilerinin daha fazla ceza almasını sağlamak için şüphelinin suç işlemeye devam etmesine fırsat vermesi kabul edilecek bir uygulama değildir, aksi halde Anayasa"nın 2. maddesinde yer alan ‘Hukuk Devleti’ ilkesi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi"nin 6. maddesinde yer alan ‘adil yargılanma hakkı’ ihlal edilmiş olur. Kolluğun görevi suçu ve faili belirlemek, suçla ilgili delilleri elde etmektir.
    Yapılan ihbar üzerine aynı bölgede (Kağıthane) daha önce de uyuşturucu madde sattığına ilişkin kaydı bulunduğu anlaşılan, açık kimlik ve adresi bilinen Şahin hakkında suçun ortaya çıkarılması için yapılan dinleme ve fiziki takip sonunda, 25.02.2014 tarihinde (... isimli şahsa) uyuşturucu madde satma suçu belirlenmiş, suç delilleri elde edilmiştir. Şahin"in 25.02.2014 tarihinde yakalanmaması için hiçbir sebep yoktur. 27.02.2014 tarihinde ve 28.02.2014 tarihindeki eylemlere ilişkin tespit ile ilk 25.02.2014 tarihindeki tespitlerde bir fark yoktur. Sanık 25.02.2014 tarihinde yakalansa yine aracında ve evinde arama yapılacaktır. Sanığın ikinci ve üçüncü kez aynı suçu işlemesine fırsat verilmeden yakalanması gerekir.
    Açıklanan tüm bu nedenlerle; 25.02.2014 tarihinde uyuşturucu madde sattığı tespiti yapılan, yakalanması ve yeni eylemlerine devam etme fırsatı verilmemesi mümkün olan sanık ... hakkında TCK"nun 43. maddesinin uygulanmasının yasaya aykırı olması nedeniyle, hükmün bozulması gerektiği" düşüncesiyle karşı oy kullanmışlardır.
    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 12.10.2015 gün ve 385238 sayı ile;
    "Devletin temel görevlerinden biri de ‘suç işlenmesini önlemektir.’ Kolluk görevlisinin suçun işlendiğini tespit etmesi ve şüpheliyi yakalama olanağı bulunması halinde onu yakalayıp yargı önüne çıkarması gerekir. Şüphelinin daha fazla ceza alması için suç işlemesine fırsat verilmesi kabul edilemez. Aksi halde gerek Anayasanın 2. maddesinde yer alan ‘hukuk devleti’ ilkesi gerekse Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinde öngörülen ‘adil yargılanma hakkı’ ihlal edilmiş olur, kolluğun görevi suçu ve faili belirlemek suçla ilgili delilleri elde etmektir.
    Somut olayda; sanık ..."in 25.02.2014 tarihinde uyuşturucu satacağının tespit edilmesi üzerine yapılan fiziki takipte ... isimli şahsa 1,2 gram bonzai verdiği görülmüş, alışveriş bittikten sonra ... suça konu uyuşturucu madde ile yakalanmış fakat sanığın yakalanma olanağı bulunmasına rağmen hiç bir gerekçe gösterilmeden yakalanmamıştır.
    Bu olaydan iki gün sonra 27.02.2014 tarihinde yine sanığın uyuşturucu madde satacağı yönünde bilgiler elde edilmesi üzerine fiziki takibe alınmış, fiziki takip sırasında Ömer isimli şahsa uyuşturucu madde sattığı görülmüş, Ömer suça konu bonzai cinsi uyuşturucu madde ile yakalanmasına rağmen sanık yakalanmadığı gibi bu konuda çalışma da yapılmamıştır.
    28.02.2014 günü yani bir gün sonra ise, aracında bekleyen Şahin"in yanına gelen Umut isimli şahsa uyuşturucu madde verdiğinin görülmesi üzerine Şahin yakalanmış ve aracında 7,2 gram, evinde ise 102 gram bonzai yakalanmıştır.
    Yukarıda arzedildiği üzere; 25.02.2014 tarihinde uyuşturucu madde sattığı tespit edilen ve suç delilleri elde edilen sanığın yakalanması gerekirken, hiçbir neden yokken yakalanmaması sonucu daha sonra yeni suç işlemesine fırsat verilmesi yasal olmadığından ve bu nedenle sanığın ilk eyleminden sonraki eylemleri suç oluşturmayacağından zincirleme suç hükümleri uygulanarak sanığa fazla ceza verilmesinin yerinde olmadığı..." görüşüyle itiraz kanun yoluna müracaat ederek, Özel Dairenin onama kararının kaldırılmasına ve yerel mahkeme hükmünün bozulmasına karar verilmesi isteminde bulunmuştur.
    CMK"nun 308/1. maddesi uyarınca inceleme yapan Özel Dairece, 24.11.2015 gün, 15649-4797 sayı ve oyçokluğuyla, itirazın yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçe ile karara bağlanmıştır.
    TÜRK MİLLETİ ADINA
    CEZA GENEL KURULU KARARI
    Sanık ... hakkında uyuşturucu madde ticareti suçundan kurulan beraat hükmü temyiz edilmeksizin, sanık ... hakkında ise aynı suçtan verilen mahkûmiyet hükmü Özel Dairece onanmak suretiyle kesinleşmiş olup, itirazın kapsamına göre inceleme, sanık ... hakkında kurulan hükümle sınırlı olarak yapılmıştır.
    Sanığın uyuşturucu madde ticareti suçundan cezalandırılmasına karar verilen olayda, Özel Daire çoğunluğu ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; uyuşturucu madde ticareti suçundan sanık hakkında zincirleme suç hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağının tespitine ilişkindir.
    İncelenen dosya kapsamından;
    17.02.2014 günü Narkotik Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğüne gelen bir şahsın 0(537) 052 ... numaralı telefonu kullanan sanık ..."ın kiralık araç kullanarak uyuşturucu madde satışı yaptığına dair ihbarda bulunması üzerine; kolluk görevlilerince düzenlenen 18.02.2014 tarihli tutanakta, ihbarda belirtilen şahsın Kağıthane ilçesinde uyuşturucu madde ticareti suçundan kayıtları bulunan sanık ... olduğunun tespit edildiği, telefonunun değişik gün ve saatlerde kendisini uyuşturucu madde kullanıcısı olarak tanıtan polis tarafından arandığı, uyuşturucu madde satın almak istendiğinde, sanığın kendilerini tanımadığını, uyuşturucu madde alışverişine girmek istemediğini beyan ettiği, sanığın kullandığı telefon numarasına ilişkin olarak hakkında Sulh Ceza Mahkemesince 21.02.2014 tarihinde iletişimin tespiti kararı verildiği, yapılan iletişimin tespitinden 25.02.2014 günü saat 19.05 sıralarında sanığın uyuşturucu madde satmak amacıyla tanık ... ile buluşacağının anlaşılması nedeniyle fiziki takibe başlandığı, saat 19.07 sıralarında anlaştıkları yerde bekleyen ..."in sanığın geldiği araca bindiği ve sanığın 50 Lira karşılığında uyuşturucu madde verdiği, ..."in sanığın aracından inip kendi aracına bindiği, fiziki takibe son verildiği, polis ekibince ...’in saat 19.15 sıralarında aracının durdurulduğu, üzerindeki 1,2 gram bonzai tabir edilen uyuşturucu maddeyi teslim ettiği, 27.02.2014 tarihinde saat 14.10 da sanığa, incelemeye konu olmayan sanık ...’un mesaj gönderdiği, aynı gün sanığın saat 16.44 sıralarında kimliği bilinmeyen şahsa uyuşturucu satacağının öğrenilmesi üzerine, buluşacakları adresin önünde bekleyen tanık Ömer Aslan’ın yanına sanığın aracıyla geldiği, Ömer’in sanığın yönetimindeki araca bindiği, sanıktan 10 Lira karşılığında uyuşturucu madde aldığı, Ömer’in araçtan inerek yaya olarak oradan ayrılması sırasında fiziki takibe son verildiği, saat 17.25 sıralarında ise Ömer"in polis ekibince durdurulduğu, cebinden çıkardığı 0,9 gram bonzai tabir edilen uyuşturucu maddeyi teslim ettiği, ertesi gün Fatih ile yaptığı telefon görüşmelerinden sanığın uyuşturucu madde satacağının öğrenilmesi üzerine yapılan fiziki takipte sanık tarafından kullanılan aracın ön sağ yolcu koltuğuna Fatih’in, arka koltuğa tanık Umut Ataoğlu’nun, şoför koltuğuna ise sanığın oturduğu, Umut’un sanığa 10 Lira verdiği, karşılığında Fatih’in Umut’a uyuşturucu madde verdiği, Umut’un araçtan indiği, sanığın hareket edeceği sırada durdurulduğu, Umut’un cebinden 0,2 gram, sanığın aracında paspasın üzerinde görünür bir halde kağıda sarılı 7,2 gram bonzai tabir edilen uyuşturucu madde bulunduğu, yakalama sonrası sanığın evinde yapılan aramada 102 gram bonzai tabir edilen uyuşturucu madde ile yatağın üzerinde kokain ve esrar bulaşıkları bulunan hassas terazinin ele geçirildiği,
    Anlaşılmaktadır.
    Tanık ... kollukta; sanıkla yaptıkları telefon görüşmesi sonrası belirledikleri yerde buluşarak sanıktan 50 Lira karşılığında uyuşturucu madde satın aldığını, mahkemede ise; sanığı telefon ile arayarak uyuşturucu madde istediğini, sanığın ise kullandığı uyuşturucu maddeden kendisine verebileceğini söylemesi üzerine bir araya geldiklerini, sanığın kendisine karşılığında para almadan bir miktar uyuşturucu madde verdiğini ifade etmiş,
    Tanık Ömer Aslan yakalama sonrası kollukta; uyuşturucu maddeyi tanımadığı bir şahıstan satın aldığını, ertesi gün kollukta ise; iletişim tespiti tutanağındaki görüşmede sanık ile uyuşturucu madde satın alacağı yeri kararlaştırdıklarını, buluşarak 10 Lira karşılığında "cigaralık" diye tabir edilen bonzai maddesini sanıktan satın aldığını, sanıktan daha önce de bir iki kez uyuşturucu madde satın aldığını, mahkemede; sanığı mahalleden tanıdığını, aralarında dükkan açma meselesi olduğunu, bu nedenle telefon ile görüşüp buluşarak dükkan meselesini konuştuklarını, yanından ayrılırken sanığın bir içimlik esrar verdiğini, karşılığında para vermediğini, emniyette sanığa 10 Lira verdiğini söylemediğini beyan etmiş,
    Tanık Umut Ataoğlu kollukta; olay gününden yaklaşık dört ay önce kendisinden bonzai satın aldığı sanığı cep telefonu ile arayarak, bonzai satın almak istediğini söylediğini, sanık ile kararlaştırdıkları yere gittiğinde beklemekte olan aracın arka koltuğuna geçtiğini, sonra da sanığın şoför koltuğuna oturduğunu, sanığa maddenin karşılığı olan 10 Lirayı verdiğini, aracın ön sağ koltuğunda oturan şahsın da kendisine gazete kağıdına sarılı paketi verdiğini, sanıktan üç ay öncesine kadar sürekli bonzai satın aldığını, aracın içinde uyuşturucu madde alışverişi yaptıklarını, mahkemede ise; sanığın verdiği uyuşturucu madde karşılığında 10 Lirayı sanığa verdiğini, aracın içindeki Fatih"in telefon ile uğraştığını, konuşmadıklarını dile getirmiş,
    Hakkındaki mahkûmiyet hükmü onanarak kesinleşen incelemeye konu olmayan sanık ...; sanık ile yakalandıkları otomobilde ele geçen bonzainin kendilerine ait olduğunu, 100 Lira karşılığında içmek için satın aldıklarını, sanığı buluşmak için sıkıştırdığını, sanık ile Umut arasındaki telefon görüşmesine şahit olmadığını, sanıkla araba ile dolaşırken kafasının güzel olduğunu, yakalandıkları yerde sanığın araçtan inerek uyuşturucu madde içmeye gittiğini, araçta beklerken sanık ve bir şahsın araca bindiğini, kendisinin telefon ile oynadığını, herhangi bir alışverişe şahit olmadığını, kısa bir görüşmeden sonra araçtan indiğini, olayı tam hatırlayamadığını, bu konudaki alışverişle alakasının olmadığını anlatmış, sorguda; tanımadıkları bir şahıstan para ile aldıkları uyuşturucuyu içerken Umut’un gelerek araca bindiğini, sanığın ona esrar ikram ettiğini, birlikte esrar içtiklerini, kendisinin esrar satmadığını, sanığın da satıp satmadığını bilmediğini söylemiş,
    Sanık ... kollukta, bahçesinde bulunan 102 gram bonzai ile ilgisinin olmadığını, Fatih ile yakalandıkları otomobilde bulunan maddeyi 100 Lira karşılığında satın aldıklarını, Fatih’in gönderdiği mesajda normal arkadaşlarını beklediğini kastettiğini, Fatih’e, Fikri’nin 40 Lira borcu bulunduğunu, bu parayı alıp verme konusunda görüşme yaptıklarını, Fatih’e "bayağı şey var" derken "elinde güzel uyuşturucu madde var" anlamında söylediğini, Fatih’in "acil gel" derken krizinin tuttuğunu anladığını, bu nedenle Fatih ile buluştuklarını, ...’in kendisine "Gültepe’den uyuşturucu madde satın alabilir miyiz" dediğini, kendisinin gidemeyeceğini söylediğini, ... ile uyuşturucu madde alışverişinde bulunmadığını, ..."de bulunan uyuşturucu madde ile alakasının olmadığını, Ömer ile normal bir sohbet için buluştuklarını, elinde içeceği kadar uyuşturucu madde bulunduğunu, samimi oldukları ve eşinin görmesini istemediği için Ömer’e para almadan elindekini verdiğini, Ömer’e maddeyi korktuğu için verdiğini, aksi halde kendilerini darp ettiğini, Umut ile uzun zamandır görüşmedikleri için buluştuğunu, Fatih ile kova yapma yoluyla uyuşturucu madde içtikleri sırada Umut’un geldiğini, 3 aydır Adana’da olduğunu, eroin bağımlılığını bırakmak için gittiğini, içmek için uyuşturucu madde istediğini, "Yahya Kemal semtinde alabilir miyiz" dediğini, kendisinin de “biz aldık içiyoruz” dediğini, Umut’un “birazdan yola çıkacağım, bana az bir şey verin, yolda içeyim” demesi üzerine Fatih’in Umut’a bir miktar uyuşturucu madde verdiğini, karşılığında para alışverişi olmadığını, bahçede bulunan bonzainin kendisine ait olmadığını, sorguda; Fatih ile uyuşturucu içerken Umut’un geldiğini, birlikte esrar içtiklerini, uyuşturucu madde satmadığını, Ömer Aslan’ın elindeki içeceği maddeyi zorla aldığını, mahkemede; uyuşturucu kullandığını, ancak satmadığını, eşiyle aralarındaki boşanma davası nedeniyle hakkında uzaklaştırma kararı bulunduğunu, bu nedenle evinin bahçesindeki uyuşturucu maddenin kendisine ait olmadığını, binada oturanların bahçeyi kullandığını, Fatih ile uyuşturucu madde içmek için görüşme yaptıklarını, ...’ı mahalleden tanıdığını, değnekçilik denen otopark işi yaptıklarını, bu nedenle telefon ile görüştüklerini, Ömer ile görüştüklerinde eşinin de arabada olduğunu, eşinin uyuşturucu işine karşı olması nedeniyle uyuşturucu madde satmasının söz konusu olmadığını, ... ile arabada uyuşturucu içtiklerini, Umut’un ise Fatih ile birlikte uyuşturucu içerlerken arabasına bindiğini, o sırada polisin geldiğini, Fatih’in Umut’a uyuşturucu madde vermediğini, Umut’un ellerindeki maddeyi aldığını, polisin içmeden geldiğini savunmuştur.
    5237 sayılı Türk Ceza Kanununa hakim olan ilke gerçek içtimadır. Bunun sonucu olarak, "kaç fiil varsa o kadar suç, kaç suç varsa o kadar ceza" söz konusu olacaktır. Nitekim bu husus Adalet Komisyonu raporunda da; "Ceza hukukunun temel kurallarından birisi, "kaç fiil varsa o kadar suç, kaç suç varsa o kadar ceza vardır" şeklinde ifade edilmektedir. Bunun istisnaları, suçların içtimaı bölümünde belirlenmiştir. Bu istisnalar dışında, işlenen her bir suçla ilgili olarak ayrı ayrı cezaya hükmedilecektir. Böylece verilen her bir ceza, bağımsızlığını koruyacaktır" şeklinde ifade edilmiştir. Bu kuralın istisnalarına 5237 sayılı TCK"nun "suçların içtimaı" bölümünde, 42 (bileşik suç), 43 (zincirleme suç) ve 44. (fikri içtima) maddelerinde yer verilmiştir.
    Zincirleme suç, 765 sayılı Kanunun 80. maddesinde; "Bir suç işlemek kararının icrası cümlesinden olarak kanunun aynı hükmünün bir kaç defa ihlal edilmesi, muhtelif zamanlarda vaki olsa bile bir suç sayılır. Fakat bundan dolayı terettüp edecek ceza altıda birden yarıya kadar artırılır" şeklinde düzenlenmiştir. Buna karşın 5237 sayılı TCK"nun 43. maddesinin ilk fıkrasında; "Bir suç işleme kararının icrası kapsamında, değişik zamanlarda bir kişiye karşı aynı suçun birden fazla işlenmesi durumunda, bir cezaya hükmedilir. Ancak bu ceza, dörtte birinden dörtte üçüne kadar artırılır. Bir suçun temel şekli ile daha ağır veya daha az cezayı gerektiren nitelikli şekilleri, aynı suç sayılır. Mağduru belli bir kişi olmayan suçlarda da bu fıkra hükmü uygulanır" biçiminde zincirleme suç hükümlerine yer verilmiş, ikinci fıkrasında; "Aynı suçun birden fazla kişiye karşı tek bir fiille işlenmesi durumunda da, birinci fıkra hükmü uygulanır" denilmek suretiyle aynı neviden fikri içtima kurumu hüküm altına alınmış, üçüncü fıkrasında ise; "Kasten öldürme, kasten yaralama, işkence, ... ve yağma suçlarında bu madde hükümleri uygulanmaz" düzenlemesi ile zincirleme suç ve aynı neviden fikri içtima hükümlerinin uygulanamayacağı suçlar belirtilmiştir.
    TCK"nun 43/1. maddesi uyarınca zincirleme suç hükümlerinin uygulanabilmesi için;
    a- Aynı suçun değişik zamanlarda birden fazla işlenmesi,
    b- İşlenen suçların mağdurlarının aynı kişi olması,
    c- Bu suçların aynı suç işleme kararı altında işlenmesi gerekmektedir.
    43/1. maddenin düzenlemesinden anlaşılacağı üzere zincirleme suç hükümlerinin uygulandığı hallerde aslında işlenmiş birden fazla suç olmasına karşın, fail bu suçların her birinden ayrı ayrı cezalandırılmamakta, buna karşın bir suçtan verilen ceza belirli miktarda arttırılmaktadır.
    Kolluk görevlilerinin suç öncesi ve suç sonrası olmak üzere iki görevi vardır. Bu kapsamda kolluk görevlilerinin öncelikli görevi toplumun emniyeti ve düzeni bakımından mevcut bulunan tehlikeleri uzaklaştırmak amacıyla suç işlenmesinin önlenmesi için gerekli tedbirlerin alınması olup suç işlenmesinden sonra ise işlenmiş olan suçun tespit edilerek, bu konudaki delillerin toplanması ve suç işlediği belirlenen kişinin başka bir suç işlemeye yönlendirilmeden yakalanıp adalet önüne çıkarılmasıdır. Şüphelinin ceza sorumluluğunu arttıracak şekilde davranışlarda bulunmaları halinde ise gerek Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 2. maddesinde düzenlenen "hukuk devleti" ilkesi, gerekse Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi"nin 6. maddesinde hüküm altına alınan "adil yargılanma" hakkı ihlal edilmiş olacaktır.
    Ancak adli kolluk görevlilerince işlenmiş olan suçun ve şüphelinin tespit edilmesinden sonra olayın özelliğine göre şüphelinin suç ortağı ya da ortaklarının olup olmadığı, suçun suç işlemek için teşkil edilmiş bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenip işlenmediği, başka bir yerde gizlediği uyuşturucu veya uyarıcı madde bulunup bulunmadığını tespit etmek gibi nedenlerle yakalanmayarak, suça yönlendirilmeden makul bir süre takibine devam edilmesi mümkündür.
    Ayrıntıları Ceza Genel Kurulunun 28.04.2015 gün ve 848-136 sayılı kararı ile birçok kararında da belirtildiği üzere, adli kolluk görevlilerince şüphelinin suç ortağı ya da ortaklarının olup olmadığı veya başka bir yerde gizlediği uyuşturucu veya uyarıcı madde bulunup bulunmadığını tespit etmek gibi nedenlerle, ilk alımdan sonra yakalanmayarak görevlilerce birden fazla alım yapılması durumunda adli kolluk görevlilerinin amaçları, uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak değil, şüphelinin bulunduğu mahalde uyuşturucu veya uyarıcı madde ticareti yapan kişileri tespit ederek, bu suça ilişkin delilleri toplamak olup, şüpheliden aldıkları uyuşturucu maddeyi devralma ve mal edinme iradeleri bulunmadığından, gerçek bir alım satım sözkonusu olmayıp, gerçekleştirilen eylemin şüphelinin suçunu delillendirme işlemi olduğu, tek bir alım olayı ile şüphelinin satmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde bulundurma suçu ve suçunun delilleri ortaya çıktığında, şüphelinin sonraki alımlara konu uyuşturucu veya uyarıcı maddeyi önceki alımlardan sonra temin ettiğine ilişkin delil bulunmadığı ahvalde, satmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde bulundurmanın temadi ettiği kabul edilip, hareketin en ağırına göre ceza verilecek, birden fazla alım olduğundan bahisle TCK"nun 43. maddesi gereğince zincirleme suç hükümleri uygulanmayacaktır.
    İletişimin tespiti veya fiziki takip sırasında şüphelinin uyuşturucu veya uyarıcı madde satışı yaptığı tespit edilmesine rağmen diğer suç ortaklarının ortaya çıkarılması ya da varsa başkaca uyuşturucu veya uyarıcı maddelerin ele geçirilmesi amacıyla kolluk görevlilerince yakalanmayarak beklenmesi safhasında, şüphelinin gerçek uyuşturucu veya uyarıcı madde satışına devam etmesi ve bu eylemlerinin delillendirilmiş olması halinde ise hakkında zincirleme suç hükümlerinin uygulanması gerekecektir.
    Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
    Sanık ..."ın uyuşturucu madde ticareti suçuna ilişkin olarak 21.02.2014 tarihinde verilen iletişimin tespiti, dinlenmesi ve kayda alınması kararı kapsamında dinlenmeye başlanmasından sonra, 25.02.2014 tarihinde ..., 27.02.2014 tarihinde Ömer Aslan isimli şahıslara tek başına uyuşturucu madde satışı yaptığı, 28.02.2014 tarihinde ise Umut Ataoğlu isimli şahsa hakkındaki mahkumiyet hükmü kesinleşen ... ile birlikte uyuşturucu madde satışı yaparken yakalandığı olayda; süreç içerisinde kolluk görevlilerince sanığın suç ortağı veya ortaklarının olup olmadığı veya başka bir yerde gizlediği uyuşturucu veya uyarıcı madde bulunup bulunmadığını tespit etmek gibi nedenlerle sanığın ilk satıştan sonra yakalanmayıp takibine devam edilmesi, bu sürede sanığın birden fazla gerçek uyuşturucu madde satışı yapması, takip sonucunda da suç ortağı olan ve hakkında uyuşturucu madde ticareti suçundan verilen mahkumiyet hükmü kesinleşen ..."un tespit edilmesi ve kolluk görevlilerinin sanığı suç işlemeye yönlendirmeye yönelik bir davranışlarının bulunmaması karşısında, sanık hakkında TCK"nun 43. maddesi gereğince zincirleme suç hükümlerinin uygulanması gerektiği kabul edilmelidir.
    Bu itibarla, sanık hakkında TCK"nun 43. maddesinin uygulanmasına ilişkin yerel mahkeme hükmü ile bu hükmü onayan Özel Daire kararı isabetli olup, haklı nedene dayanmayan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının reddine karar verilmelidir.
    Çoğunluk görüşüne katılmayan sekiz Genel Kurul Üyesi; "Sanık ... hakkında TCK"nun 43. maddesinin uygulanmasının yasaya aykırı olması nedeniyle, itirazın kabulüne karar verilmesi gerektiği" görüşüyle karşıoy kullanmışlardır.
    SONUÇ:
    Açıklanan nedenlerle;
    1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının REDDİNE,
    2- Dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 05.04.2016 tarihinde yapılan müzakerede oyçokluğuyla karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi